"Sevgili misiniz?"
Arabayı kirletmemek adına buraya en yakın otele gelmiştik,neredeyse yarım saat yürümüştük ancak değmişti. Çamurlu halimizi gören kişiler bön bön baksa da sonunda kurtulacaktık.
Jungkook,adamla konuşuyordu. Hareket eden dudaklarından anlıyordum ancak yine her zaman ki gibi dediklerini biliyor değildim.
"Evet,sevgiliyiz ancak bu sizi neden ilgilendirir?"
Adam yandan bir gülüş attı. Keşke dediklerini duyabilseydim. "Geldiğiniz yerin farkında değilsiniz heralde beyfendi,burası balayı oteli. Evli olanların sadece alınabildiği bir yer."
"Biz zaten evlenmek üzere olan bir çiftiz,ayrıca burada kalmayacağız. Kıyafet alıp gidecektik."
Sorun şuydu ki,herhangi bir mağazaya gidebilirdik ancak yıkanmamızda gerekiyordu. Dışarıda duş alabileceğimiz yerler,sauna ile kısıklıydı ancak biz sauna bulamayınca yolu daha fazla uzatmamak için otele girmiştik. Arabayı kirletmemek için böyle yapıyorduk. Ve zengin olmamıza rağmen.
Babam,titiz bir adamdı. Arabasında tek bir kir görmek istemezdi, arabayı yıkamaya götürebilirdik ama öyle de kirlendiğini düşünerek oraya götürdüğümüzü sanacaktı. Ki haklıydı da.
"Burası size mağaza gibi mi görünüyor? Adı üstünde 'otel'."
"Madem öyle 3 saatliğine oda kiralamak istiyorum."
"Odalarımız sadece günlük verilir."
"Her ne boksa,ver artık."
"Pekala,kimliğinizi alayım."
"Kimliğimiz yok,bir anda gelmek zorunda kaldık."
"O zaman girişinizi yapamam."
"Bakın,biz çift olarak yalnız kalmak istedik. Eğer giriş yaparsanız ailemiz öğrenecek. O yüzden kimlik getirmedik."
"Eğer cidden durum buysa araya girmek istemem. Kimliksiz giriş yapacağım."
"Teşekkürler bayım,ha birde odaya kıyafet gönderirseniz sevinirim. Malum o işten sonra ihtiyacımız olacak."
Adamın suratı şaşkın bir hal aldığında ciddi anlamda dediklerini anlamak istiyordum. Böyle hareretli hararetli ne konuşuyor olabilirlerdi ki?
Gözüm Jungkook'un dudaklarındaydı hep,arada adama bakıyordum ama tüm bakışlarım Jungkook'taydı. İnce dudakları öyle güzel duruyordu ki onu öpmek istiyordum. Nefessiz kalana dek onu öpmek istiyordum. Çölde susuz kalmışçasına dudaklarından o suyu bulmak istiyordum.
Özellikle dudağının altında olan o ben, onu ziyadesiyle tatlı gösteriyordu. Normalde yüzde ben sevmezdim ama onda öyle güzel duruyordu ki bu fikrimi değiştirmişti.
Adam bir anda bana bakınca Jungkook'a olan bakışlarımı çektim. Sanki beni anlayacakmış gibi hissediyordum. Gerçi neyi anlayacaksa.
Bir kaç dakika sonra adamın verdiği kart ile asansöre bindik. Otel odasına mı gidecektik? En fazla yarım saat sürecek olan bir iş için buna gerek yoktu ancak pürüz çıkmış olabilirdi.
Asansöre bindiğim an,Jungkook'un koluna tutuldum. Asansörlerden oldum olası korkuyordum,beni anlayan Jungkook onu tuttuğum kolunu avucunun içine aldı ve destek vermek istercesine sıkıca sıktı. Bayılıyordum işte bu hareketine. Beni koruyup,böyle sahiplenicisine.
Düğmeye bastıktan beklemeye başladık. Gördüğüm kadarıyla en üst kata basmıştı. Yani 5.kata.
2.kata vardığımızda bizim gibi tutuşan bir çift bindi. Üstelik çok fazla vıcık duruyorlardı.
Tanımasak bile küçük bir baş selamı vererek kenara geçtik. Hoyratça gülüşüyorlardı,duymama bile gerek yoktu şahsen. Jungkook'un buruşan yüzünden ve fazla açılan ağızlarından anlamıştım.
Aradan bir kaç dakika geçince susmuşlardı zaten, adam elini kadının poposuna koymuştu. Balayına gelen çiftlerdendi sanırım.
3.kat için 2 çift daha bindiğinde 6 kişilik olan asansörde sıkışmıştık. Jungkook arkamda olduğu için tüm bedenim ona değiyordu ayrıca üzerimiz çamur olduğu için bize değmemek için zor durdukları aşırı derecede belliydi. Onlara inat özellikle onlara değerdim ama balayılarını mahvetmek istemezdim.
Sırtım Jungkook'a değiyordu ve Tanrı aşkına tüm karın kaslarını hissedebiliyordum. Elini belimden karnıma doğru ilerleterek beni kendine doğru çekti. Nefesim kesildi, tüm bedenim kaskatı kesildi sanki.
Kokusu beni sarmaladı, onun vücudunu hissetmek ise apayrı bir şeydi. Çamur kokusuna rağmen onun kendine has olan kokusunu ayırt edebiliyordum ve ikisinin karışımı olan koku burnumda yer edinince hoşnut olmuştum.
Tabii o arada da kadının poposuna elini koyan adama baktığında bu sefer elini kadının poposundan içeri koymuştu. Benim baktığım yere bakan Jungkook ise elleriyle gözlerimi kapatmıştı.
Tanrı aşkına sevişecek başka yer mi yoktu?!
Zaten gelmemiz gereken yere vardığında inmiştik,bizimle beraber 3 çiftte. Jungkook'un beni ilerletişiyle 86. odaya kart ile giriş yaptık.
'Bir şeyler yer misin? Aç mısın?'
'Güzel bir yemek iyi olabilirdi aslında.'
Baş salladı ve mutfağa doğru ilerledi. Bende o ara odaları süzmeye başladım.
Zaten öyle pek büyük bir yer değildi. Odalar birleşikti,bir kaç adımda yatak odasına gelince bakışlarım yatağın üzerinde takılı kaldı.
Mumlarla süslenmiş,güllü ve kırmızı bir çarşaf vardı. Ayrıca üzerinde kalp şeklinde 2 tane kuğu vardı. Sevişecek olan çiftler için iyiydi ama bize göre rezillikti. Hızlıca onları alıp saklayacaktım ki,odaya Jungkook girdi.
Donup kaldım öylece,elimdekilerle bir anda ona baktım.
Alayla güldü, 'Sanırım benimle sevişmek istiyorsun ha?'
'Ne? Hayır. Asla! Sadece bunları kaldıracaktım.'
'Orada güzel duruyorlar,kalsınlar. Belki işimize yararlar.'
Alayla sırıtan yüzüne dil çıkararak elimden tekrar yatağa attım. Zaten saklamaya çalışmam bile gereksizceydi. Sonuçta kullanmayacaktık ve boşuna kendimi rezil hissetmezdim.
'Ben banyoya gireceğim.'
'Hayır! İlk ben gireceğim,ben daha hızlı çıkarım.'
'Seni bekleyemem,ilk ben gireceğim.'
İkimizin bakışları da banyoyu bulunca aynı anda koşmaya başladık. Tabi kendisi hayvan gibi biri olduğu için ilk o ulaştı ve gülerek kapıyı suratıma kapattı. Ben ise sinirlenerek olduğum yerde kaldım öyle.
Ayaklarımı vura vura mutfağa girdiğimde sinirimden köpürmek üzereydim. Kısaca su içtikten sonra oturmak istedim ancak üzerim kirli olduğu için oturamadım bile.
Geberteceğim seni Jeon Jungkook!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obstacle✔
FanfictionHerkesin aksine onun etrafına örecek kalın duvarları yoktu,onun kelimeleri vardı yalnızca.