Iyi okumalar~
Dolabımdan herhangi bir kitap alarak okumaya başladım. Düşüncelerimi susturmak istiyordum.
Beynimde dönüp dolaşan,sürekli annemin ölümünün nedeni ben olmam beni kahrediyordu. Benim elimde olan bir durum değildi ancak yinede suçlu bendim. Sonuçta benim yüzümden ölmüştü.
Ben olmasaydım hala yaşıyor olabilirdi. Ben olmasaydım bu kadar acı çekiyor olmazlardı.
Derin bir nefes verdiğimde kitabı kenara attım. Olmuyordu işte, bu lanet düşünce her gece mutlaka beni buluyordu.
'Yemek yiyelim mi?'
Aniden sorduğu soru ile bakışlarımı ona diktim. Bu durumda yemek yiyebilecek miydik?
'İstemiyorum.'
'Ramen'in yanında kola güzel gider diye düşünüyorum,sence?'
'Yemek yemek istemiyorum ben.'
'Az daha unutuyordum. Körili ramen en iyisidir. Hemen yapıp geliyorum.'
Odadan çıktığında reddetmemi umursamamıştı zaten. Pek acıktığım denilemezdi,ortada benim yüzümden biri ölmüştü ve ben arkasından rahat rahat yemek yiyemezdim.
İstemsizce dudağımı dişlediğimde odamın camını açtım. Neden dünyada o kadar kişi varken annem ölmüştü?
Onu merak ediyordum. Babamın bana gösterdiği fotoğraflardan biliyordum ancak canlı görmek farklıydı.
Saçının kokusu,bana sarıldığında hissedeceğim o anne şevkati, beni öpmesi...ve aklıma gelmeyen şeyleri onda hissetmek isterdim. Zaten duyamamam ve konuşamamam büyük bir engel iken karşıma daha fazla engel çıkıyordu.
Keşke sorunsuz bir hayatım olsaydı.
Tanrı'dan istediğim tek dileğim buydu. Konuşabilmek ve duyabilmek.
Rüzgarın tatlı esintisi saçlarımı okşadığında gözlerimi kapattım. Yaşadığımı hissetmek için böyle küçük şeyleri yapmak hoşuma gidiyordu.
Hafif hafif yüzüme vuran rüzgarın yumuşak esintisi beni benden alacak kadar güzeldi.
Gözüme gelen saçı elimle ittiğimde dışarıda birini gördüm. Bahçemizin içinde ki elma ağacının arkasında ki siyah giyinimli adamı.
Dikkatlice ona bakmaya başladığımda göz göze geldik. Bakışları bile beni ürkütmeye yetmişti.
Jungkook'a bunu söylemeye gidecekken tam da o an telefonuma bir bildirim geldi. Adam, kendi telefonunu işaret ediyordu.
Ne olduğunu bakmak için hızlıca telefonumu açtım. Özel bir numaradan mesaj gelmişti.
Beni,Jungkook'a söylediğin an bitersin özürlü.
Bakışlarım tekrar o ağaca kaydığında o adam yoktu ama evimizin bahçesine kadar girmiş olması ve telefonuma mesaj atarak beni korkutması yetmişti bile.
Derin bir nefes aldığımda hızla camı kapattım. Doğru dürüst yaşamamıza bile izin yoktu ki. Mutlaka ama mutlaka bir olay olmalıydı.
Birde bana özürlü demişti değil mi beyin yoksunu,zihniyetsiz adam?!
Ellerim istemsizce yumruk olduğunda duvara yumruk attım. Hiç bir şey yapamamak ve en önemlisi de bunun doğru olması koyuyordu işte.
En zayıf noktamdı.
Bedenimi yatağıma attığımda ciddi anlamda yaşamamayı denedim. Hayatımı bana simülatör olarak yaşatsaydılar kesinlikle istemezdim. Canım tatlıydı bir kere benim, acıya dayanamazdım ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obstacle✔
FanfictionHerkesin aksine onun etrafına örecek kalın duvarları yoktu,onun kelimeleri vardı yalnızca.