43. Bölüm

173 11 8
                                    

Betül'ün yanından ayrılalı 10 dakika olmuştu ve Furkan'la beraber evimize gidiyorduk. Saate baktığımda 21:15 olduğunu görmemle eşimin omzuna başımı yasladım. Hareketimle şaşırmış olacak ki ilk başta vücudu kasılsa da kısa süre sonra rahatladı. Çantamı sıkı sıkı tutarak Betül'le beraber hazırladığımız sürprizin varlığına sığındım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Başımı yârime çevirerek kolunu sıvazladım ve usulca fısıldadım.

"Yorgun musun?" Sorumla yukarı kalkan kaşları eşliğinde şaşkın bakışlarını yüzüme yöneltti.

"Neden sordun güzelim?" Örtümün üzerinden öpücük kondurmuş cevabımı bekliyordu. İç çekerek aklımdaki fikri sundum.

"Bugün güneşin doğuşunu izleyelim mi beraber diyecektim. Eğer uykun yoksa tabii." Arabayı sağa çekerek yönünü bana döndü. Yüzümü avuçları içerisine alarak tebessüm etti.

"Gül güzelim kötü bir şey mi oldu? Sanki stresli gibisin. Seni üzen bir şey mi oldu?" Endişe dolu gözlerine bakarak güldüm. Genelde sürprizleri hep o yaptığı için şimdi şaşırmış olmalı.

"Eee hep romantik fikirler sizden çıkacak değil ya güzel adam. Bu defa da ben eşimi mutlu etmek istiyorumdur belki." Neşeli sesimle o da rahatlayarak alnımdan öptü. Tekrar yerine geçerken hayran hayran kendisine bakmamı sağlayacak sözleri söyledi.

"Eşin sana kurban olsun!" Seviyordum her halimizi. Biz bu halimizle güzeldik. Bazen deli dolu,bazen edepli. Hem dünyamızı hem ahiretimizi beraber yaşamaya çalışıyorduk. Aklıma gelen fikirle hemen atıldım.

"Bizim parkımıza gidelim." Bana bakıp göz kırparak direksiyonu ters istikamete kırdı. Bu da isteğimi yerine getirecek demekti. Heyecandan terleyen avuçlarımı feraceme sürttüm. Böyle tatlı telaşların olması ne güzel hismiş meğerse. İnsan yaşamadan anlamıyormuş.

Yaklaşık yarım saat süren bir yolculuktan sonra Muhammed Karadağ parkına giriş yaptığımızda güneşi net olarak görebileceğimiz bir tepeye çıkarak arabayı durdurduk. Aşağı tarafımız alabildiğine mavi,arka tarafımız ise alabildiğine yeşil. Tıpkı sevdiğimin gözleri gibi.

Birbirimizin omzuna yaslanarak bir süre manzaranın keyfini çıkardık. Sanki konuşsak anın büyüsü bozulacakmış gibi ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Furkan bir süre sonra aklına bir şey gelmiş gibi telefonunu çıkardı.

"Eee buradayız diye ritüelimizi gerçekleştirmeyeceğiz diye bir kaide yok sonuçta." YouTube'a girip yedi güzel adamı açtığında bu yaptığına kıkırdadım. Benden çok merak ederek ve severek izliyordu. Çok fazla dizi-film izlemeyi sevmediğini bilsem de yedi güzel adamı benden çok sahiplenmişti. Pür dikkat izlediğimiz dizide karşımıza çıkan sahneyle nefesimi tutarak eşime biraz daha sokuldum. Tepkisini deli gibi merak ediyordum.

Erdem Bayazıt öyle güzel bir babaydı ki Furkan'ın da en az onun kadar güzel bir baba olacağından eminim. Furkan'ın sıcak nefesi örtümü havalandırdığında nefesimi tuttum.

"Ben de kızımızı ayetlerle uyuturdum. Sonra onun ve senin mis kokunuzla uyurdum. İşte derdim,işte cennet burası." Öyle şefkatle bakıyordu ki gözlerime buğulanmalarını önleyemiyordum. Ne güzel seviyorsun sen be adam!

"Sen dünyanın en güzel babası olacaksın. Ben bundan eminim." Elimi karnıma götürmemek için kendimle savaşırken dudakları alnıma uğradı. Titrek bir nefes alarak beni tekrar göğsüne çekti.

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin