Bölüm 39💎

24.1K 1.1K 599
                                    


Bu bölüme sınır koymuyorum fakat bir önceki bölümün oylarını vermeyi unutmayalım lütfen💜
Keyifli okumalar😋😘
Görüşlerinizi bekliyorum. 💎

                                      💎

Bölüm 38' den.

Soluklarım ormana karışan serin havada hızlanırken elimin tersiyle akmakta olan gözlaşlarımı sildim. Hava kararmış, ormandan gelen ürkütücü hayvan sesleri anayola kadar ulaşıyordu.
Üşüyordum.
Titriyordum ve içimi saran korkuyla birlikte koşarken nefes nefeseydim.
Arkamda kalan eve bakamasam da Serdar' ın henüz peşimde olmadığına neredeyse emindim. Nitekim o halâ duştaydı ve yokluğumu henüz fark etmemiş olmalıydı.
Ben buradan nasıl gideceğimi bilmez bir halde terk ettiğim evle içim kan ağlaya ağlaya hızlanırken yaşadığım son yarım saat aklımdan bir an olsun çıkartamıyordum.

Sol omzumdaki çantamı sıkıca tuttum. Topuklu ayakkabılarım yüzünden ayaklarım taşlı yolda sendeleyerek acıyor, çıkmadan ağlaya ağlaya giydim pantolonum ve üzerimdeki siyah tişört ise beni ısıtmaya asla yetmiyordu.

Hıçkırarak gözyaşlarım nedeniyle bulanıklaşan yola bakmaya çalıştım. Dalları kolumu ve bedenimi sıyıran ufak bir çalılık geçtim. Anayolun hemen yanında ilerlemeye devam ederken ayaklarımı soğuktan hissedemiyordum. Issız bir dağ başında, üç beş dakikada bir hızla geçip giden arabaların yanından yokuş aşağıya hızlandım.
Serdar beni görmemeliydi.
Serdar beni bulmamalıydı.
Ben kaçtığım o eve ağlaya ağlaya dönmemeliydim.
Ben ne olursa olsun, ölsem dahi beni ağlatan o adama mahkúm kalmamalıydım..
Dilediğimi yaptım. Zaman hızla akıp giderken ben olabildiğince uzaklaştım Serdar' dan. Kalbimi kıran, tüm duygularımı hüsranla tiksintiye çeviren o adamdan kaçtım. Kaçarken de yerle bir olan kalbimle yeniden o anlara döndüm.

                                       💎

İki yanı ıssız ormanla kaplı anayol öylesine karanlıktı ki, bu karanlıkta yolun biraz daha ortasına adımlasam bir trafik kazasında tüm bedenim parçalara ayrılabilir, bir tekerin altında hayatıma son verebilirdim. Hızla yanımdan geçip giden araçlar beni bu ıssız karanlıkla görmüyordu.
Korkuyordum.
Şu dağ başında daha evvel hiç korkmadığım kadar korkarken arkama bakmadan koşar adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Hava çok soğuktu. Kalbim hızla çarpıyordu ve ben asla vazgeçmeden adımladığım yolda rampa aşağıya doğru dikkatle hızlanıyordum.
Saçlarımı geriye doğru savuran rüzgar tüm bedenime sertçe çarpıyor, etlerimin kaskatı olmasına sebep oluyordu.
Kendimi berbat hissediyordum.
Dengemi sağlamak için iki yanımda duran ellerim buz tutarken saçlarımın örttüğü kulaklarımın ve burun ucumun kızardığına emindim.
Vazgeçmedim. Geri dönmeyi asla istemiyordum. Sonum ne olursa olsun berbat bir halde çıktığım o eve cenazem dahi girmeyecekti.
Bu konuda o kadar ketumdum ki bir arabanın altında ya da yabanı hayvan bedeniye parçalanacağımı bilsem yine de gitmezdim Serdar' a. Kinim henüz çok tazeydi. Kırgınlığım tüm bedenime sarsak bir darbeyle yayılmış, hissettiğim duygular beni yerle bir etmeye devam ediyordu. Nitekim tüm bunlarla beraber gelen kızgınlığım da hiç olmadığı kadar yaşıyordum.

Topuklu ayakkabılarımın altında ezilen ufak taşlarla beraber hızla yanımdan geçen iki arabanın farı yolumu aydınlatıyordu.
Henüz erkendi.
Henüz Serdar' ın gelmesi için epey erkendi çünkü ben çıkarken duşa daha yeni girmişti.

Kolumu sıyıran ufak çalılıkla sol elim sağ kolumu kavradı. Sızlıyordu, fakat bunu umursamayacak kadar gergindim.
Hızlandım. Biraz daha yürüdüm.
Yürüdükçe görüş alanım açıldı. Yürüdükçe kendime olan korkum tazelendi. Ne olursa olsun Serdar' ın her an gelebilecek olması aklımdan bir an olsun çıkmadı.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin