"Esselemu aleyküm ve rahmetullah.."
Sol tarafıma da aynı selamı vererek namazı bitirmiştim.Yüzümü cemaate dönerek başımla Musab'a başlaması için işaret ettim.Gözlerimi cemaatin üzerinde gezdirdiğimde arka saflarda yüzünde tebessümle bana bakan müftü beyi görmeyi beklemiyordum.Habersiz bir şekilde teftişe geldiğine pek rastlamadığım için şaşırdım.İnşallah bir yanlış yapmamışımdır diye içimden dua ederek başımla selam verdim.Aynı şekilde bir baş selamı alınca dikkatimi Musab'a verdim ve 'subhanallah' demesi ile tesbihimi çekmeye başladım.
Tesbihatı tamamladıktan sonra yerimden kalkarak hemen müftü beyin yanına adımladım.
"Hoşgeldiniz sayın Hocam.Geleceğinizi bilseydim imamlık için önünüze geçmezdim kusuruma bakmayın." Diyerek mahcup bir şekilde başımı eğdim.Ben kim onun ilminin karşısında imamlık yapmak kim.İlmine saygı duyduğum sayılı hocalar arasındaydı.Müftülüğü hakkıyla icra ediyordu.
"Ee Hocam bunca zaman biz önde olduk,bundan sonra sıra siz gençlerimizde.Biz belli bir yaşa geldik artık emeklilik kapıya dayandı.Son ziyaretlerimi yapıyorum ben de yavaş yavaş.Hocam şimdi sen onu bunu bırak da ben buraya boş yere gelmedim.Senden ve Musab hocamdan bir isteğim olacak.Aslında müftülüğe çağıracaktım sizi ama yakınlarda bir işim vardı gelmişken size de uğrayayım dedim." Diyerek daha dün akşam Gül suyu dökmüş olduğumuz caminin halısının üzerine oturdu.Yanına oturmamız için bize de işaret etti.
"Estağfurullah Hocam hoşgeldiniz,Sefa geldiniz.Sizin istekleriniz emirdir bizim için." Diyerek bakışlarımı Musab'a çevirdim ve o da başıyla onayladı."Çocuklar bırakalım şimdi resmiyeti bir kenara.Sizin de bildiğiniz gibi 5 senemi dolduruyorum bu koca şehirde.Ee artık emeklilik yaşım da geldi bundan sonra müftülük yapmama kararı aldım.Allahu Teala'nın nasib ettiği kadar görevimizi yerine getirdik elhamdulillah artık dinlenme vakti.Ben istiyorum ki gitmeden gönüllere dokunsam,arkamdan bir "Allah razı olsun"dedirtsem fena mı olur? Çocuklar ben bir etkinlik düzenlemek istiyorum ama öyle bu zamana kadar yaptıklarımız gibi değil.Bütün halkımıza hitap eden bir etkinlik.Şenlik havasında bir ortam olsun istiyorum.Mesela yarışmalar yapalım,çocukları eğlendirecek alanlar tesis edelim.Her alanla ayrı ayrı ilgilenelim.Ben il müftülüğü ile de görüştüm oradan da onay aldım.Büyük bir kutlama bizi bekliyor inşallah.Sizden bu konudaki isteğim de siz ve sizin gibi gençlerin bu etkinliği yönetmesi.Ben bir yere yetişsem diğer yer eksik kalır.Siz bu enerjinizle her yere ulaşırsınız inşallah diye size geldim.Ben istiyorum ki afişler asalım sosyal medyadan her yerden duyuralım.Bir gönüle dahi dokunsak ahiret azığı olarak yeter de artar bile bize." Diyerek heyecanla gözlerimin içine baktı.Sanki karşımda 60 yaşına merdiven dayamış bir adam değil de 18 yaşında toy bir delikanlı duruyor gibi hissettim.Böyle bir teklifi insan nasıl geri çevirir?Hemen kabul ettim.
"Hocam siz hiç merak etmeyin Allah'ın izniyle herkese duyuracağız.Bir değil binlerce gönüle dokunacağız inşallah.Bu konuda bize güvendiğiniz için de Allah razı olsun.Güveninizi boşa çıkarmayacağız inşallah." Diyerek tebessüm ettim.Ahmet Hoca dizimin üstüne elini koyarak gururla gözlerimin içine baktı."Hocam siz yer olarak nereyi düşünüyorsunuz?Bizim ilçedeki kongre merkezi o kadar insanı almaz çünkü." Dediğinde başımı salladım Musab'a.Ben her zaman işin heyecanında koşturmacasında olurdum.Musab ise işi yönetirdi.Her zaman böyle konularda ciddiydi.Ben küçük çocuk gibi oradan oraya koşarken Musab her şeyi ayarlamış olurdu bile.
"Yok zaten orası olmaz.İl müftülüğüne bağlı sahildeki büyük kongre merkezinde yapacağız.İlk program bize kısmetmiş.Bu arada Furkan Hocam programda bir yere kaybolmuyorsun ezan okuma yarışması olacak.Vallahi senin sesini duymadan gitmek istemiyorum o yüzden o yarışmaya katılıyorsun itiraz kabul etmiyorum." Diyerek sanki bir şey desem kızacak gibi bir edayla yüzüme baktı.Ben oradan oraya koşmak istiyordum ama bu hiç bana göre değil ki demek istesem de kıramadım.
"Tabii Hocam siz nasıl isterseniz.Üzerimde emeğiniz çok ne yapsam ödeyemem." Dedim ve sözlerimi bitirmemle Ahmet hoca ayaklandı.Hep beraber ayağa kalktık.
"O zaman yarın sabahtan gelin.İdari izinlisiniz benden.Sizinle programın detaylarını konuşalım.Etrafınızdan yardımcı olabilecek kim varsa onları da çağırın." Diyerek bizi dinlemeden kapıya doğru yöneldi.Biz de peşi sıra takip ettik.İlmine saygım sonsuz ama şu emrivaki yapmasını hiç sevemiyordum.Yine de büyüğüm diye sesimi çıkaramıyordum.
"Hafız hadi yine iyisin bak ezan yarışması yapıyorsa ödülsüz yapmaz bu şimdi.Ah bee şans işte beni seçecekti ki koşa koşa giderdim." Musab'ın eğlenen sesi ile gözlerimi tehditvari bir şekilde kendisine çevirdim.Mesajımı almış olacak ki koşmaya başladı.Evin kapısına kadar kovaladım ve eve kendimizi zor attık.Kahkahalarımız birbirine karışırken evin içinde o odadan o odaya koşmaya devam ediyorduk.
"Gel buraya gel kaşındın sen.İnsan kardeşiyle dalga geçer mi hafız efendi,gel buraya." Diyerek nefes nefese bir şekilde kovalamaya devam ettim.Sonunda dayanamayarak ikimiz de kendimizi koltuklara bıraktık.Nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
"Ne var abicim ya kaptın Gül gibi yarışmayı.İnsanlar ona katılmak için ne kadar dil döküyor biliyor musun sen?Ah yaa beni seçseydi keşke belki umreye gönderirdi." Ters bakışlarımı Musab'a yönlendirmemle haklıyım dercesine bir tavır takındı.Biz böyleydik Musab'la.Yeri gelir çocuk gibi eğlenir,yeri gelir ergen gibi itişir,yeri gelir ciddi iki insan olarak oturur konuşurduk.En çok da dertleşmeyi severdim Musabla.Bazı geceler demlik demlik çay bitirir sabaha kadar dertleşirdik.
"Ben biraz yürüyüşe çıkıyorum.Geliyor musun?" Diye bir soru yönelttiğimde Musab'ın çoktan koltukta yayılmış bir şekilde uyku moduna geçtiğini fark ettim.Eliyle sen git işareti yaparak savuşturdu.Üzerime ceketimi alarak evin anahtarını cebime sıkıştırdım.Kulaklığımı da kulağıma takarak sevdiğim ezgileri açıp dinlemeye başladım.Yavaş yavaş acele etmeden havayı ciğerlerime doldurarak ezginin yüreğime ilişmesine izin vererek yürümeye başladım.Gül parkına geldiğimi gördüğümde adamlarımı banka yönlendirerek oturdum.Bakışlarım dallardaki kuşlarda gezindi.O sırada gözümün önüne yine aynı suret geldi.Bal rengi gözler.Ne zaman kendi Halime kalsam ya sözleri ilişiyor ya da gözleri.Nasibim sen misin yoksa bal gözlü kız?Gerçek misin sen?Neredesin?Ne yapıyorsun?Nasıl birisin?Bana benziyor musun?İsmin ne?Sana nerede rastlayabilirim?
Aslında en çok merak ettiğim de seni nerede göreceğim.Nasıl çıkacaksın mesela karşıma?Ya hiç göremezsem seni?Ya yanıbaşımdan geçip gidersen de fark etmezsem?Nasibim olmasan neden rüyalarıma giresin ki?Ah bee bir görsem seni.Kimsin,nesin bir öğrensem.Sadece rüyalarımda kalmasan,gerçek olsan.Elimi uzatınca ulaşsam sana.
Zihnimdeki düşünceleri uzaklaştırmak istercesine gözlerimi kapattım.Kendimi dinlediğim ezgiye vermek istedim.En son ben bunu dinlemiyordum.Sanırım düşüncelere o kadar dalmışım ki ezginin değiştiğini bile fark etmemişim.Ne yaptın sen bana böyle bal gözlü kız.Seninle karşılaşacağım günü iple çekiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sîret-i Gül
ChickLit"Hoşgeldin sîneme sesinde baharı taşıyan,yüreğinde Gül kokularını kokladığım yârim." "Hoşgeldin duruşu ile huzur,kelamı ile Sevda olan yârim." Birbirlerini Allah için seven 2 yürek.Bir rüyaydı onların yollarını birleştiren.Öyle bir rüya ki gerçeğe g...