Duyguları ve fikirleri tam olarak yansıttığımı düşündüğüm çok özel bir bölüm. Bu yüzden sizden bol yorum ve fikir bekliyorum :)
(Devamı bu akşam uzuuun bir bölümle gelecek inşallah❤👌)
💎Bu sabahki olayların ardından gittiğim hastaneden çıktıktan sonra hafif seyreden mide bulantılarım eşliğinde Osman Amca' nın kapısının önüne geldiğimde günün sıcak havasından yeteri kadar bunalmıştım.
Kapının zilini çalarken bir yandan da eğilip ayakkabılarımı çıkartmaya çalışıyor ve bu süreçte hafiften ellerimin titremesine mani olamıyordum. Ara ara olan şeylerden biriydi yalnızca bu. Asansör bozuk olduğundan altı katı yürüyerek çıkmak zorunda kalmıştım. Bulantının sebebi bu olmalıydı. Kalbim deli gibi atıyorken nefesim yeni yeni toparlanıyor ve bedenim belli bir ritimle düzene giriyordu.
Yutkunarak olduğum yerde doğrulduğumdaysa az evvele nazaran daha sakinlemiştim. Bununla beraber çelik kapı açılmış ve elindeki çay bardağıyla bana gülümseyen yaşlı adam geri çekilerek içeriye geçmem için bardağını çaprazda görünen salona doğru kaldırmıştı.
"Geç bakalım Hazan Hanım."
Bu hoş karşılanmayla memnun bir hâlde gülümseyerek içeriye doğru adım atıp salona ilerlediğimde kızaran yanaklarımla arkamdan bana doğru ilerleyen adama döndüm ve açtığı kollarıyla bu defa sırıtarak ona sarıldım.
Çünkü Osman Amca minnetti bana. Bu dünyada yaşama bir umutla tutunduğum tek mucizem oyken görmezden gelemediğim bir sevgim vardı..Keyifle "Hoş geldin." Derken belimdeki kolların sıkılaşmasıyla başımı sallayarak karşılık verdik.
"Hoş buldum Osman Amca."
Yorgun bedenimi benim boylarımdaki adamdan ayırıp kendimi arkamdaki koltuğa bıraktığımda Osman Amca' da karşıma geçerek tekli koltuğa oturdu.
Açıkçası evde her daim bizden başka kimsenin olmayışı benim ilk zamanlarda bir hayli germişti. Fakat şimdilerde daha iyi ve sakin hissettiğimi de itiraf etmeliydim. Sonuçta Osman Amca bekârdı ve hiç çocuğunun olmayışından da olsa gerek bu evde tek yaşıyordu.
Aksi bir şey düşünemezdim. Yani sırf ben geleceğim diye eve başka insanlar da çağırmak zorunda değildi. Ya da benim kızları yanımda getirmem ona fazlasıyla ayıp olacak bir durum olurdu.Bu yüzden sakin bir şekilde "Nasılsın? Yaptırdın mi testleri?" Diye soran adama gülümsedim.
Benimle her koşulda ve her şekilde ilgileniyor oluşuna artık alıştığımdan çok normalmiş gibi gelen bu hisse başımı sallayarak "Pelin Abla sağ olsun, hallettik." Dedim.
Pelin Abla doktorumdu. Onunla olan ilişkim Osman Amca' nın aksine oldukça mesafeliyken yine de iyi bir doktor oluşu benim için yeterliydi.
"Midem hâlâ bulanıyor biraz, ama iyiyim." Diye devam ettiğimde oturduğu yerden kalkarak az ilerideki masadan kupayı alıp birkaç adımla bana uzattı.
"Binaya girdim diye arayınca senin için doldurdum. Midene iyi gelir."
Verdiği kupayı tereddütten yoksun bir halde aldığımda başımı kaldırarak kısık gözlerle ve buruk bir ifadeyle ona baktım.
"Sence neden bulanıyor?"
Az önceki yerine geçmeden hemen evvel sol eliyle başını kaşıyarak yüzüme bakarak soluğunu dışarıya verdiğinde bir umutla ondan cevap bekliyordum. "Ağrıların var mı? Boşluğunda, ciğerinde, böbreğinde ya da herhangi bir bölgende?"
Biryerim ağırsa sorunun hangi organımdan kaynaklı olduğunu bilemiyordum. Hoş, bunun benim için bir önemi de yoktu. Ben sadece canım yandığı için üzülüyordum hepsi bu.
Fakat asıl soruya gelecek olursak ağrım birkaç ay evvele kadar neredeyse yok denecek kadar azdı. Bu yüzden başımı olumsuz anlamda sallayarak beni izleyen adama "Yok." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGU
RomanceHazan, iç içe olduğu tüm sorunlarını büyük bir savaşla görmezden gelerek hayatını sıradan bir mahallede devam ettirmeye çalışan genç bir kızdır. Bu deli dolu, cesur ve komik genç kız beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç göremediği karşı komşusu Yü...