33.Bölüm

191 12 2
                                    

Aşkla çırpınan bir yürek nasıl olur?
Sahi gerçek aşkı kaç kişi bulmuştur?
Gerçek aşk nedir?

YAZARDAN...

Günler su gibi geçerken soluğu Medine'de almışlardı iki aşık.Öylesine aşkla çarpıyordu ki yürekleri kuş olup Rasulullah'ın yanına konacaktı neredeyse.Dillerinden eksik etmedikleri salavatlar eşliğinde kafilenin otobüsünde yol almaya devam ettiler.Mescidi Nebevi'ye yaklaştıkları her an yürekleri ağızlarında atıyordu.Sevgiliye verilen hediyenin miktarının önemi yoktur diyerek çektikleri hiçbir zikir için tesbih kullanmamışlardı.Kalplerinden huzur-u ilahiye yükseliyordu hepsi.İlahiler eşliğinde devam ederken yolculuk muavinin sesini işitti Furkan.

"Hacılar aranızda ney üflemesini bilen biri var mı?"

Nergisin hemen koluna sarılan ellerine baktı önce.Daha sonra heyecanlı harelerine çevirdi gözlerini.Yârinin kendisini dinlemek istediğini fark etti.Nedense içinden bir ses yapmamasını söylüyordu.Utanıyordu belki de.Ya da en sevgilinin huzuruna varırken edebi aşmaktan korkuyordu...

"Hiç bakma öyle Gül güzeli.O bir defa olur."

"Yaa Furkan ne olacak sanki? Benim için."

O sırada muavinin sesi tekrar duyuldu.

"Bir peygamber sevdalısı yok mu içinizde? Onun huzuruna varırken hoş sedalarla varalım."

Daha fazla dayanamayarak yerinden doğruldu Furkan.Tüm edebiyle muavinin yanına ulaştı.Muavin Furkan'ı görür görmez gözlerinin içi gülmüştü.Çünkü biliyordu dışı gibi içi de tertemizdi bu gencin.

"İzniniz olursa ben üfleyebilirim."

"Buyur güzel kardeşim.Senindir."

Diyerek henüz kapağı dahi açılmamış ney çantasını uzattı Furkan'a.Kısa süren ısıtma çalışmasından sonra çıt çıkmayan otobüsün içini neyin eşsiz güzelliği doldurdu.


Her bir notada yüreği sükunet buluyor,her nefeste biraz daha yandığını hissediyordu Furkan.Nergis için ilerletmişti ney üflemesini ama sanki her nefeste Rabbine biraz daha yaklaştığını hissediyordu artık.Nergis'in de kendisini büyük bir hayranlıkla dinliyor oluşu bir kez daha iyi ki dedirtiyordu genç hafıza.

Mescidi Nebevi'den yükselen eşsiz koku burunlarına ulaştığında ne kadar yaklaştıklarını bir kez daha anladılar.Tam da o sırada,Mescidi Nebevi'nin sokağına girdiklerinde gözlerini kapatarak neyi üflemeye devam etti Furkan.Sözleri her zihnine iliştiğinde bir damla firar etti kömür karası,ok misali kirpiklerinin örttüğü gözlerinden.


Sahi,öyle ya ne zaman uyanacaktık uyuduğumuz gaflet uykusundan? Ne zaman gerçekleri görmeye başlayacaktı bîçare gözlerimiz? Ne zaman baktığımız her yerde Rabbimizi görmeye başlayacaktık? Ne zaman dünyaya dalmayı bırakıp ahiretimiz için çabalayacaktık? Ne zaman kalplerimizi sevgiyi yaratanla dolduracaktık? Yetmez mi bunca zaman dünyaya daldığımız? Yetmez mi gözlerimizi hakikatlere yumduğumuz? Ne zaman yaşamaya başlayacağız tam manasıyla?

Otobüsün içerisindeki herkes Furkan'ın yüreğinden koptuğunu anlıyordu her bir notanın.Öyle bir sirayet etmişti ki Furkan'ın hali tüm otobüse herkes gözyaşları içerisinde dinlemişti neyi.Otobüs durduğunda son durağa geldiklerini anlamışlardı.Ağır bir şekilde elindeki neyi çantasına yerleştirerek ayağa kalktı.Arkasını dönecek cesareti kendisinde bulamıyordu Furkan.Dönse o güzelliği bir görse bir daha geri dönememekten korkuyordu.Sevgililer sevgilisinin huzuruna gelmişlerdi.Nergis'in yanına gelip elini sıkmasıyla yârinden güç alarak yüzünü döndü Nebiler nebisine.Kokusu...Âh o kokusu...Dünya üzerinde yaratılmış olan tüm mahlukatı kendisine hayran bırakan o eşsiz koku ulaştı önce burunlarına ardından kalplerine.Aynı anda gözleri doldu iki aşık yüreğin.Dillerinden eksik etmedikleri salavat eşliğinde indiler otobüsten.Nergis'in yüzüne rüyasından sebep huzur hakimdi.Furkan'ın ise elleri titriyordu heyecandan.En sevgilinin huzurunda edebi aşmaktan ödü kopuyordu.Nergis'in gelip elini tutmasıyla nazik bir şekilde elini bırakarak aynı naziklikle konuştu Gönül eşiyle.

Sîret-i GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin