40. BÖLÜM

159 28 32
                                    

Medya ile okuyun ballar😊

İkra'dan  devam ediyor...

Ege'nin  beni  eve bırakmasıyla hiç zaman kaybetmeden doğrudan odama gittim. Duş  aldıktan sonra kızlara geldiğimi haber verirdim artık. 

Duş  için hazırlık yapıp duşa girdim. Mezarlığa gittiğimden beri içimde ki bilinmezlik ve bir şeyler hatırlamak isteyişi başımın ağrısına neden oluyordu. Suyu açıp öylece suyun altında durdum. Bana bir  şeyler oluyordu.

Yavaş yavaş hatırlamak istediğim şeyler aklıma gelmeye başlamıştı. Bunun verdiği heyecanla başım döndü. Bu yüzden yere çöktüm.  Hatırladığım şeyler ile ruhum darmadağın olmuştu. Ne yapacağımı bilmez hale geldim.

Gözümde ki yaşlar yüzünden görüş alanım bulanıklaşmıştı. Ben eskiden nasıl bir vahşiydim. Nasıl da bu kadar gaddar ve duygusuz olabilmişim.

Ablamın zoru ile Ömer ile görüşmeyi mecbur kabul etmiştim. Ömer'in bana yaptığı her jesti her sürprizi  burnundan getiriyordum. Ömer'e o kadar çok kötü davranıyordum ki bazen ben bile kendimden nefret ediyordum. Ama o , Ömer bana karşı tek bir yakınma yapmamış  fazlasıyla sabır ediyordu benim bu cani halime.

Gözüme o gün canlandıkça  içimde ki kara bulutlar devreye giriyor nefes almaktan zorlanıyordum.

Ömer yanıma yine gelmişti. Bu sefer Ömer'de  her zamanki halinden nazaran değişik bir şeyler vardı. Normalde zaten pek gülmez ve konuşmayı sevmezdi ama bu seferki suskunluğunda ve ifadesiz bakışlarında başka bir şey vardı.

Belki bana karşı artık sabrı kalmamıştır artık benimle görüşmek istemediğini söyleyip  gidecekti diye düşündüm.

Ama öyle bir şey olmamıştı. Ömer karşımda dikilmiş bana başka bir şey söylemek istiyor gibiydi.

Ömer'in  karşımda böylesine dikilmesine rahatsız olduğum için konuşması için uyarıda bulundum.

" Konuşacak mısın sen artık?  Yoksa böyle dikilmeye  devam mı edeceksin. Seninle uğraşacak zamanım yok. Ne söyleyeceksen  çabuk dökül. Senden önemli işlerim var "  dedim.

Yine her zamanki gibi Ömer bir şey yapmamasına rağmen ona patlamıştım. Tamam kabul bu kadar sert çıkışacağımı  bende kendimden beklemezdim ama o an ki karakterim bunu yaptırmıştı bana.

Ömer normalde pek yüzüme bakmazdı. Hatta hiç bakmazdı desem cümlem daha uygun olurdu. Onun bu halleri normal sakin olan benliğimi çıldırtıyordu. Madem yüzüme bakmıyor,  neden hep peşimden dolanıp duruyor diye sinirlenir dururdum.

" Benimle birlikte annemi ziyaret etmeye gelir misin? "

Pat diye söylediği şeyle  Ömer'in yüzüne bakakaldım . Ömer ile aramız hiç yokken ve üstüne üstlük Ömer'den nefret ederken nasıl böyle bir düşünceyle annesini ziyarete gitmemiz için bana teklif sunardı aklım almıyordu.

Ömer'in  yüzüne ciddi misin dercesine alayla bakıyordum. Bu çocuk gerçekten çıldırmış olmalıydı. Asla gitmezdim onun annesi ile tanışmaya.

" Sen ciddi misin?  Pardon da neden geleyim senin anneni görmeye?  Her hangi bir yakınlığımız bile yokken anneni ziyaret edeceğimi düşünüyorsan,  sana peşin söyleyeyim. Yanılıyorsun. Senin gibi biri ne ki annesi de o olsun. Asla gelmem. "  dedim omuz silkerek.

Bu söylediklerim Ömer'i hayli sinirlendirmiş  olacak ki Ömer'in  boynunda ki damarlar belirginleşmiş ve ellerini yumruk yapmıştı.

Ağzından bir şeyler geveleyip, sakinleşmek için başını yukarı kaldırıp derin nefes aldı Ömer.

ÂRAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin