Bölüm 42💎

36.5K 1.2K 787
                                    

Durdum durdum turnayla ilgili bir şeyler yaptım sanki. 😑😒  Bölüm o kadar uzun ki wattpad kasıp durdu. (14 bin kelime 🤦‍♀️)
Gözlerim kanayana kadar yazdım👌 Bu yüzden de bol yorum ve oy bekliyorum 😂😋😘 
Yanlışın varsa şimdiden özür diliyorum.

Sınır 1000 Yorum/ 400 beğeni diyerek bölüme geçelim 😚😚😚😚

Keyifli okumalar.

                                      💎

Bazı sabahların yokluğu bazı anların yarım kalmışlığıyla eşdeğermiş. Bu sabah dünden bana kalan adamın yokluğuyla gözlerimi aralarken bunu fark ettim. Serdar' ın koynunda onun kokusuyla daldığım o derin ve enfes uykudan Yeliz' in sesiyle uyanınca düştüğüm boşluk de tabii epey trajikomikti.

Yeliz, koridordan mutfağa doğru ilerliyor ve bir yandan da bir miktar yükselttiği sesiyle şarkı söylüyordu. Odam boş, yanım ıssız ve soğuktu. Serdar gideli epey oluyordu sanırım, ama yine de tenime ve yastığıma sinen kokusuyla daima var gibiydi. İzleriyle dahi gülümseyebiliyor, kokusunu içime çekerken sağ elimi yastığın Serdar kısmında gezdiriyordum. Daha aralayamadığım gözlerimle onu hayal ederken kendimden geçerek derin bir soluk daha aldım. Serdar yeniden benimdi. Biz yeniden biz olmayı başarmıştık ve ben tüm yarım kalmışlıklarımı nihayet tamamlamıştım.

Serdar biz uyurken üzerim açılmasın diye beni sıkıca sarmalamıştı. Üşüteceğimden korkmuştu belli ki. Beni ağlarken gördüğünden mi bilmem, o kadar güzel dokunmuştu ki bana, tenime... Tüm gece bıkmadan parmak uçlarıyla sevmişti beni.
Üzerime örttüğü battaniye ve pike hala yerini koruyordu fakat artık beni sıcaklıkla bunaltmaya başlamışlardı. Yeliz' in de sesi git gide yaklaşıyor, sesine karışan adımlarıyla da bana doğu geldiğini anlayabiliyordum. Açılan kapıyla söylediği şarkıyı kesmedi, aksine daha da yükselerek derbeder bir sesle "Bu yüzden aramadım kimseyiiii Yerine koyamadım bu gece hiç kimseyi." Demeye devam etti.

Gözlerimi hafif aralayarak kapı kasasına yaslı duran Yeliz' e baktım. Bu sırada sol kolumu yukarıya doğru kaldırdım ve beni izleyen haline gülümserken nakaratta yükselerek ona eşlik ettim. "Bu yüzden aramadım kimseyi. Yerine koyamadım bu gece hiç kimseyi."
Yeni uyandığım için sesim hafif çatallı ve daha sertti. Bu haliyle sesim şarkıya tam uyuyor, neredeyse boş olan odamda yankı buluyordu. Benim değil de onun derdi dün geceden kalma Emir' di sanırım. Yoksa sabah sabah şarkı söylemek pek onluk bir hareket değildi.

Uykumu almış ve kendimi dinç hissediyordum. Hava epey sıcak, odayı dolduran gün ışığı ise fazlasıyla parlaktı.
Birbirimize bakıp şarkının "Bu yüzden aramadıım kimseyiii yeriinee koyamadım bu gece hiçkimseeeyiii." Kısmını söylerken Yeliz kollarını göğsünde bağlayıp kaldırdığı kaşlarıyla arkamdaki komodini işaret etti.

Bu defa ben susmuş, kısılan gözlerimle omzumun üstünden arkamdaki koca gül demetine dönmüştüm ki Yeliz keyifli bir sesle "Enişte zenginliğini konuşturmuş." Dedi. Fakat o kadar afallamıştım ki bu defa ona dönemeden ilerideki gül demetine gülümsedim. Yeliz halimi anlayınca geldiği yöne yönelip devam etti. "Şaşkınlığın geçince kahvaltı yapalım. Açım ben"

Serdar' ın uyuduğu tarafta bulunan komodindi bu. Üzerinde koca bir demet gül, koyu kırmızı güllerin arasına iliştirilmiş ufak beyaz bir not vardı. Bu  aldığım diğer güllerden farklıydı biliyorum. Beni heyecanlandıran, şaşkına uğratan ve delice mutlu eden tek çiçekti.
Elbette şaşırtıcıydı da. Henüz kartı okuyamasam da Serdar' dan asla beklemediğim bir şeydi bu. O bana bir sürü hediye alırdı da çiçek adı altında hiçbir şey almazdı gibi. Bana gelen güllerden sonra böyle bir hediye de beklemediğim doğruydu.
Yattığım yerde doğruldum. Uzanıp aldığım gülleri kucağımda sabitleyip kollarımı etrafına sararken kendimi hiç olmadığım kadar değerli hissediyordum.
Tüm yaşanmışlıkları bir kenara ittirirsek aslında çok severdim çiçekleri. Özellikle de gülleri, en çok böyle kırmızı olanları. Güller zaten güzeldi, sebebi Serdar' ken daha güzellerdi.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin