"Bir adam vardı; Karanlığı kendisine bürüyen...
Bir kadın vardı; Karanlıktan aydınlığa çeviren...
Bir de acımasızca kurgulanan bir yaşam. Adına her ne kadar bu denilirse...
Sonra birden aklına bir soru düşürüyor; bir daha âşık olamamak, ne kadar istesen de hissedememek olmaktan asla kurtulamayacak olduğunu anladığın an kedisini bu soruya hapsediyorsun. Adam gidiyor sonsuzluğa, kadın ise kimsenin duyamadığı çığlıklarla kendini baştan yaratıyor. İşte asıl veda bu... "
Meyra elindeki dosyayı fırlattı ve hemen arabasını çalıştırdı. Yola koyuldu. Hızla geçtiği yollar onun aklındaki soruları daha çabuklaştırmaya başlamıştı. Eve gelip hemen çalışma ofisine gitti ve kilitli kasadaki siyah kaplı kitabı masanın üzerine koydu. Sayfaları çevirdi ve o sayfayı buldu.
"İşte burada. Sen o' sun. Karansın. Ama sen kitaptaki karaktersin nasıl olurda gerçek hayatta var olabilirsin?"
Diyerek fotoğrafa dokundu. O sırada kapı ziliyle Meyra telaşla kitabı aynı yere koyup kapıyı açmaya gitti. Kapıda sarışın ve oldukça fizikken alımlı bir kadın vardı.
"Buyurun, kimi aramıştınız?"
"Meyra'ya bakmıştım ben siz değil misiniz?"
"Evet benim ama siz kimsiniz tanıyamadım kusura bakmayın."
Kadın hafifçe gülümsedi. Sanki o gülümse yıllarca onunlaymış gibiydi. Kapısındaki bu yabancı kadını aklı mantığı almasa da tanıyor gibi hissediyordu.
"İçeri geçebilir miyim lütfen?"
Meyra içeriye almıştı kadını. Neden aldığının farkında bile değildi. Sadece içindeki ses al demişti ve o da almıştı. Kadın etrafı inceleyerek kendini koltuğa bırakmıştı bile.
" Rasin zamanlarını seviyorsunuz sanırım."
Etrafta asılı olan el yapımı çizimleri gösterdi.
"Yani pek bende bilmiyorum aslında. Geçmişte yaşadığım bir sıkıntıdan dolaylı çizmişim bunları ve bana huzur veriyorlar ama aynı zamanda hüzün."
Kadın anlamlı bakışlarıyla Meyra'ya döndü.
"Anlıyorum. Buraya sana veda etmeye geldim aslında."
Meyra iyice şaşırmıştı. Hatta buruk hüznü şaşkınlığıyla harmanlanmıştı.
"Tanımadığınız birine neden veda edesiniz ki."
Kadın gülümsedi tekrardan en içten edasıyla.
"Belki bir zaman karşılaşmışızdır, gözyaşlarımız, sevinçlerimiz birbirine karışmıştır olamaz mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RASİN ÇEMBERİ
FantasíaVe ardından büyük bir inilti duyuldu. Sanki bu acının zirvesindeyken aniden sonlanması gibiydi. Gelen ses, topluluk için önceden duyulmamış ve bilinmemiş bir sesti. O kadar güçlüydü ki herkesi şok etmişti. Gümbürdeyerek çıkan bu ses önlerinde duran...