43. BÖLÜM

106 22 38
                                    

Güven mi? Belki de insanı ayakta tutan tek etkendi... Sevdiklerim sakladı güveni, oysa ben kaybettiğimi düşünmüştüm...

( Medya ile bölümü okuyabilirsiniz keyifli okumalar🌼)






" İkra son kez soruyorum! Az önce ne oldu? Sakın bana yine aynı hikayeyi anlatma. Yemem."

İtinayla bana bakan Hira saatlerdir neler olduğunu  soruyordu. Bir kaç kez anlatmayı denedim lakin Ateş'in bana gösterdiği görüntüler gözümün önünden bir türlü gitmiyordu.

Sevdiklerime zarar vermesine asla izin vermeyecektim. Ne pahasına olursa olsun hiç birinin saç teline zarar gelmemeliydi. Beni bunaltan Hira'ya baygın olduğunu düşündüğüm bir bakış attım.

" Hira lütfen kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Uyumak istiyorum. Ve bir şeyim de yok"

Hira bana sinirli bakışlarını atıp odadan çıktı. Hira'nın çıkmasıyla kendimi yatağa iyice gömdüm. Ne yapacaktım ben? Nasıl baş edecektim Ateş ile? O sandığımdan da çok tehlikeliydi. Kimseye de anlatamazdım.
Düşüncelerimi bölen telefonun sesiyle tedirginlik tüm benliğimi sardı.

Telefonumu elime aldığımda bir numaranın beni arıyor olduğunu gördüm. Ateş olma olasılığı çok yüksekti.  Yeşil ışığa dokunarak telefonu kulağıma titrek ellerle yaklaştırdım.

" Alo"

" Alo İkra orda mısın?"

Bana art arda seslenen Ateş'e karşılık konuşamıyordum. Ses tellerim koparılmış gibiydi.

" Aloo güzelim sesim gelmiyor mu?"

Oydu. Arayan oydu. Beynim onu idrak etmeye çalışıyordu. Sesimin kısık çıkmamasına dikkat ederek konuşmaya çalıştım. Bu adamdan korkuyor olamazdım. Bu düşünceyle az önceki korkunun yerine  hafif bir sinir geldi.

Kendimi  toparlayıp boğazımı temizledim ve  konuşmaya başladım.

" E-efendim?"

Karşı tarafta keyifli bir kahkaha gelince  yüzümü ekşittim. Hayatımda, Ateş'ten nefret ettiğim kadar kimseden nefret etmiyorumdur herhalde. Hatta hiç etmiyorum. Tek nefret ettiğim kişi Ateş. Ateş Koroğlu. Benimle eğlenen sesi tekrar duyuldu.

" İkracım, güzelim  senin sesin mi titredi az önce?"

Aptal yeminle bu çocuk aptal olmalı. Bu sefer sesimin sert çıkmasına özen göstererek kendimden emin bir  şekilde konuştum.

" Duyamdın mı? Sağır mısın?"

" Hop hop tamam sakin ol güzelim. Bir şey demediğimi farz et. Ee tatilin nasıl gidiyor? Umarım eğleniyorsundur"

Hıı sayende tatilim burnumdan geldi. Cevap vermedim. Sessiz kaldım. Ateş  cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki yine konuşmaya başladı.

" Güzelim benim bir işim çıktı. Acil Istanbul'a  gitmem gerekiyor. Haber vermek istedim. Merak etme sonra. Hem üzülme iki güne kalmaz yine gelirim."

Yok mu davul zurna, bir iki göbek atayım.

" Banane nereye gidiyorsan git."

" Bende seni seviyorum aşkım. Ha unutmadan her aradığımda cevap vermezsen adamlarıma verdiğim bir talimatımla ilk  o çok sevdiğin enişten Metin ölür. Şaka yapmadığımı biliyorsun. "  dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Bu kadarı da çok fazlaydı. Bir şeyler yapmalıydım. Bu böyle devam etmemeli. İki elimle yüzümü kapatıp derin nefesler almaya çalıştım. Her başım sıkıştığında köşesine çekilip ağlayan biri olmayacaktım. Bir şeyler yapmalıydım. Ama ne?

ÂRAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin