Hava kara bulutlarla çevrilmiş göz yaşlarını hunharca üstümüze bocalıyor, ben üzgünsem, ben ağlıyorsam sizde ağlayın der gibiydi. Bunu art arda yere şiddetli bir şekilde düşen yıldırımlar doğruluyordu.
Hira, Almira ve Melis aşağıda Hayriye teyzeyle oturmuş çay eşliğinde sohbet ederlerken ben dünden bu yana yine yatağımda oturmuş bana yakın olan cam'dan dışarda ki yağmuru seyrediyordum.
Bu sabah Ateş yine beni aramış saçma sapan konuşup, beni tehdit edip telefonu kapatmıştı. Maalesef ki yarın yine buraya geliyordu.
Anlamıyordum cidden Ateş'in benimle, ailemle ne sorunun olduğunu. Onun bize yaptığı bu denli kötülüğü hakkedecek hiç bir şey yapmamıştık. Peki ya o neden bize bunu yaşatıyordu ki? Bu kin, bu nefret neyeydi, kimeydi?..
Yere bir kez daha şiddetli bir yıldırımın düşmesiyle korkudan yatağımdan fırladım âdeta. Yer yerinden oynamış, deprem etkisi yaratmıştı bu sefer. Cama baktığımda yıldırımın tam da camımın önünde ki ağaca düştüğünü ve de o ağacın şuan yandığını gördüm. Telaşla odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Kızlar ve Hayriye teyze sohbetlerine devam ettiklerini gördüğümde şaşırdım. İnsan bu şiddetli yıldırımda hiç mi korkmaz. Onlar sakin bir şekilde sohbetlerine devam ediyolardı. Ömer ve tayfası da bugün cuma olduğu için cuma namazı kılmak için hemen yukarımızda ki camiye gitmişlerdi.
Bu huzurlu atmosferi bozarak telaşla bağırdım.
" Hayriye teyze ağaca yıldırım düştü. Ağaç yanıyor." Diyip zaman kaybetmeden, arkamdaki bağırışları takmayıp hızla dışarıya koştum. Bir kaç komşu yangını çoktan farketmiş buraya doğru koşuşturmaya başlamışlardı bile.
Karşımda ki dev ağaç alevler içinde yanıyordu ve şuan ne yapacağımla ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.
Hayriye teyzeyle bizim kızlar ekipmanlarla dışarı, yanıma koştular. Almira ve Melis tencerelerin içinde su getirmişlerken, Hira elinde ki su dolu bardakla endişeyle ağaca bakıyordu. Bu durumda bile sizi güldüren bir can dostunuz varsa dünya'ya 1-0 önde gelmişsiniz demektir. Gülüşümü zoraki durdurup, Hira'nın kolundan dürttüm.
" Bana bak kız. Sen varya bu su bardağıyla dünya'yı kurtarırsın evelallah" dediğimde Hira ilk gülecek gibi oldu. Ama hemen ışık hızıyla somurtup kırgın çıkarmaya çalıştığı sesiyle ajitasyon yaptı.
" Aşk olsun İkra. Burda bir işe yarayalım diyip su getirdik. Hem onlar öyle telaş yapınca tencere almaya vakit bulamadım. Ben de bu su bardağını doldurup getirdim" dedi.
Şimdi bu Ateş ş**sizi bu dünyalar tatlısı kardeşimin canını yakacağını mı söylüyordu? Yemin ederim ki sevdiklerimin tek bir saç teline bir zarar gelsin. Bu dünya'yı ateşin başına yıkarım. Biraz durakladım. Babamın saçı yoktu ama. Tamam belki babamın saçı yoktur ama biraz sakalı var. Sakala da zarar veremez o Ateş ş*** o kadar!
Etrafta ki insanlar, yangının büyümesiyle daha da endişeleniyor bağırışlar, çağırışlar eşliğinde birbirlerinden bir şeyler istemeye başlamışlardı. Burda ki kalabalığı gören Ömer ve tayfası hızla buraya doğru geldiler.
Sanırım bizden birine bir şey oldu diye korktular. Hayriye teyze yangın evine de sıçrayacak diye korkuyla, gittikçe büyüyen yangına bakarken ben böyle olmaz diyerekten bizimkileri dışarda bırakıp hızla içeri telefonumu almaya gittim. İtfaye'yi arayacaktım. Yoksa bu yangının bugün söneceği yoktu. Elimde ki telefona hızla acil durum numarasını tıklayıp itfaye'yi arayıp adres verdim. 10, 15 dk'ye burda olacaklarını söylemişlerdi.
Tekrardan hızla dışarıya çıktığımda yangınla birlikte kalabalığın da gittikçe büyüdüğünü gördüm. Bizimkiler de su taşıyıp yangını söndürme uğraşına dahil olmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂRAF
Humor/Bölümler Düzenlenecek/ EZAN EŞLİĞİNDE YÜREĞİME AKAN DUALARDA BULUŞALIM... Fatma Karataş Ateist olan baş karakterimiz bir kaza sonucu komaya girer. Komada olduğu süreçte başka bir dünya da başka insanlarla tanışır. Tanıştığı üç müslüman arkadaşlar...