Bölüm 9💎

30.1K 1.7K 258
                                    


Oylar ve yorumlar ne kadar fazla olursa etkileşimin o kadar artacağını belirtmek istiyorum. Bu yüzden nokta da olsa yorum yapmaktan çekinmeyin lütfen.. 😏


                                                                                             💎


Yerimde hafif zıplayarak gelen topa kaldırdığım sağ elimle hızla vurduktan sonra havalanarak karşı tarafa gitmesini izlerken sokağa geleli yalnızca on dakika olmuştu. Eve hiç girmeden, kızlarla kapının neredeyse hemen önü diyebileceğimiz bir hizada top oynamaya başlamıştık.

Sena voleybol topunu manşetle karşılık verip çaprazında duran Yeliz' e pasladığında yukarıdaki evden çıkan Mert heyecanla "Bensiz voleybol oynarsın ha Hazan Abla!" Dedi.
Elindeki çubuklu şekeri bir çırpıda ağzına attıktan sonra sağ ayakkabısını tam olarak ayağına geçirdi ve koşar adımlarla sağ tarafımdaki açıklığa geçip ellerini yukarıya kaldırdı. Havalanan topa odaklanmış bir halde bakarak devam etti. "Yazdım en fiyakalı köşeme."
Sena' dan gelen topu dizlerimi üzerine çökerek manşet yaptığım ellerimle Mert'e yollayarak cevapladım.
"Affet paşam çok ani gelişti."

Mert bu defa benden aldığı topu Yeliz' e yollarken sırıtarak dudaklarını büzdü ve bana sesli sayılabilecek bir öpücük attı. Karşımda Sena, sağımda Yeliz, soluma on yedi yaşlarında Mert ve tam arkamda arabayla ilgilenen Serdar ve Oktay varken yaklaşık beş dakikadır keyifli bir şekilde voleybol oynuyorduk.

"Güzelim."
Oktay' ın uyarıcı sesi Yeliz' e ulaştığında nefes nefese ellerimi belime koyup önce Yeliz'e, daha sonra Yeliz' e bakan Oktay' a baktım. Salak saçma hareketlerle Yeliz' e oyundan çıkmasını söylüyordu mal kafa. Bu hali tek taşımı havalandırırken tüm ilgim ikiliye aymıştı.
Tekrar Yeliz'e döndüğümde ellerini birbirine vurup silkeleyerek topun bulaştırdığı tozdan kurtulup bana dudaklarını büktü ve bir iki adım geri çıkıp oyundan ayrıldığını mimikleriyle belli etti.
O sırada Sena' dan bana gelen topu havada iki elimle yakalayıp Yeliz' e vururcasına fırlatırken gülerek "Yuh bee." Diye soludum.
O an sırtına çarpan topu anında kavramış ve  sarkıttığı dudaklarıyla beni bulmuştu.

"Hemen de vermişsin yularını adamın eline." Derken fazlasıyla alaycıydım. İlişkilerime karışmak gibi bir amacım yoktu sonuçta. Kaynanalık yapmak burada bana düşmezdi.
Oktay bu sözlerimle arkada kıkırdarken Yeliz topu aynı hızla bana atıp kaşlarını uyarırcasına kaldırdı.
"Kız sus!" Derken bir yandan da tedirginlikle balkona bakıyordu. "Annem duyacak."

Karnıma gelen topu kucaklayıp evimin hemen yanındaki evin üçüncü katına kafamı kaldırıp baktığımda kimsenin olmayışıyla "Yok." Dedim ve Yeliz' e döndüm. "Yok balkonda kimse rahat ol."

"Hazaaan, kızım."
Bu defa Yeliz' den ayrılıp elimdeki topla balkonda kahvesini içerken bana seslenen Hatice Teyze'ye baktığımda Servet Amca hemen yanında gazete okuyordu.

"Efendim Hatice Teyze?" Derken hemen yanımda arabanın açık kaputuyla ilgilenen Serdar' ı görmezden gelebiliyordum.

Hatice Teyze gül desenli fincanını bana doğru kaldırıp keyifle nasıl olduğumu sorduğunda monotonlaşmış bu sohbete iyiyim diyerek ayak uydurdum.
Neticede oturup dertlerimi anlatacak halim yoktu.
Biz yavaş yavaş muhabbete gireceğimiz sırada Servet Amca elindeki gazeteyi kenara bırakıp oturduğu yerden kalktı. Balkon demirine kollarını koyarken çoktan sırıtmaya başlamıştı bile.
Serdar dahil herkes voleybolu bir kenara bırakmış dinlenir gibi bizi izliyordu. Çünkü top bendeydi.

"Hazan az önce Melis sarma getirdi." Diyen Servet Amca tüm bu ilgiden, özellikle sarmalardan memnun olmuş gibiydi. Ve ne yazık ki şu an benim aksime, asla onun gri saçları için gelmeyen sarmaların mutluluğunu yaşıyordu.
"Şimdi önce seninkini sonra onunkini yiyip oy vereceğim. Bir rekabete alayım sizi dedim."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin