Niye hala yorum yapmiyonuz la aglim mi djwbdjbwdn tufekle kovalayacagim sizi,yorum yapmayani da gotunden vurucam KDVWMDWDNWVDNWBDJEBD
işte true tehdit😀
Belki sayisalci vardır aranızda o yuzden anlamiyonuz. Hemen hallediyorum o sorunu da kxbwndwmdsd. Yorum+oy=hizli yeni bolum. Are you okey?? KKLXBWNDHEHDWKDNWMDHWKDBX
Hadi la iyi okumalar
'Buraya girme konusunda emin miyiz?'
Dışı bile aşırı derece de korkunç olan bu korku evine değil girmek,bakmak bile istemiyordum.
Aniden aklımıza gelen fikirle korku evine gelmiştik. Tabi sonuçları düşünmemiştik,en çokta benim korkacağımı. Tamam,kabul. En fazla ne olabilir ki diye düşünerek gelmeyi kabul etmiştim ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası.
Olduğu yerin sokağı bile korkunçtu. Güneşin gelmediği bir konumda simsiyah olan, saçma ürkünç ağaçlarla donatılmış bir yerdi. Burası böyleyse içerisi daha fenaydı eminim ki.
'Hadi ama Ae Cha,korkuyor musun?'
Hızlıca baş salladım. Korkuyordum işte. Daha niye zorluyordu ki?
'Ben yanındayım. Asla korkma.'
Elimi tuttu. Ve ben daha ne olduğunu anlayamadan ikimizi de o ürkünç yere götürdü. Anın güzelliğiyle fark edemedim ama sonuçta o yanımdaydı. Korkmamalıydım.
...
Sikerler öyle işi bok korkmuyordum. Gayet de deli gibi korkuyordum ulan.
Bir anda ortaya çıkan garip maskeli, iğrenç görünümlü insanlar. Pardon yaratıklar vardı. Ellerinde ki ne olduğunu dahi anlayamadığım nesneyi bize doğru tutuyordu. Onlarında insan olduğunu ve çok korkulacak bir şey olmadığını biliyordum ancak atmosfer öyle farklıydı ki ister istemez korkuyordum.
Yavaşça Jungkook'a doğru sırnaştığımda kıkardadığını hareket eden vücudundan anlamıştım.
Dialog kuramıyorduk. Birbirimizi bile zar zor görüyor iken beden dilini görmemiz imkansızdı. O yüzden Jungkook'un dibinden ayrılamıyordum.
Sesleri duyamadığım için şu an biraz şanslıydım galiba. Engelimin yaradığı tek nokta olabilirdi heralde.
Şu an küçük bir odadaydık,masanın üzerinde kanlı bir bebek ve elinde bıçak vardı. Chucky'di heralde. Üstten gelen renkli led ışık net göstermese de yine de bundan önce ki odadan bin kat iyiydi.
Karanlık bir odada bulmacayı çözmüştük resmen.
Yanlarda yine şu değişik kişiler vardı. Hem bulmacaları çözmeye çalışıyor hem de şu gariplerden kaçmaya çalışıyorduk.
Chucky'ye doğru ilerleyerek gözlerine dokundum. Dokunur dokunmaz tam altında ki çekmece kendiliğinden açıldı.
Demek ki neymiş bazen böyle içgüdülerine güvenmek gerekiyormuş.
Çekmeceyi karıştırırken aynı zamanda Jungkook'a dil çıkarıyordum. Sonuçta ben bulmuştum. Biraz da bunun havasını atmalıydım değil mi?
Neyse ki çok sürmedi. Daha havamı dahi atamadan bir kaç dakika da çekmece de olan anahtarı almış ve odanın kapısını açmıştı.
Böylelikle başka bir odaya girdiğimizde ikimizde şok olmuştuk zira bu oda,hepsinden farklıydı.
Neredeyse benim bile eğilmek zorunda kaldığım daracık bir tüneldi adeta.
"Sikeyim!"
"Elimi tut Ae Cha."
Elini bana doğru uzatan Jungkook'a anlamsızca bakıyordum. Ne demek istiyordu?
Anlayamadığımı fark ettiğinde elimi kavradı. Yine oluyordu...aniden gelen o kalbinin pır pır etme hissi.
Derin bir nefes aldım. Nasıl her seferinde bana dokunuşunda böyle olabiliyordum?
Çok basitti cevabı. 3 harfli,tek kelimelik olan o nacizane duygu. Aşk.
Beraber el ele o tünelden çıktığımızda o karanlık yolda ellerimiz hep birleşikti. Bir saniye olsun bile ayrılmadı. Beraber soruları çözdük, bulmacaları tek tek hallettik. Ve her anında istisnasız birbirimizin yanındaydık. Gerçi daha çok o benim yanımda gibiydi.
Her korktuğumda kollarıyla sardı bedenimi. O korkmadı ama ben yinede sarıldım ona.
Romantik bir çiftin sevgi dolu dakikalarını yaşar gibi dip dibeydik.
En çokta bu hoşuma gidiyordu ya zaten. Ne olursa olsun sebep,sonucu kol kola bitiyordu.Hafif bir gülümseme belirdi yüzümde. Tarif edilemez bu hissin harikalığı mest etmişti beni.
Hem korkmuşluğun hem de o harika duygunun karışımı vardı içimde. Tir tir titretiyordu ama bir diğer yandan gelen sevgi o sorunu hallediyordu.
Madem bu kadar büyük bir sevgiydi, neden hala açılamadım ona?
Beni reddetmesinden mi korktum? Evet...
Birlikte geçirdiğimiz onca yıldan sonra arkadaşlığımızı bozmak istemezdim ancak ya öyle olmazsa?
Ya gerçekten mutlu olabilirsek?
Peki ya kendimi bu kadar pozitif sorularla teselli ederken aslında bana hiç bir duygu beslemiyor olması?
Sorular,sorular...Yüzlerce cevapsız sorular.
Cevapları bulunması gereken büyük sorular.
O günden sonra bu düşünce en azından aklımın bir köşesinde oldu. Ne zaman dahi öleceğim belli değilken neden anı yaşamıyordum?
En fazla reddedilirdim. Bunu hazmedemezdim ama kaldırırdım. Bunun da altından kalkardım elbet.
Beraber otobüse doğru ilerlediğimizde; onunla sevgili olma hayalleri yerini ona açılma sözlerine bıraktı.
Cevaplarını bilmediğim bu soruların güzel bir açıklamasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obstacle✔
Fiksi PenggemarHerkesin aksine onun etrafına örecek kalın duvarları yoktu,onun kelimeleri vardı yalnızca.