Bölüm 94💎

16K 768 311
                                    

Bildiğiniz üzere Meftun adlı yeni bir kitaba başladık. Meftun çok soft bir kitap, sakinlik arayanların yeri diyebilirim🧡

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum❤️

Keyifle okuyun🌈
  

                     
                             💎

Kirazlı penye şortumun uçlarını düzeltirken yere düşen tokamı bileğime takıp merdivenlerden inmeye devam ettim. Yaklaşık yarım saat evvel gelmiştik ve Serdar çay koyacaktı, yani üzerini değiştirdikten sonra odadan çıkarken söylediği buydu. Hal böyle olunca onu koltukta yüz üstü uzanırken görmeyi beklemiyordum, şaşırdım.

Yanına sessiz adımlarla varmıştım, yüzü koltuğa dönüktü ve kolları etrafındaydı. Elimi omzuma koydum, "Serdar' ım." Şakağını öpüp koltukta kalan ufak arada yanına oturdum. "Efendim yavrum?"
Bir miktar üzerine yattığımı söyleyebilirim, elim yüzüne değiyor "Neyin var?" Yorgun görünüyordu, üstelik onu tanımasam bu bertaraf haline kırgın derdim.
Bugün ikimiz için ama en çok da onun için fazla stresli bir gündü. Halini hatırını sorma zamanı, en güzel yerlerden birindeydik. Üstelik ona sırnaşırken kalbinin yumuşayacağını da biliyordum, bu gece Serdar' la uzun uzun ilgilenecektim.

"Sen yatmayacak mıydın yavrum?" Gelirken öyle bir söylemiştim ama, iç çekmek istedim. İşin aslı; Serdar çay koyacağım dediği için vaz geçtim, birlikte oturur biraz da konuşuruz demiştim. Sırf hamileliğimden, bazen kendimi çok yorgun hissediyordum ama şu an çok daha iyiydim.

Böyle, doğru kelimenin kırgın olduğunu sanmıyorum ama onu kırgın görmemin temeline inmek istedim.

Parmaklarımı siyah saçları arasına sokup "Seni bırakmayacağımı biliyorsun, neyin var?" Kalın ensesini öptüm. Bana doğru hareketleniyordu "Sırtım ağrıdı biraz." Bu kadar mı olur? Hiç keyfi yoktu. Zaten bugün bir gariplik olduğunun farkındaydım, iki dakika ayrı kaldık yine siyah pelerinini takmıştı.

Elimi sırtına koydum "Kalkma kalkma," yeniden şakağına eğilmiştim gözlerinin kapalı olduğunu fark edince erişebildiğim kadar aşağıyı öptüm. Üzerinden kalkmadan, "Ovayım mı biraz?" Yüzüne yakın olan elimi tutup dudaklarına yasladı "Yorma ellerini, kıyamam sana." Gözleri hala kapalı, sesi zil gibi.
Neyin var siyah devim?

"Yorulmam sevgilim." Yüzüne tekrar eğilmemin ardıydı, yerimde doğrulur gibi olup gömleğinin uçlarına dokundum "Hadi çıkart." Bu onu işimize yarayacak şekilde kaldırmıştı. Elleri gömleğinin düğmelerine gitmişken başını arkaya atıp yavaşça iki yana hareket ettirdi. Boynundan gelen sesi işittim, elim belindeki kemerde "Dün gece hiç uyumadın, değil mi?" Onu tanıyorum, bu hale kolay kolay gelemezdi.

Siyah gömleğini kollarından sıyırıp çıkarttırken "Cık." Dedi sadece, artık ne yaptıysa. Sorgulamak istedim ama en fazla gömleği alırken "Dışarıda mıydın?" Diyebildim. Bana uzun bir cevap vermek yerine başını sallayıp yüz üstü uzanınca gömleğini kenara bırakıp az ilerideki komodinden kreme ulaşıp yanına oturdum.

Uykusuzdu ama işin garibi uyumak da istemiyordu, açıkçası tüm bu halini sadece bugünki olaya bağlı olduğunu sanmıyordum. Başka bir şey vardı.

"Çay koydun mu?" Homurdandı, "Hmm." Elleri iki yanındaydı bir miktar kremi sırtına dökmeden evvel eğilip tekrar şakağını, oradan yüzünü usulca öptüm. "Serdar' ım." Gözleri kapalıydı, çıplak kolunu sıvazladım.

Geri çekilirken benim de keyfim kaçmıştı. "Hazan." Dedi elimi tutup, onu dinledim. Her ne diyecekse vaz geçmişti, vaz geçmişti çünkü yutkunup dudaklarını tekrar araladı "Sırtıma çıksana." İşte bununla beraber gülümsedim; şartlar ne olursa olsun bu gece onu da mutlu edecektim ve bu hoş bir teklifti.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin