Bölüm 24💎

22.7K 1.3K 320
                                    


Öpüyorum 😘
En çok da hayalet okuyucularımı 😂😘


                                                                                        💎


"Kızım sen salaksın. Olur diyorum bak, kesin Yeliz' le benim dediğim çıkacak."

İki elimle tuttuğum telefonun ekranına annemin tabiriyle gömülürken yavaş adımlarla ilerliyor ve yere düşmemek için hiçbir şey yapmıyordum.
Arkamdan benim için yükselen Sena' nın sesini kulak ardı ederken sadece ekrana odaklanmış bir şekilde Dursun Amca' nın dükkanına paldır küldür olmasa da sanırım bodoslama bir girmişte bulunmuştuk

Dakikalardır bir türlü yüklenmeyen sayfayı bir kez daha yenilerken tek elim ve dirseğimle ittirerek açtığım kapının o şekilde durması ve kızların içeriye geçmesi için ayağımı kapıyı sabitlemek amaçlı kenarına koydum.
Bir yandan kapıyı tutuyor bir yandan da Sena' ya azarlar bir tonda "Sussana lan pis şopar." Diyordum. Aslında tüm sinirim bir türlü yüklenmeyen sayfayaydı.

Bu süreçte kıkırdayan Yeliz' in ve Sena' nın içeriye geçmesini olduğum yerde eğik başımla durarak bekledim.
Bir veya iki hafta sonraya dayım için Londra bileti bakıyor oluşum beni tüm ortamdan geçici bir süreliğine soyutlarken aslında tam olarak şu an neler kaybettiğimden bir haberdim.
Fakat sayfa ve ortam şöyle biryana dursun, art arda gelen mesaj bildirimlerini kaydırarak siliyor oluşum bile benim için zaten başlı başına sinir bozucu bir nedendi.

Sena önümden geçerken neşeli fakat sesli bir şekilde soludu. "Kes beee leş Trabzon' lu senii. Geri kafalı yarım akıllı kör."
Tüm bu muhabbet Sevda Abla içindi. Sena ısrarla onun bir 'rospi' olduğunu vurguluyor ve ben inatla hayır demekten, toz konduramamaktan geri kalamıyordum. Nasıl olurdu ki? O Ömer' in annesiydi.
Pekâlâ..
Tamam, Serdar' la olan tavrı içime oturmuş olabilirdi. Fakat doğrusu Serdar' ın da ona uzatılan eli sıkmamış olması gururumu okşamış, içimi rahatlatmıştı.
Tüm bunlar onu kıskanmadığım anlamına gelmiyordu elbette. Hayatımda ilk defa birini bu denli kıskanmıştım ama hepsi bu kadardı.

Biletler gereksiz pahalı olduğu için gelecek haftaya bakmaya başladım ve bir yandan da ayağımla tuttuğum kapıyı yavaşça bırakıp nereye ilerlediğini bilmediğim Sena' ya sesimi hafif yükselterek laf yetiştirdim.
"Sanki sen Muş' lu sun. Andavala bak yaa."

"Ben zeki bir karadenizliyim." Derken kendince havalı bir şekilde sesini inceltti.

Bu defa birkaç saniye cevap vermedim. Kaşlarımı çatarak bulduğum bileti giriş kapısının önünde eğik başımla detaylı incelemeye aldıktan bir süre sonra ortamdaki sessizlikten Dursun Amca' nın olmadığını varsaydım.
Zaten mekân genelde bu saatlerde tamamen boş olurdu ve bende bu yüzden sessizliğe güvenip "Hayır, sen sinsisin." Diyerek devam ettim.
"Herkese bu kesin şerefsiz orospuçocuğunun önde gidenidir diye yaklaştığın için bu varsayımın da çok normal. Haklı çıkarsan da şansına artık..."
Bir yandan konuşurken diğer yandan bileti öğleden sonraya almaya özen gösterdim. Çünkü dayım sabahları asla erken uyanamazdı.

Sakince ve sanki aptala laf anlatır gibi bir incelikte "Bak kuzum." Diyen Sena yanıma gelip tek eliyle askerlik arkadaşı gibi ensemi kavradığında başımı iyice eğip kaçmak istercesine mekânın içine birkaç adım ilerlerken "Dokunma lan orama burama, bilet alıyorum!" Dedim

Ben ayakta dikilmiş kart bilgilerimi siteye girerken Sena tekrar yanıma geldi.

"Bizim kan bağımız var bir kere. Sen mecburi olarak benim kuzenimsin. Ve benim, senin aklının ermediği zamanlarda sana yardım etmek boynumun borcu."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin