15.Bölüm

392 19 3
                                    

Sabah namazına hocamızın kaldırmasıyla uyandım.Bugün her şeyin değişeceği gün.
BEN BUGÜN HAFIZ OLUYORUM.
Allahım hayallerimin gerçekleşeceği günü bana nasib ettiğin için sana hamdolsun.İçimdeki heyecanın yansıması olan tebessümümle abdesthaneye ilerleyerek abdestimi aldım ve mescide doğru adımladım.Dilimdeki şükürlerle namazımı kılarak rahleme doğru adımladım.Herkes sınıfta çalışırken biz mescidi kullanmayı tercih ediyorduk.Rahlemin başına geçtiğimde ilk başta anneme söz verdiğim gibi Rahman suresini açarak okumaya başladım.Daha sonra son sayfam olan kalem suresini açtım ve besmele çekerek ezberlemeye başladım.Normalde dün hazırlayıp vermem gerekirken son sayfam olduğu için gün içerisinde ezberleyip verecektim.Heyecanla yarısını ezberlediğimde gözüm saate takıldı.Ders saatinin başlamasına 10 dakika kaldığını görmemle boş olan sınıfa kaşlarımı çatarak baktım.Hocamız birazdan gelirdi neden kimse derse gelmiyordu?Kuranıma tekrar bakışlarımı çevirerek üstünde durmamaya çalıştım.Tekrardan ezberime devam ettiğimde tamamlamamla gözlerimi kapatarak şükür mırıldandım.Hayalim gerçek olmuştu.Ders saatinin başlamasının üzerinden 15 dakika geçtiğini görmemle yerimden ayaklandım.Neden hiç ses çıkmıyordu?Bu kadar insan neredeydi?
Tam kapıyı açıp çıkacakken kapının açılmasıyla geriye adımladım.Belletmen ablamızın geldiğini görmemle merakla sordum.

"Herkes nerede?Neden kimse derste değil?"
"Sen sayfanı hazırladın mı?"
"Elhamdulillah evet,hazırladım."
"O zaman kuranını al ve benimle gel."
"İyi de abla nereye?"
"Soru sorma hadi gel."

Her hafıza yapılan sürprizlerden birisi olduğunu tahmin ederek çok fazla irdelemedim.Rahleme ilerleyerek yüzümdeki tebessümle kuranımı aldım ve belletmen ablamın peşinden adımladım.Yatakhane kata doğru çıkmasıyla iyice meraklansam da ağzımı açamadım.Bizim yatakhaneye doğru adımlamasıyla ayaklarım dursa da merakla peşi sıra ilerledim.Tam yatağımın yanına geldiğinde gülerek bana baktı.Anlamaz gözlerle bakınca yatağımı gösterdi.Yatağımın üzerinde büyük bir kutu duruyordu.Açmam için işaret etmesiyle yanına ilerleyerek kuranımı eline tutuşturdum.Büyük bir heyecanla nefesimi tutarak açtım.Ama bu...Bu çok güzeldi...

Toz pembe bir elbiseydi.Üst kısmında kelebek detayları vardı.Alt tarafı tüldü.Ve tülün üzerine konmuş kelebekler...O kadar güzeldi ki...
Hemen gözlerimin dolmasıyla şaşkınlık ve sevinç karışımı olan bakışlarımla belletmenimize baktım.Kolumu sıvazlayarak konuştu.

"Bugün senin en mutlu günün.15 dakikan var çabuk hazırlan kapıda bekliyorum."

İtiraz etmeme müsaade etmeden elindeki kuranımla kapıdan çıkarak kapıyı kapattı.Hemen üzerimdekileri çıkararak hâlâ gerçek olduğuna inanamadığım elbiseyi özenle giydim.Hemen yanındaki şalı da güzel bir şekilde bağladıktan sonra aksesuarları da taktım.Ben böyle birisi değildim.Benim pembe giydiğimi daha doğru düzgün gören olmamıştı.Hep koyu renk giyinirdim ben.Ama şu an aynanın karşısındaki benle koyu renk giyen ben aynı kişi değildik.Tamamen bambaşka biri olmuşum gibi hissediyordum.Keşke bu şekilde Furkan da görseydi...Beğenir miydi acaba?

"Hazır mısın Nergis?"

Duyduğum sesle kapıya dönerek tebessüm ettim.

"Hazırım abla."
"Kız bu ne güzellik maşallah.Neyse hadi hadi geç kalıyoruz."
"Nereye?"
"Soru sormak yok demiştim."

İtiraz etmeme müsaade etmeden beni kolumdan tuttuğu gibi peşi sıra sürükledi.Koşarak bahçeye indiğimizde beni neyin beklediğini sorguluyordum.Gözlerim ağaç kovuğunu bulduğunda mektubun olmadığını görmemle yüzüm düşse de belletmenimizin sürüklemesiyle kendime geldim.Otobüs durağının önüne geldiğimizde ayağımdaki topuklu ayakkabılara bakıyordum.İyi de ben kolay kolay topuklu ayakkabı giyemezdim ki..!Hem neden buradaydık?Bu kıyafetle otobüse binmeyecektik değil mi?

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin