16.Bölüm-1

330 18 0
                                    

Düşüncelerin esaretinden kurtulamamış bir zihinle yatağımdan kalktığımda komidinin üzerindeki telefonumu alarak saate bakıyorum.
Saatin 01:56 olduğunu görmemle kısa bir süreliğine gözlerimi kapatarak tekrar açıyorum.Bugün yaşanan her şey öylesine hızlı bir şekilde gözlerimin önünden akıp geçiyor ki gerçek olduğuna hâlâ inanamıyorum.
Sanki gerçek olduğunu vurgularcasına parmağımdaki Zümrüt yeşili yüzük varlığını hissettirince diğer elimin parmaklarını yüzümdeki hüzünlü tebessümle okşuyorum.Evet sevdiğim adam bana evlilik teklifi etti ve ben de kabul ettim ama ailemi öylece arkamda bırakacak olmak yüreğimin ortasına bırakılmış bir bomba gibi ve ben bunun üstesinden gelemiyorum.Yerimden doğrularak lavaboya doğru ilerledim ve dilimden düşürmediğim dualarımla abdestimi aldım.Geri odama döndüğümde teheccüt namazı için seccademi serdim.Namazımı kıldıktan sonra bana yol göstermesi için,kendi yoluna iletmesi için Rabbime bol bol dua ettim.Yerimden kalkarak seccademi katlamamın ardından usulca kapımı açarak balkona doğru adımladım.İçimde çok garip bir hüzün var.Bir yandan ailemden ayrılacak olmak bir yandan da böyle büyük bir adım atmak sanırım beni biraz tedirgin ediyor.Balkona geçerek güzel şehrimizin Işıl Işıl parladığı manzaraya bakışlarımı çevirerek sessizce izliyorum.

Hayat ne kadar da garip.Daha dün hafızlığımı bitirmenin sevincini yaşarken bugün sürpriz üzerine sürpriz yaşamış ve en büyük sürprizi de Hasan abim yapmıştı.Ne kadar Furkan'a o sözleri söylediği için kızmış olsam da bir yandan da kardeş olmanın haklı gururunu yaşamıştım.İstemeye gelmelerini söyledikten sonra ise abimin beni kolunun altına sıkıştırıp birbirine girerek alabora olmuş bir zihinle yanında sürüklemesine izin vermiştim.Evet bugün benim en mutlu günümdü ama evlenenler hep söylerlerdi de inanmazdım.Ailenden ayrılacak olmak gerçekten çok zormuş.Evet belki her zaman ailemin yanında büyümedim ama onlar benim her zaman dünyamı kapladılar.Hep onlar için çalıştım,çabaladım.Onlar azıcık tebessüm etsinler diye ben bütün hüzünlerimi yüreğimin en derinine gömdüm.Yüzümden hiçbir zaman tebessümümü eksik etmedim,çünkü biliyorum ki ben ağlarsam onların dünyası başına yıkılır.Onlar mutlu olsun diye her zaman güçlü durdum.Ama tam da şu an senelerdir beraber yaşadığımız evimizin balkonunda bir başına oturmuş kendim için atacağım adımı düşünürken düşen omuzlarım ve dolan gözlerim bana bu konuda hiç yardımcı olmuyorlar.

Oturduğum divanda dizlerimi kendime çekerek kollarımı etrafına sardım.Akmaya yüz tutmuş gözyaşlarımı serbest bırakarak gözlerimi dizlerime gömdüm.Neden hayatımıza birini dahil ederken bir başkasından vazgeçmek zorunda kalıyorduk ki?
Bu çok bencilce değil mi?
Hem sevdiğimiz insanla hem de ailemizle bir arada yaşamak mümkün değil mi?

Boğazımdan firar eden hıçkırığımı bastıramayarak dizlerime biraz daha gömüldüm.Yaklaşık 10 dakika daha böyle durduktan sonra biraz rahatlamamla başımı dizlerimden kaldırdığımda ne zaman yanıma geldiğini dahi anlamadığım abimin yanıbaşımda ellerini birbirine kenetlemiş ve başını eğmiş bir şekilde oturduğunu görmemle hiçbir tepki vermiyorum.Eski suskun hallerime geri dönüyorum sanırım.Ne kadar sürdüğünü tahmin edemediğim kadar uzun bir süre sonra abim konuştuğunda usulca başımı dizlerime yaslayarak abime yaşlı bakışlarımı çekinmeden sunuyorum.

"Her ne olursa olsun şu manzara hiçbir yere gitmiyor değil mi?"

Konuşmam için gözlerimin içine baktığında çatallaşmış sesimle güçlükle cevap veriyorum.

"Evet."
"Deprem olsa da,sel olsa da,hatta biz çekip gitsek bile manzara hep kalıyor öyle değil mi?"
"Öyle."
"O zaman neden bu gözyaşları?"

Bir süre anlamaz gözlerle sadece abime bakıyorum.Onun şefkat dolu bakışları benim hüzün dolu bakışlarıma uğrasa da anlamam için yetmiyor maalesef.Omuz silkip abime bakmaya devam ediyorum.Bana doğru dönerek bacaklarıma sardığım kolumun üzerine sıcacık elini bastırıyor.

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin