Bölüm 97💎

7K 677 152
                                    

Çok yorgun ve vakitsiz olduğum için size bir açıklama yazamadım ama hepinizi çok seviyorum🥹

Yorumlarda buluşalım🏹

Keyifli okumalar♥️

 

                            💎


"Okuldan geldiimm, sana tatlı yaptımm."

Sesim de ruhum gibi cıvıl cıvıl, içim içime sığmıyordu. Gün o kadar güzeldi ki okuldan bir an evvel kaçıp hızlıca eve gelmiştim.

Serdar şaşkınlıkla "Banaa?" Dedi harfi uzata uzata "Tatlıı?" O kadar ihtimal vermiyordu yani, benim aksime. Ama içimdeki sevecen kadın kendine hakim olmamakta kararlıydı "Eveeet, sanaa." Biraz da kendime yapmıştım fakat yaparken Serdar' ı düşündüğüm için bence ona yapmıştım.
Her neyse,
Derin bir nefes alıp başımı göğe kaldırdığım sırada Serdar' ın gülüşünü çok daha net duydum. "Teşekkür ederim yavrum. Sonra ne yaptın?"

Kokuyu içime çektim,
Bahar gibi bir gündü, mis gibi bir gündü, bebek gibi bir gündü. Çiçekler harika görünüyor, çimenler yemyeşil, toprak bile güneşin altında parıldıyordu.
"Güneş kremimi sürüp bahçeye indiim, yerde oturuyorum çimenler çok güzel kokuyor Serdar. Tatlı biraz soğusun alıp burada yiyeceğim." Bir de kahve yapardım, fotoğraf da çekerdim sonra biraz Sena' yla konuşurdum.

"Bana yapmıştın, değil mi güzelim?" Elbette, kıkırdadım. "Senin benim mi var kociş, senin malın benim malım. Benim malım yine benim malım ama beeen, seninim." Daha ne isteyebilirdi ki? Sanmıyorum, Serdar her daim seçimleri belli olan bir adamdı.

"Aman al, her şeyimi al. Bana sen lazımsın zaten." O halde bir problem yok. Güneşten ötürü etraf kırmızı görünüyordu, saçlarım usul usul salınırken derin bir iç çekip "Sen nasılsın, alayda mısın?" Deyiverdim. Onu merak ediyordum, kocamın her halini.

"Değilim, sabah alaydan çıktım belediyede işlerim vardı onları hallettim." Serdar bana böyle şeyleri asla söylemiyordu, söylesin ister miydim onda da emin değilim ama merak ediyordum. Bu yüzden kaşlarımı çattım, "Ne işi?" Acaba tek miydi?

"Belediye başkanıyla görüştüm, birkaç millet vekili. Her neyse, şimdi dönüyorum." Sanıyorum ki toplantı gibi bir şeydi, peki ya değilse? Yerimde dikleştim "Bana ne zaman detay vereceksin Serdar? Her şey yolunda mı?"

Tüm o ufak endişen bir yana, onu tekrar gülümsetmiştim
"Rutin yavrum, anlatılacak bir şey yok." Ben bilmiyordum, çünkü dile getirmiyordu ama önemli değil. "Anladım Serdar, kaçta geleceksin?" Saat neredeyse ikiydi, bu sabah erken kalkmıştım ve belki Serdar gelmeden bir iki saat uyurdum.

"Altı buçuk. Güneşin altında durma Hazan." Her zamanki saatinde evde olurdu yani. Ellerimi çimenlerde gezdirip avcumu gıdıklamalarına müsaade ettim "Salıncağın şemsiyesi var ya, onun gölgesi altındayım Serdar." Cesur bugün yoktu, aşıları için Serdar onu sabah veterinerine götürmüştü ve sanıyorum ki biraz orada kalıp arkadaşlarıyla vakit geçirecekti. Hal böyleyken bahçe bana kaldı ve açık olmam gerekiyorsa kendimi daha özgür hissediyorum.

"Tamam o zaman, sen yine de dikkatli ol fazla durma eve gir. Tatlını da evde de." Kesinlikle, burada duracaktım ama Serdar' ın öyle söylemesi keyfimi bir miktar kaçırdı diyebilirim. İç çekip bunu ona da yansıttım "Yaa. Oyun bozanlık yapma Serdar. Ne güzel oturuyordum işte." Zaten dün de evdeydim, bugün kendimi gerçekten çok iyi hissediyorum.

"Tamam yavrum ama çok sıcak dışarısı, kurbanın olayım eve gir. Otur, bak mis gibi bir sürü balkonumuz var." Bu da doğru, yani haklı olabilirdi. Hem, balkon belki biraz esiyordur ama ben burada olmaktan mutluyum. "Tamam kociş haklısın, biraz sonra kalkarım." Gözlerim hala kapalıydı, güneşin altında bir dünya var edip onu kendi içime doldurmayı sevmiştim. Bu diyar; benim çok sevdiğim bir zaman dilimine aitti.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin