11.bölüm

411 25 0
                                    

Sabah gözümü çalan alarmın sesi ile açtım.Alarmı kapatıp saate baktığımda 7:30 olduğunu görmemle yerimden doğruldum.Saçlarımı sıkı bir şekilde at kuyruğu bağladıktan sonra lavaboya gidip rutin işlerimi hallettim.Telefonumun tanıdık melodisi ile elime aldım.Ekranda yazan isimle elim hemen kalbimin üzerine gitti.Hemen açarak kulağıma götürdüm.

"Selamun aleyküm Nergis."
"Aleyküm selam Furkan."
"Nasılsın?"
"Hamdolsun sen?"
"Hamdolsun.Bu saatte aradım ama uyuyor muydun?" Ellerinin boynuna gittiğini tahmin ettim.Sesindeki mahcubiyetten belliydi.
"Yok hayır kursa gideceğim de onun için hazırlanıyorum."
"Anladım.Eğer sen de istersen ben seni kursa bırakmak isterim.Hem biraz konuşmuş oluruz.Olmaz mı?"Biraz düşündükten sonra karar verdim.
"Tamam olur ama ben yine de bir babamlara danışayım.Onların rızası olmayan bir şey yapmak istemem."
"Tamam o zaman ben senden haber bekliyorum."
"Tamam inşallah.Allah'a emanet ol."
"Sen de Gül güzeli,sen de.."
Telefonu kapattıktan sonra yüzümdeki gülümseme ile annemlerin odasına doğru adımladım.Uyuduklarını görünce hemen gidip üstlerine atladım.
"Uyanın bakalım uyanın.Bu kız kursa gidecek." Diyerek onlarla uğraşmaya başladım.
"Dur kız dur.Gel bakalım buraya." Diyerek babam beni yanlarına çektiğinde önce kocaman sarıldı.Sonra tikimle oynayınca gülmeye başladım.
Kolay kolay kahkaha atmayan ben şu an kahkahalarla gülüyordum.Annemin de bizden pek bir farkı yoktu.
"Annem git de inşallah bir an evvel hafızlığını bitir gel.Özlüyoruz vallahi seni." Demesinin üstüne kolumun birini babama birini de anneme sardım.Ben de onları çok özlüyordum ama hafızlık sabır işiydi.Kolay bir yola baş koymamıştık ki kolaylık bekleyelim.Babam hemen kalkıp dolaba yöneldi.
"Ben de hemen hazırlanayım.Bir şeyler atıştırıp çıkalım.Ders saatine yetiş.Zaten 1 gün gecikmeli gidiyorsun bari dersi kaçırma." Diyerek çıkardığı gömleği üzerine giymeye başladı.O sırada babamdan gözlerimi kaçırarak konuştum.
"Şey babacığım bir şey diyecektim aslında ben sana."
"Ne diyecektin sen bana?"
"Furkan aradı da beni.Ben bırakabilir miyim dedi.Konuşmak istiyormuş." Diyerek bakışlarımı kaçırdım.
"Bu defalık tamam ama bak çok fazla baş başa kalmanıza gönlüm razı değil bilesin.Henüz birbirinize mahrem değilsiniz çünkü günaha girmenizi istemem." Dediğinde hemen olumlu anlamda başımı salladım.
"Sen hiç merak etme babam ben dikkat ederim biliyorsun." Diyerek yerimden ayaklanıp babamın yanağına bir öpücük kondurdum.Kıkırdayarak kendimi mutfağa attım.Hemen çay suyu koyarak Ayşenur'un yanına gittim.Onunla görüşmeden gidince ciddi manada uzun süre küsüyordu.Haklıydı.Özlüyordu.Ben de özlüyordum.Kapıyı açarak uyuyan kardeşimin yanına adımladım.Üzerinden birden örtüsünü çektim ve eş zamanlı olarak da yastığını çekince uyanmış oldu.Pencereye ilerleyip perdeyi de çekince güneş ışıkları yüzüne gelen kardeşim huysuzca konuşmaya başladı.
"Ya anne beni şu şekilde kaldırma demiyor muyum ama yaa." Diyerek söylendiğinde elleriyle yüzünü kapatmıştı.Yanına oturarak uğraşmaya başladım.
"Sus kız cimcime.Ablan gidiyor sen hâlâ uyuyorsun.Kalk bakalım.Beraber kahvaltı yapacağız." Dememin ardından yerinde doğruldu.Elleriyle uykulu gözlerini ovuşturduktan sonra masum masum bana baktı.
"Gidecek misin yine?Ya ama çok az görüştük abla.Ben çok özlüyorum seni." Diyerek bana sarıldı.
"Gülüm benim ben de çok özlüyorum hepinizi.Ama gitmem lazım biliyorsun.Hem sabredelim bak az kaldı inşallah.6 ay sonra sınav var ondan sonra inşallah yanındayım." Diyerek saçlarını karıştırdım.Bugün neşem yerindeydi.
"Ya ama zaten bozuk saçlarım abla bir de sen bozma." Diyerek kırgın çıkan sesinin altında bir sürü mana vardı.Kırgınlığı saçına değildi.Kırgınlığı benim gidişimeydi.Kendini yalnız hissediyordu belki de..Onunla vakit geçirememiştim.Haklıydı.
Kucağıma alarak tekerlekli sandalyesine oturttum.Normalde taşıyamamam gerekirken vücudu 8 yaşındaki bir çocuk kadar hafif olduğu için taşıyabiliyordum.Hemen masanın üzerindeki tarağı alarak incitmeden kıvırcık saçlarını taramanın arkasından el çabukluğuyla örmüştüm.
"Eveet şimdi kahvaltı için hazırsınız hanımefendi.Ben de bir üzerimi değiştirip geliyorum." Diyerek onu kahvaltı yaptığımız masaya götürdüm.Hemen odama seke seke gidip acele bir şekilde üzerimi giyindim.Örtümün son iğnesini takarken telefonuma mesaj geldiğini belirten sesle iğneyi takıp mesaja baktım.
~Furkan~(1 yeni mesaj)
"Ee ne diyorsun?Geleyim mi?"
"Şimdi kahvaltı yapacağız.Bir yarım saate gelebilirsin." Yazıp gönderdim.
O sırada annem kapıda belirdi.
"Kızım Furkan oğluma söyle o da gelsin kahvaltıya.Madem seni götürecek hep beraber kahvaltı yapalım öyle gidersiniz." Demesinin üzerine arama kısmına girip Furkan'ı arayarak telefonu kulağıma götürdüm.1. Çalışta açtı.
"Efendim."
"Annem diyor ki kahvaltıya gelsin."
"Ben şimdi rahatsızlık vermeyeyim."
"Emir büyük yerden." Diyerek kıkırdadım.
"İlk kahvaltımız böyle olacak desene.Tamam o zaman en geç 15 dakikaya oradayım inşallah.Gelirken bir şey lazım mı?" Dediğinde anneme sordum.
"1 adet sen lazımsın sadece." Diyerek eğlenen sesimle konuştum.Sonradan ne dediğimin farkına vararak dudaklarımı elimle kapattım.Benim edebime ne olmuştu?Karşı taraftan gelen gülme sesiyle kendime geldim.
"Yani şey yok bir şey lazım değilmiş.Sen gel yeter." Alelacele konuşmuştum.
"Bu telaşlı hallerin çok hoşuma gidiyor bal gözlü kız." Duyduğum şeyle elim ayağım titredi.Ne yapacağımı bilemeyerek etrafımda döndüm.
"Oldu o zaman gelince görüşürüz." Diyerek cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım.Bende de yürek var be adam öyle söylenir mi.
Derin bir nefes alarak kahvaltı masasına ilerledim.Usulca yerime oturdum.
"Geliyor mu kızım?" Babamdan gelen soru üzerine başımı salladım.
"İyi bakalım o zaman Furkan için de bir çatal,bardak falan getirin.Gelmeden hazır edin." Demesinin üzerine çayımdan bir yudum alarak yerimden doğruldum.Çay bardağı,çatal alıp tekrar masaya döndüm.Kahvaltı yaptığımız masa 8 kişilik olduğu için yer sorunu olmayacaktı.Tam çayımı bitirmiştim ki çalan zilin sesiyle hemen ayaklandım.Vestiyerin aynasında son kez kendime bakmamın ardından heyecanla kapıyı açtım.
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum." Hemen terlik uzattım.
Bir poşet uzattı.İçerisinde bir kap vardı.
"Bu ne?" Diyerek elime alıp incelemeye başladım.Terliği giymesinin üzerine konuştu.
"Bal.Bizim kendi balımız.Belki seversin." Diyerek göz kırptı.İmasını anlamamla yanaklarım alev topuna dönmüştü.
"Buyur sen salona geç ben geliyorum." Diyerek hemen mutfağa adımladım.Getirdiği baldan küçük bir tabağa koyarak masaya geçtim.Geldiğimde Furkan'ın aramızda 1 kişilik yer bırakarak oturduğunu fark ettim.Balı masaya koymamın üzerine annemin sorusu gecikmemişti.
"Bu balı sen mi getirdin oğlum?"Annemin Furkan'a içten bir şekilde oğlum demesine karşı içimde bir şeyler koptu.
"Evet efendim.Bizzat babamın kendisi ilgileniyor.Hakiki yayla balı." Demesinin üzerine bakışları kısa bir süreliğine bana uğradı.Daha sonra boğazını temizleyerek annemin dün akşamdan hazır ettiği böreklerden birini eline aldı.Bir süre gayet sessiz bir şekilde geçen kahvaltı beni diken üstünde tutuyordu.Babam hiç konuşmadan sadece bizi izleyerek kahvaltısını yapıyordu.Her kahvaltıda sürekli sohbet eden babamdan bugün çıt çıkmıyordu.Haliyle bu da beni ürkütüyordu.Çayımın bitmesi üzerine bu sessizliğe bir son vermek istedim.
"Ben doydum elhamdulillah.Babacığım eğer izniniz olursa biz çıkalım mı artık?" Diye kıvranarak sorduğum sorudan sonra Furkan da ayaklandı.Ne kadar baş başa yolculuk yapacak olmak beni heyecanlandırsa da şu an buradan uzaklaşmak istiyordum.
"Tamam kızım.Sen çantanı al çık ben Furkan'a bir şey göstereceğim." Demesinin üzerine gözlerim Furkan'ı buldu.Ne olduğunu anlamadığını belirten gözlerle bakmasının üzerine korksam da bir şey diyemedim.
"Tamam peki.Ben bekliyorum o zaman." Diyerek odama geçtim.Çantamı alarak salon kapısına yakın durdum.Amacım kapı dinlemek değildi ama merak ediyordum İşte.İçeriden annemin çıkmasının üzerine ne konuştuklarını sordum.
"Vallahi bilmiyorum kızım beni de çıkardı." Dedi.Koridorda volta atarak bekledim.Yanlış bir şey mi yaptık diye düşünüyordum.Kapının açılmasının üzerine önde babam arkada Furkan içeriden çıktı.Furkan'ın yüzünü yokladığımda bir şey yok manasında gözlerini açıp kapattı.Yine de içim rahat etmemişti.Anneme sarıldım.Daha sonra da babama.En son Ayşenur'a sarıldım.Bana dua etmesini söyleyerek koşarak yanından ayrıldım.
Furkan'la beraber arabaya ilerlediğimizde arabanın yanında durdum.
"Ver çantanı alayım.Eğer sen de istersen önde oturur musun?Daha rahat konuşuruz." Demesinin üzerine başımı salladım.Kapıyı açıp ön koltuğa oturdum.Şoför koltuğundaki yerini almasıyla arabayı çalıştırdı.Bir süre sessiz bir şekilde yolculuk yaptıktan sonra dayanamayarak konuştum.
"Furkan."
"Nergis." Aynı anda konuşmamız üzerine ikimiz de hafifçe tebessüm etmiştik.
"Sen söyle." Diyerek gözlerini yola çevirdi.
"Babamla ne konuştunuz?"
"İlk defa baş başa olduğumuz için uyardı diyelim." Dediğinde altında başka bir şeyler olduğunu hissetmiştim.
"Bu kadar mı yani?" Dememin üzerine bir eli sakalına gitti.
"Seni üzecek herhangi bir hareket yapmamamı söyledi.Helal olana kadar sana yaklaşmamamı söyledi." Demesinin üzerine yanaklarım yine alev almıştı.
"Sen ne dedin peki?" Dememle gözleri beni buldu ve yüzünde memnun bir tebessüm belirdi.
"Sen istesen dahi helalim diyerek alnından öpmeden senin eline dahi değmeyeceğime söz verdim." Dediğinde ışıldayan gözlerini gözlerim e çevirdi.Çok güzel bir adamdı.Utanarak başımı eğdim.Bugün hava cıvıl cıvıldı.Aynı biz gibi...
"Sen ne konuşmak istiyordun?" Diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım.Boğazını temizleyerek ciddi bir yüz ifadesine büründü.
"Nergis bak sen biliyorsun bizim yollarımız aylar öncesinden kesişti.Bir rüya getirdi seni benim yüreğime. Ben seni yıllarca sadece rüyamda görerek sevmeye bile razıydım.Rabbim o gün seni benim karşıma çıkardığında demek ki dedim zamanı geldi artık vuslatın.Biliyorum sen hafızlık yapıyorsun onun için şimdilik bekliyorum.Ama İnan benim yıllarca beklemeye takatim yok.Sen yanı başımda dururken sana bu kadar uzak durmak bana zulüm gibi geliyor.İstiyorum ki bir an evvel sona Ersin hasret..Vuslata kavuşalım bir an evvel.İnan bana kalsa 1 gün dahi beklemem seni helalim eylemek için. Ben o bal gözlere baktıkça günah değil de sevap kazanmak istiyorum be Gül kokulum.Ben doya doya seni sevmek istiyorum.Ne zaman vuslat hasıl olur?" Dediğinde bir süre gözlerim gözlerinde takılı kalmıştı.Daha sonra yutkunarak söze başladım.
"Furkan biliyorum zor.Hatta çok zor beklemek.Ama sabırla beklemek zorundayız.Benim hafızlığımı bitirmeme şurada yaklaşık 10 cüz var.Ondan sonra 6 ay sonraki hafızlık sınavına gireceğim inşallah.Eğer kazanırsam ondan sonra inşallah bir söz takarız.Sonrasını da çok fazla uzatmadan tamamlarız diye düşünüyorum ben.Senin başka bir fikrin varsa Eğer söyleyebilirsin."
"6 ay sabret diyorsun yani öyle mi?Peki Gül güzeli peki...6 ay sabredeceğiz inşallah.Ama sonrasına sabredemem ben nergis.Ben artık sana doya doya sarılmak istiyorum.Senin yanında ben özümü buluyorum be kadın..Ne yapıyorsun bana bilmiyorum ama bütün bağlarım çözülüyor.Senin yanında olunca saatlerce konuşmak geliyor içimden.Beni kendinden daha fazla mahrum etme güzelim nolur." Diyerek gözlerinde biriken yaşlarla arabayı durdurarak bana baktı.Gözlerimi Furkan'dan çekip geldiğimiz yere baktığımda deniz kenarında olduğumuzu gördüm.
"Furkan...Kurs?Neden kursa gitmedik?" Dediğimde kapıyı açarak arabadan indi.Ben de arkasından indim.Deniz kenarına geldiğimizde durduk.Banka doğru ilerlediğinde ben de peşi sıra ilerledim.İkimizin de yüreği yanıyordu.Sevdiğimiz insan yanıbaşımızda olduğu halde dokunamıyorduk.Allah için geri duruyorduk birbirimizden.
"Furkan bak biliyorum yüreğinin ne kadar yandığını.Ben de aynı durumdayım.Yanıbaşımdasın ama sana dokunamıyorum.İnan bana bu benim için de çok zor.Ama biz Allah için sabrediyoruz.Allah için seviyoruz.Allah için böyle bir yola çıktık.Hem Allah'a dayanıp güvenen kim yolda kalmış?Bu yolun sonunda inşallah vuslat var.Sadece yolumuz biraz dikenli.Sabretmemiz lazım.Sonunda güllere kavuşacaksak sabretmeye,beklemeye,içten içe kanamaya değmez mi güzel adam?Sen söyle." Dediğimde gözlerimin içine baktı.İçinin nasıl yandığını gözlerinden görebiliyordum.
"Şu an mesela başını alıp göğsüme yaslamak istiyorum ama yapamıyorum.Nefsim bir türlü susmuyor.Ama madem sen öyle diyorsun öyle olsun bal kız.Sırf Allah için sabrediyorum.Şunu bil ki dualarımda dilediğim hep sensin.Bir an evvel hafızlığını tamamla da sineme sarabileyim seni artık.İnan bana Nergis saatler gün,günler ay gibi geçiyor.Sensiz nefes almak istemiyorum ben artık." Diyerek gözlerini denize çevirdi.Ben de sükuta büründüm.Söze ne hacetti biz yan yanayken.O sırada bisikletli bir çocuk yanımızda durdu.
"Abi be 1 dakikada şipşak fotoğraf çekiyorum be.Sizi de çekeyim mi?Daha sabah siftahını etmedim.Hadi be abi be." Diye konuşması üzerine Furkan bakışlarını bana çevirdi.
"Tamam hadi Çek bakalım." Diyerek oturuşunu düzeltti.Ben de örtümü düzelttim.
"Ama abim böyle olmaz ki.Yengeye bir sarıl.Bir yakın durun.Aranıza 3 kişi sığar." Dediğinde Furkan'la göz göze geldik.Hafif yanaştı ama yine de aramızda mesafe vardı.Ben de bir adımlık yaklaştım.
"Ablam bari sen yaklaş be abi beni dinlemiyor." Demesinin üzerine sitemini belli edercesine gözlerime bakmıştı.Furkan söze girdi.
"Oğlum çekeceksen Çek daha fazla uğraştırma bizi." Demesinin üzerine sinirlendiğini fark ettim.Zaten zor dayanıyordu benden uzak durmaya.Hafifçe kıkırdayarak Furkan'a baktım.O sırada bir flaş patlama sesi geldi.Makinenin ucundan çıkan fotoğrafı soğuması için yelleyerek Furkan'a uzattı.Ben de hafif yaklaşarak baktığımda çok güzel çıktığımızı fark ettim.Furkan çatık kaşlarının arkasından sabır çeken bir ifadeyle çocuğa bakmıştı.Ben de gülerek Furkan'a...Güzeldik.Biz beraber olunca güzeldik.
"Ablam ben sizi çok sevdim.Bir daha çekeceğim." Demesinin üzerine Furkan'ın bakışları beni buldu.Fısıldadı..
"Ben de seni çok sevdim bal gözlü kız." Söylediği söz üzerine yanaklarım yine alev almıştı.Şaşkınlıkla bakarken bir flaş daha patladı.Bu defa bana uzatmıştı.Furkan aşkla bana bakarken ben şaşkınlıkla ve utançla Furkan'a bakıyordum.Yine çok güzeldik...
Furkan da fotoğrafın bir ucundan tutup hafif eğildiğinde başı örtümün üzerindeydi.Bir süre hiç hareket etmeden gözlerimi kapattım.Kokusu şenlikti.Kokusunu ne kadar yanlış olduğunu bilsem de içime çektim Derince.Furkan örtümün üzerine bir öpücük kondurduğu sırada bir flaş daha patladı...3 kare fotoğraf,3 kare biz...Biz diyebilmek ne güzeldi.Ben değil de biz olabilmek.Fazlaca güzeldi.
"Abi be ben sizin kadar aşık bir çift görmedim.İnşallah çok mutlu olursunuz." Fotoğrafçı çocuğun sesiyle birbirimizden uzaklaştık.Öksürme numarası yaparak arkamı döndüm ve yüzüme hava gelmesi için ellerimle yelledim.Zira nefes alamadığımı hissediyordum.Çok farklı kendine has bir kokusu vardı.Kendimi toparlamaya çalışarak arkamı döndüğümde Furkan'ın yüzünde hafif tebessümle fotoğraf karesine baktığını gördüm.Daha sonra tebessümü silinmeden fotoğrafı bana uzattı.

"Çok güzelsin be nergis..Kalbe zararsın.Kokunu da duydum ya ölsem de umrumda olmaz artık." Dediğinde gözlerimiz birbirine uğradı.
"Allah korusun." Dediğimde ihtimalini dahi düşünmek istemiyordum.
"Hem daha çok güzellikler bekliyor bizi.Hayallerimizi gerçekleştirmeden nereye?" Dememin üzerine başımı eğdim.Gözüm kolumdaki saate takıldığında ders saatinin 1 saat geçtiğini gördüm.Gözlerim korkuyla Furkan'ı buldu.Halam şimdiye kadar babamı aramış olmalıydı.
"Ne oldu?" Furkan anlamayan gözlerle bana baktı.
"Kursa geç kaldım.Hem de 1 saat..Şimdiye kadar babamı aramıştır kesin.Koş Furkan koş." Diyerek ayaklanıp koşarak arabanın yanına vardım.Furkan'ın kahkahasını işitmemle ben de çaktırmadan gülmeye başladım.Yanıma gelerek arabanın kilidini açtı ve şoför koltuğuna geçti.Ben de yerime geçerek kapıyı kapattım.Elimdeki fotoğraflara daldım bir süre.
"Nergis." Diye bağıran Furkan'ın sesiyle kendime geldim.
"Hı?" Dememin üzerine bana baktı.
"Kurs diyorum.Hangisi?Merkez mi?" Diye sordu.
"Yok köy yolundaki." Dememin üzerine arabayı tekrar çalıştırdı.Yaklaşık 10 dakika sonra kursun önündeydik.Furkan'a doğru döndüm.
"Her şey için çok teşekkür ederim.Başta da varlığın için.İyi ki varsın." Dememin üzerine genişçe gülümsedi.
"Sen de iyi ki varsın Gül güzeli.Ha bu arada unutmadan bu senin." Demesinin üzerine elime bir kağıt tutuşturdu.Tam ağzımı açıp soracakken benden önce davrandı.
"Bak dersin geçiyor.Sonra müsait olduğun bir ara okursun.Bu arada dur bir dakika." Diyerek etrafta gözlerini gezdirdi.Biraz ilerideki asırlık Çınar ağacını gösterdi.
"Her gün sabah 7 de şu ağacın gövdesinde bir kovuk var.Oraya bu kağıttan koyacağım.Her Gün sabah 7 de oradan alırsın." Diyerek bana göz kırptı.
"Ama- " dememin üzerine eliyle sus işareti yaptı.
"Derse daha fazla gecikme ki vuslatımız da gecikmesin." Gülerek gözlerime baktığında ben de tebessüm ettim.
"Her gün sabah 7 de.."
"Her gün sabah 7 de.." Dediğinde inmem için kapıyı gösterdi.
"Çok güzelsin be adam.Çok teşekkür ederim." Diyerek kapıyı açıp indim.Arkadan çantamı alarak kursun kapısına doğru adımladım.Girmeden önce son bir kez bakarak başımla selam verdim.

Sevmek ne güzel şeydi..
İnsan yaşadığını hissediyordu...
Sevmek,sevdalanmak dünyanın en güzel hissiydi..
Vesselam...

Eveeet bir bölümün daha sonuna geldik 🥳
Ben yazarken çok eğlendim umarım siz de okurken eğlenmişsinizdir.

Sizce Furkan'ın verdiği kağıtta ne yazıyor?

Sizce bundan sonra ne olacak?

Nergisin babası Furkan'a başka ne söyledi?

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ☺️

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin