Geriye Kalanlar

249 33 4
                                    


Yoktu.

Birinin bile. Birinin bile ismi yoktu hayatta kalanlar listesinde.

Annem, Babam, Abim.. Sibel.. Arkadaşlarım. Akrabalarım.Tanıdıklarım.

Biri bile sağ kalmamıştı.

" Yemek getirdim. Afiyet olsun. "

Arkamı dönüp örtüye sarıldım sıkıca. Baş ucuma bırakıp çadırdan çıktı.

Bir hafta.

Minik'ten ayrı, dünyadan ayrı. Hayattan ayrı geçen bir hafta.

Neden yaşıyorum ?

Ölenlerin listesinde de yoktu isimleri.

Bu umutlanmak için yeterli bir sebep miydi ?

Hayır.

Enkazların altında, yaratıkların midesinde, nehirde ki cesetlerin hiç birinin ismi de yoktu o listede emindim bundan. Gözlerimi yumduğumda göz yaşları tekrar aktı. Son beş gündür olduğu gibi.

Sadece ağlıyordum.

Kolumu kaldıracak halim yoktu, buraya geldiğimiz gece yediğim bir tas çorbaylaydım. O çorba da zehir olmuştu bana zaten. İki listede de olmamaları beni tamamen yıkmıştı.

Artık neye inanacak, neye güvenecektim ?

Tutunacak ufacık bir dalım bile kalmamıştı ki.

Bu rahat yatakta, başımın üstünde bir çatı varken dışarısının sıcak mı soğuk mu olduğunu bilmeden yatıyor ve ağlıyordum.

Düşünmeden duramıyorum..

Kendimden nefret etmeyi bırakamıyorum.

Bazen yanından, bazen Nehir de yaptığım gibi fark etmeden üzerlerine basıp geçtiğim cesetlerden biri..

Ailem olabilir miydi ?

Abim.. Abimi ezip mi gelmiştim buralara kadar ?

Annemi, Babamı.. Sibel'i. Herkesi geride çürümeye bırakıp mı gelmiştim buraya ?

Miniğim..

O da geride kalmıştı..

O kadar aptalım ki.

Kendi kendimi gaza getirip durdum. Hiç düşünmek istemedim bu ihtimali. Belki de düşündüm ama O yaratığa yıktım tüm sucu.. Bilmiyorum. Artık hiç bir şey bilmiyorum.

Yaşamak için bir sebebim kaldı mı elimde ?

Neyim var ki artık ?

Tamamen kimsesizim. Yapayalnız.

" Abla yanına yatabilir miyim azıcık ? "

irkilip doğruldum ve masum, büyük gözlerle bana bakan erkek çocuğuna baktım. Görüşüm net değildi, düşük tansiyonum kalktığımda kendini daha da belli etmişti. Gözlerimi ovalayıp tekrar baktım ona, yorgun görünüyordu.

Doğru, ansızın çıka gelmiş yataklarını, çadırlarını ele geçirmiştim. Burnumu çekip kenara kaydım. Yavaş yavaş yatağa adımladı. Gözlerimin içine baktı izin ister gibi. Canım acıdı, o kadar tatlıydı ki bakışı. Tıpkı Minik gibi, geride ölüme terk ettiğim Miniğim gibi.

Ölümün Habercisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin