Bölüm 23 "KALBİN HÜKMÜ "

1.8K 543 223
                                    


                                 

"Hayat her zaman adaletli davranmaz. Bir uçurum misali bakar yerin en dibinde olan ufak tefek insanlara. Bu kadar insan neler istemez ki bu hayattan. Para, şan, şöhret, aşk, saygınlık... O kadar çoğaltılabilecek öremekler var ki bununla ilgili. Ancak hayat en çok istenenleri hiçbir zaman zamanında vermez. Biz ne var ki umudumuzu en sonuna kadar yitiriliriz işte tam o an bize bir yeşil ışık yakar. Biz o devasa uçurumun dibindeki ufak tefek görünenler o uçurumun zirvesinde gibi oluruz o zaman. Peki bizim hayattan istediğimiz midir bizim ödülümüz yoksa o zirvede olmanın verdiği adı herkes tarafından farklı adlandırılan his mi?

Bizim ödülümüz hayatın bize hem isteğimizi hem de o istediğimiz için göze aldığımız o ucu bucağı olmayan uçurumdan en dibe çakılışımızı hatırlatan andır. İşte " hayat ne kadar adaletsiz" tezini yıkan o andır. Hayat bize her ikisini de sunar ama seçim yapmak kişiye aittir. Eğer siz elde ettiğinizi o uçurumdan aşağı düşürürseniz siz hatalısınızdır, hayat değil. "

Karan kapattığı gözleri ile aklını da devre dışı bırakmıştı o an aynı Meyra gibi. İki hayat amansızca birbirine tutunmaya çalışıyorlardı. Poyrazda savrulan yapraklar gibi titrek bir bedenden başka hiçbir şey değillerdi o an için. Ne ölüm meleği ne de yaşam. Sadece ama sadece iki çaresiz hayattılar. Lakin bu andan aralarındaki en güçlü mağlup geldi. Meyra gözlerini açtığında Karan ile rahatsız edici yakın mesafesi onu gerçek dünyaya döndürdü. Bir anda kendini Karan'dan uzaklaştırdı. Meyra'nın bir rüzgâr misali Karan'a geçen kokusu Karan için son demdi. Artık emindi. Onlar birbirlerine bir şekilde bağlılardı. Bu inkâr edilemez bir gerçekti ama önemli olan ona karşı beslediği aşktı. Ancak ikisi için bu, aşktan öte dipsiz bir bataklıktı. Ne kadar çırpınmaya çalışsalar o kadar dibe batıyorlardı. Bu bataklık onları hem birbirlerine hemze kendilerine çekiyordu. Karan bir açıklama yapması gerektiğinin farkındaydı. Aklını kurcalayan şeyleri bir şekilde netleştirmişti ama Meyra'nın aklını nasıl sakinleştirecekti onu bilmiyordu.

"Bak bu olanlar ..."

Karan söze başlamıştı ki Meyra atıldı bir hamlede.

"Ben konuşmak istemiyorum. Biraz önceki yaşadıklarımız asla yaşanmadı tamam mı? Ben böyle kabul ediyorum. Şimdi bana neler olduğunu anlat."

Karan şaşkın yüz ifadesi ve anlam veremediği Meyra'ya baktı. Meyra gayet sakin hatta az önce gerçekten bir şey yaşanmamış gibi duruyordu. Nasıl olurdu. Gerçekten de bir şey hissetmemiş miydi diye düşünmüştü Karan istemsizce. İçten içe kendi hislerini onunda hissetmesini istemişti çaresizce. Hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.

"Evet, bir aydan beri baygın bir şekilde Bengi bölgesindesin. Ne kadar uğraştıysak ta seni döndüremedik ta ki bu zamana kadar. Hatta uyanamama gibi bir durumun bile vardı ancak sen şu halinle bu tezi yerle bir ettin."

Meyra bir aydır baygın olduğunu düşününce ürperdi. Delice bir şey gibiydi Karan'ın anlattıkları. Sonra bunun sebebi olanın Karan olduğu aklına geldi. Tam söze başlayacaktı ki bu sefer söze Karan karıştı.

"Benim yüzümden bu halde olduğunu söyleyeceksen boşuna konuşma. Bu hale getiren sensin. Senin suçun. Kim dedi sana beni engelle diye."

Meyra ayağa fırladı ve Karan'ın önüne doğru dikleştirdiği vücudu ve özgüveni tavan bir hareketle konuşmaya başladı.

"Bana baksana sen! Hem suçlusun hem de güçlü. Senin yüzünden az daha canımdan oluyordum ben. Ama tabi bay ukala suçu bana atıyor. Hiçte şaşılmayacak bir durum."

RASİN ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin