23.Bölüm

272 16 1
                                    

Sevmek...
En güzel şiirleri yazmak...
Bütün mısralarda onu anmak...
Yağmurun bedenine her değişinde kalbinde filizlenen tomurcuklar...
Gülüşünü her izlediğinde şükürler sıralamak...

Sevmek...
Candan önce Canan diyebilmek...
Tek damla gözyaşına dünyayı kurban etmek...
Ufacık tebessümüne çocukluğuna dönebilmek...

Sevmek...
Sevilmeyi bekleyememek...
Hep kendinden versen de iyi ki diyebilmek...

Ve sevmek...
Sevmek ilmini bilebilmek...

Sayısız şiir yazmak istediğim yüreği çiçek bahçesi olan bir adama sevdalıyım ben.Bakışı şiir, gülüşü şiir, elleri şiir, baştan aşağı şiir...
En ufak hüznüme dayanamayan,kendinden önce beni düşünen bir adam...
Furkan...
Doğru ile yanlışı ayıran...
İsminin anlamını taşıyan güzel adam...
Yüreğimin yamacından ayrılmasın hiç yüreğin...
Her daim Sevda deminde demlenelim yârim...

Teheccüt namazına Furkan'ın kurduğu alarmla uyandıktan sonra ilk defa tek başıma onunla cemaat olarak teheccüt namazı kılmıştık.Ardından ettiğimiz uzun uzun dualardan sonra Furkan kuran okurken ben de henüz demlediğimiz çaydan yudumlayarak defterime Furkan'ı anlatıyordum.Onun huzur veren sesi kulaklarımdan hiç silinmesin istiyordum.Bir süre gözlerimi kapatarak zihnime kazımak istercesine yüreğime işleyen,aylarca rüyalarımı şenlendiren sesi dinledim.
Usul usul dökülüyordu hak kelamı dilinden.Elimi kalbimin üzerine götürerek belli belirsiz şükür mırıldandım.Şükürlerimin sebebi olan adamla dün gece bu koskoca evde uyumuştum.Yanımdan zar zor ayrılsa da salonda koltukta yatmıştı.İçim el vermese de düğüne kadar böylesinin daha uygun olacağını düşünerek onun ormanı andıran kokusunun sindiği yatağında yatmıştım.Gece benim için oldukça huzurlu geçse de Furkan pek uyuyamamış olacak ki göz altları kendini ele veriyordu.Yerimden kalkarak defterimi kapattım ve Furkan'ın kitaplığına usulca iliştirdim.
Sessiz olmaya dikkat ederek yan odada Kuran okuyan sevdiğimin yanına adımladım.Kapı pervazına dayanarak usulca onu seyrettim.Ellerini hafif yanlara açtığı bacaklarının arasında birleştirmiş,dik tuttuğu sırtı ile hoyratça duran saçları savaş halindeyken,gözlerini kapatmış bir şekilde kelam denizinde yüzüyordu.Sanki bu dünyadan soyutlanmış gibiydi.Uykudan dolayı mahur bir şekilde çıkan sesine karşı zor da olsa yutkunarak elimde soğumaya yüz tutan çayımdan bir yudum aldım.Ardından yavaş hareketlerle yanına adımladım.Bastığım tahtanın gıcırtısından dolayı kendimi ele verirken yeşillerine hasret kaldığım yârim hasretimi dindirdi.Yüzüme yerleştirdiğim tebessümüm genişlerken yanına adımladım ve oturmadan önce masaya çay içtiğim kupayı bıraktım.Furkan hâlâ Kuran okurken tebessüm ettiğini belli eden sesiyle henüz masaya koymuş olduğum kupayı alarak içmem için bana uzattı.Bir yudum aldığımda geri çekerek benim içtiğim yerden içti.Yaptığı sünneti anlayınca kıkırdayarak beline kollarımı sardım.

"Ama bak olmuyor böyle hep sen işliyorsun sünnetleri."

Alınmış bir şekilde çıkarmaya çalıştığım sesime karşın kahkaha attığında bakışlarım yüzüne tırmandı.
Ah ne de güzel gülüyordu...

"Gül güzeli sen de Hz. Aişe annemiz gibi oldun bu konumda.O yüzden hiç üzülme."

Diyerek beni teselli eden ömürlük yârimin yanağına öpücük kondurarak yerimden doğruldum.Henüz saatin dörde geldiğini görmemle kahvaltı için çok erken olduğunu fark ettim.
Mutfağa gidip kahvaltıda ne hazırlasam diye düşünürken buzdolabını açıp boş boş bakıyordum.Beynimin içinde dönüp duran yalnızca Furkan'ın gülüşünün yüzüne ne kadar yakıştığı olunca bu dünyayla irtibatım kopmuştu.Gözümün önünde bir el sallandığını fark etmemle kendime gelerek gözlerimi kırpıştırdım.

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin