Bölüm 66💎

36.8K 1.1K 401
                                    


Bölüme 1000 oy sınırı koyuyorum sadece. Yorumlarda serbestiz🤝😘😘

Keyifli okumalar💎🍃

                                                                                   💎

Uykuya dalmak üzereyken ihtiyaçla bağrını öpüp  terlediğimi mırıldandığımı hatırlıyorum. Ardından Serdar' ın battaniyeyi kenara aldığını. Birkaç dakika sonra da yüzüm boynundayken iyice ona sarılıp sütyenimin altı kaşınıyor diye mızmızlanmıştım. Atletimin altından sırtımı usulca kasmıştı, o sırada  gülümsediğini de tenimde gerilen dudaklarından hissetmiştim. Sonra yeniden bu defa belimi örtmüş, alnımı öpe öpe beni tekrar sarmıştı.
Tüm gece uzun uzun, rahat bir uyku çekmem için didindiğine çok net şahittim. Uyurken rahatsız duran bacağımı kendine çektiğini, yüzüme geldikleri için rahatsız olduğum saçlardan beni kurtardığını... Her bir detayı uykuyla uyanıklık arasında fark etmiş, her bir detayla ona daha da sokulmuştum.

Daldığım en güzel uyku olabilirdi. Nitekim Serdar' la her seferinde en iyiyi, en güzelini yaşıyordum. Ki bu defa kocamdı, parmağımda onun alyansı, onun parmağında bana ait olduğunu gösteren bir yüzük... Kocam olması hem içime sığmıyor, hem de içimi yumuşacık yapıyordu. Onunla uzun yolun ilk gecesindeydik ve içimi saran buhran artık yoktu.

Yatak odasında değil burada, koltukta uyumak istemiş, uyurken de kolum uyuştu diye diğer tarafa geçmiştim.
Uykuya tam olarak kendimi bıraktığım zamanlarda  gördüğüm rüyanın etkisiyle soluma doğru dönüyordum ki düşecek gibi olduğumu hissettim. O an hafif kendime gelirken Serdar dudaklarının arasından uyarıcı bir tonla "Şşt şşt şşt." Diyerek hızla kavradığı belimle beni kendine çekti. "Gel burayaaa." Usulca mırıldanıyordu, keyifliydi de. "Hımm." Diye kaş çatarak elimi üzerinden diğer tarafa attım. Ona sarılmak ve artık diğer tarafa geçmek istiyordum.

Mızmızlanmamla anlamış gibi kollarını belime sardı, bedenimi yavaşça koltuğun diğer tarafına bıraktı. Sırtım koltuktayken başım tekrar göğsüne gitti. Elim bağrında, yeniden varla yok arası bir "Hmm." Deyip başımı bağrına sürttüm. Konuşup onu sevdiğimi söylemek istiyordum ama ağzımı açacak halim yoktu. Anlasın diye her bir uvzumu ona bırakarak sadece sarıldım. Çıplak tenine dudak bastırırken benim de saçlarıma mutlu buseler indi, koltukta arasında kalan bedenim okşanarak sevildi, üzerim örtüldü...

Nefes alıp verişlerimde çıplak bedenine çarpan ufak soluklarım onu rahatsız ediyor muydu bilmiyorum. Gerçi öyle bir hali vardı ki sanki günlerce böyle durabilirdi. Sürekli usulca bedenimin bir yerini öpüyordu. Sanki uyumuyordu da beni uyutuyordu koynunda. Ki bu konuda gayet de başarılıydı.

Dakikalara gerek kalmadan yeniden uykuya daldım ama bu defa düşecek gibi değil, güçlü bir sesle uyanıp yerimden hafif bir korkuyla sıçradım. "Serdar." Başımı göğsünden hafif kalkmıştı ki eli anında yanağıma indi. "Şşş. Tamam yavrum." Dışarda köpekler havlıyordu, beni ürküterek uykumdan eden ses de buydu. Başımı bağrına başlayıp saçlarımı öptü. "Korkma yok bir şey." Dese de kalbim hızla çarpıyordu. Yutkundum. "Ne oluyor?" Uykulu sesim çatallıydı, birden tam olmasa da ayılmıştım. "Bir şey yok yavrum köpekler. Uyu hadi sen." Usulca alnımı öptü. "Kapat gözlerini." Sadece Cesur değildi belli. Kalabalıklardı ve gecenin karanlık sessizliğinde havlamaları çok net duyuluyordu.

Beni sarmasıyla ona daha da sarıldım. "Bir şey mi oluyor?" Sanki kavga ediyorlardı. Birbirlerini parçalıyor gibiydiler. Dahası, korkuyordum. Sanki eve gireceklerdi.
"Hayır, giderler şimdi." Gidecek gibi değillerdi. Aralık gözlerimle kaşlarımı çatıp fısıldadım. "Ne zaman giderler?" Yedi sekiz tanelerdi sanki. O kadar köpeğin burada ne işi vardı? Ya Cesur' a saldırıyorlarsa?

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin