Bölüm 19"SEÇİM"

1.8K 544 195
                                    

" -Asla olmayacak- gibi ithamlar sadece kendini bilmiş insanların uydurduğu basit bir sözdür. Gel gör ki bu basit söz gün gelir o inanların eline ayağına dolaşıp, kenetler birbirine.

Sonra anlaşılır ki; asla demenin keşke demekten hiçbir farkının olmadığı. Her ikimside geri dönüşümü olmayan kelimelerden ibarettir. Siz, siz olun asla ve keşkekleri yaşamınıza doldurup hayatınızı yok etmeyin. Sonra bir bakmışsınız içi boş vücutlarda vicdanınızı arar olmuşsunuz"

Mera hıçkırıklarla dolu bedenini yaşadığı şaşkınlıkla bir kenara bırakmış öylece otururken; Karan ise anlamadığı bu olay akışına karşı hoşnutsuz bir tavır sergiliyordu. Eliyle yanındaki hizmetkârına gitmesi için uyarıda bulundu. Karşısında gördüğü olaylar hizmetkârında dikkatini çekmişti. Karan'ın isteği doğrultusunda istemeyerek odadan ayrıldı. Mera yaşadığı şokun etkisindeydi, yavaşça ayağa kalktı. Etrafı incelemeye başladı. Bir yandan düzensiz nefesi ve ağlamaklı ifadesini silmeye çalışırken diğer yandandı nerede olduğunu ispatlamak ister gibiydi. Burası Lotus 'un tam zıttaydı sanki Meyra'nın gözünde. Beyazın içindeki siyahlıktan ibaretti. Karan'ında burada olması aklına sadece bir seçeneği getirmişti. Burası orasıydı. Bengi'ydi. Karan Meyra'nın düşüncelere boğulmuş tavrını dikkatlice izliyordu. Sadece onun yaptıkları ya da ne yapacağını öngörmek zordu ve Karan dikkatli davranmalıydı.

Fazla bir zaman geçmeden Karan söze başlayacaktı ki, Mera odanın penceresi olan yere doğru yürümeye başladı. Buraya pencere demek hafif kalırdı. Geniş ve oval renk gümüşi mat rengi taşların hâkim olduğu bir küçük yer gibiydi. Sanki tek kişilik locaydı. Bengi Bölgesi buradan gayet net gözüküyordu. Dalgalı deniz etrafını yeşilliğe bürümüştü. Halk hep bir uğraş içerisindeydi. Denizin görüntüsü hem büyüleyici hem de öldürücü bir etkiye sahipti. Gözlerini bu delice görüntüden aldığında arkasında onu bekleyen kişiyi, Karan'ı gördü.

"Sen buraya nasıl geldin?" dedi Karan. Sesi hem meraklı hemze rahatlatıcı bir düzlüğe sahipti.

Mera, Karan'ın bu sorusuna nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu. Çünkü o da nedenini bilmediği bir şekilde buraya sürüklenmişti.

"Ben, bilmiyorum. Bir anda kendimi burada buldum."

Mera gözlerini Karan'dan kaçırarak konuşmalarını sürdürüyordu fakat bunu Karan'ın fark ettiğinden habersiz olacak ki Karan'ın sorusuyla birden afalladı.

"Zihnini falan ele geçireceğimden mi korkuyorsun? Neden gözlerime bakmıyorsun?"

Meyra soru üzerine birden ne yapacağını bilemese de bu soruyu dikkate almadan cevaplamaya hatta komikleştirmeye çalıştı.

"Yok daha neler. Bildiğim kadarıyla böyle bir güce sahip değilsin, bu Pusat'a ait. Haksız mıyım?" diyerek zoraki gülümsedi. Bu seferki gülümsemesi sanki öncekiler gibi değildi. İçinde bir tutam acı, bir tutam nefret, bir tutam gözyaşı büyük bir özlemle yoğrulmuştu.

"Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum ama burada olmam benim için iyi değil, onu biliyorum. O yüzden buradan gitmeliyim." dedi Meyra. Karan sanki Myra'yı göndermek istemezcesine bir bakışı gözlerine yüklemişti fakat dili ondan apayrı bir tarafa yönelmişti. Hafifçe sırıtarak konuşmaya başladı.

"Evet, haklısın. Lotusa ait birinin burada, Bengi'de olması hiç hayra alamet değil. O yüzden en iyisi buradan uzak olman"

Karan Meyra'nın gidişini izlemeye koyulmuşken; Meyra zor olan o istemsiz gülümsemesini yüzüne tekrar takınıp gözlerini kapattı. Açtığında gözleri o sıcak karamel renginden alev mavisine dönmüştü. Karan ilk defa görmemişti belki Myra'yı bu şekilde ama şu an daha net anlamıştı gözlerindeki o acıyı. Acı gözlerindeki parıltının sönük tarafıydı sanki. Meyra tekrar gözlerini kapattı lakin olduğu yerde kalakaldı. Çünkü gidemiyordu. Lotusa gidemiyordu. Bengi'den çıkamıyordu. Gözlerini açtığında gözlerindeki mavilik yerini eski rengine bıraktı. Karan bu olayın benzerliğini şimdi anlamıştı. Aynısını o da yaşamıştı. Dünya'dan geri gelememişti.

RASİN ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin