°12

551 47 10
                                    

Yorum yapmayanı terlikle kovalayacağım ona göre NDBAMSBABDHWHSS

İyi okumalar~

Saat çoktan gece yarısı olmuştu. Ortam,zifiri karanlıktı ve ben bu karanlıkta öylece oturmuş düşünüyordum.

İnsanın kendi düşünceleri kendini öldürürmüş,buna kesinlikle katılıyordum.

Jungkook'a asla onu sevdiğimi söyleyememiştim çünkü benim gibi birini kimse istemezdi. Benden utanabilirdi,en kötüsü de beni hoyratça reddetmesinden korkmuştum. Kalbim kırılacak diye düşünmüştüm hep.

Şimdi ise benden duymak yerine telefonumda ki saçma günlük uygulamasından öğrenmişti. Pek günlük tutan biri değildim,sadece sevdiğim şeyleri yazardım. Ve orada sadece Jungkook vardı.

Bende suçluydum aslında,neden telefonuma düzgünce bir şifre koymuyordum ki? Fazla telefonla ilgilenmediğim için gereksiz olarak görmüştüm,ama o olaydan sonra anlamıştım ki;aslında en gerekli şey, şifreydi.

Yüzüne dahi bakmadan zar zor yemek yemiş ve kendimizi uyumaya bırakmıştık. Tabi ben uyuyamamıştım,içim asla rahat değildi.

Jungkook,babamı aramış ve otelde kalacağımızı söylemişti. Bugün yaşananlardan sonra yorulmuştum. Hem ruhen,hem de fiziken. O yüzden şurdan şuraya gidecek enerjim yoktu.

Şimdi ise Jungkook uyuyordu,ben ise gecenin karanlığında düşünüyordum. Onunla yakınlaşmak kesinlikle beni farklı bir diyara sürüklemişti.

Tamam,kabul ediyorum. Onunla ilgili bazı şeyleri abartıyor olabilirdim ancak yaşamadan dediklerimi saçma bulabilirdiniz. Bazı anlar oluyordu ki dilim tutuluyordu,yüreğim hop hop ediyordu, ellerim ayaklarım titriyordu karşısında.

Benim gibi biri için bunlar çok hoş duygulardı. Bu hayatta beni seven sadece ailem vardı. Ölen annem ve benim için ölesiye uğraş veren babam.

Ben hiç sevilmemiştim ki, o duyguları tatmamıştım. Benim ilk arkadaşlığım Jungkook sayesinde olmuştu. Bana olan arkadaşca duygularını yanlış anlamıştım çünkü benim arkadaşım olmamıştı. Zamanla,yavaş yavaş bunun doğru olmadığını anlayıp onu kendi içimde kendime soğutmaya başlayınca son darbe onun benim yanımda oluşu olmuştu.

Adını bile adlandıramayacağınız bir iş için benim yanımdaydı. Korumalık desen değildi,yardımcı olmak desen değildi. O,benim hayatımla ilgileniyordu. Kişisel şeylerim hariç tüm sorumluluklarım ona aitti.

Engelim bazen ciddi anlamda başa bela olabilirdi,bu anlar için yanımdaydı zaten.

Gülümsememi tutamadığımda ona bakarak gülümsemiştim. Yatakta benim yatmama izin vermişti,kendisi ise koltuktaydı.

Uzanarak onu düşünüyor ve onu izliyordum.

Pencereden sızan ay ışığı vardı, onu olduğundan daha da güzelleştiren. Ne olursa olsun her durumda bile prensesler gibi güzel duruyordu. Sinirliyken,üzgünken,uyuyorken, aegyo yapmaya çalışırken, dövüşürken, umursamaz olurken, ilgiliyken ve bunun gibi nicesi...her hali ezberimdeydi. Mimiklerini biliyordum.

Geçmişime bakıyordum,arkadaşlığı aşk sanan bir ergen. Şimdiye bakıyordum,platonik olan bir ergen.

Her durumda onu seviyordum ya da sevdiğimi mi sanıyordum?

Aşk saçmalıklarını sıralamak istemezdim ama en basitinden kalbimin ona atması ona aşık olduğumun göstergesi değil miydi?

Hoşlantıyı da geçen bir sevgi.

Titrek bir nefes verdiğimde onun kıpırdadığını gördüm. Onu izlediğimi fark etmemesi adına gözlerimi kapattım. Yakalanmak istemezdim.

Bana yaklaştığını hissettim,anlamış mıydı onu izlediğimi?

Beni uyandıracak ve hesap soracağını sanmıştım ama öyle olmadı. Örtmeyi unuttuğum yorganı boynuma kadar çekti. Yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına koydu ve son olarakta anlıma dudaklarını değdirdi.

Aramızda garip bir ilişki vardı ve ben bu ilişkiyi seviyordum.

Usulca kendimi uykuya bıraktığımda yarın sorunsuz bir güne uyanmayı diledim. Güzelce uyanacak ve klasik olarak okula gidecektim.

...

Kolum rahatsız edilecek derecede silkeleniyor ve acıtıyordu.

Karşılık olarak diğer tarafa döndüğümde tek istediğim uykuma devam etmekti. Sakince huzur içinde uyumak istiyordum sadece.

Tam artık beni rahat bıraktı derken başımdan aşağı koca bir bardak soğuk su döküldü. Hızlıca olduğum yerden doğrulurken yapanı öldürmek için saliseler sayıyordum.

Tabi beddua da okumayı unutmuyordum. Ne bok vardı da saatin bilmem kaçında kafamdan aşağı su döküyordu? Hadi bunu geçtim,hangi cüretle bunu yapabilirdi?

Kolundan yakaladığım Jungkook'a vurmaya başladım. Sayesinde uykum açılmıştı,şimdi nasıl yeniden uyuyacaktım?

Kafamı onun üzerine sürttüğümde dil çıkararak banyoya doğru ilerledim. Sorunsuz bir gün istiyordum değil mi? Siktir edin,yanımda Jungkook varsa bu imkansızdı. İlla bir haltlar, bi boklar olacaktı.

Düzgün bir şekilde elimi yüzümü yıkadığımda,banyoda ki havlulardan biriyle saçlarımı kurulamaya başladım. Jungkook sağolsun saçlarım ıslanmıştı.

İyice kuruduğuna emin olduktan sonra banyodan çıktım. Daha gitmem gereken bir okul vardı. 2.günden gitmeye üşeniyordum ancak gitmek zorundaydım. Hem tek değildim ya,Jungkook da olacaktı.

Esneyerek tekrar yatak odasına girdiğimde saate baktım. 07.10

8 gibi ders başlayacaktı,en azından fazla erken uyandırmamıştı.

'Kahvaltıyı nerde yapıyoruz?'

Bu saatte cafeye gitmek pek olmazdı,bence en iyisi otelde yani burada yapmaktı.

'Burada yapalım. Zaten aşağıda açık büfe var.'

O da benim gibi düşünmüş olacak ki benimle aynı fikirdeydi. 'O zaman hadi aşağıya inelim!'

Kısaca eşyalarımızı alıp çıktığımızda derin bir nefes verdim. Bugünü güzel geçirmek istiyordum ve dün olanları unutmak.

Obstacle✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin