37. Bölüm

2.8K 149 27
                                    

Annem artık çok mutlu olacaktı. Belki de böylesi ikimiz içinde daha iyiydi. Ben onun, o da benim hayatımdan çıkmıştı. Evden çıkarak çantamı yere bırakıp göz yaşlarımı sildim. Hoşçakal çocukluğum..
Hoşçakal korkulu evim, korkunç zamanlarım. Hoşçakal çığlıklarım.

"Ayliz."
Yanı başımdan gelen sesle korkuyla yerimden sıçrayarak sağıma döndüm. Acar, merih ve can sessizce bana bakıyordu. Bu bakışların içinde öyle şefkat ve sevgi vardı ki..üçününde bakışları içimi ısıttı. Yine gelmişlerdi, dayanamamışlardı.
Yanlarına ilerleyip üçüne birden sarıldım.

Kolları anında beni sarmalamıştı. Göz yaşlarımı umursamadan gülümseyerek olabiliğince daha da sıkı sarıldım.
"Kızım boğulacağız şimdi ya!"
Acarın isyanıyla gülerek geri çekildim.

Hepsinin üzerinde gözlerimi gezdirip iç çektim.
"Evimize gidelim mi?"
Gülen gözlerle birbilerine baktıkları sırada can yerdeki çantayı alarak yerinde zıpladı.
"Hadi evimize gidek!!"

Hep beraber yürüyerek ilerlerken merih'in sıcak elini  parmaklarımın arasına kenetledim. Gülerek gözlerini bana çevirip bedenime sımsıkı sarıldı.
"Oh be!"
Öyle çok mutlu oluyordu ki küs kalmamamıza. Onu böyle görmek bile beni gülümsetiyordu. Onu varlığı zaten bir neşeydi.

İlerden gelen gürültülü müzikle bakışlarım oraya döndü. Düğün vardı! Bu mahallenin düğünleri meşhur olurdu. Her türden insan olurdu içlerinde.
"Abi ya ne güzel eğleniyorlar şunlara bak."
Can hevesle oyun havası oynayan insanlara bakarken gözleri benim gözlerimle buluştu. Kaşlarımla aralarına katılmak için işaret verdiğim de hevesle başını salladı.

"Hadi düğüne gidiyoruz!"
Merih ve acar şokla bana dönerken can neşeyle yerinde zıpladı.
"Azıcık eğlenelim ne olacak?"
Merihi elinden tutup çekiştirerek düğünün olduğu yere getirdim. Öyle kalabalıktı ki kimse dışarıdan olduğumuzu anlayamazdı.

Merih'in elini bırakıp can ile birlikte deli gibi tepinen insanların içine girip karşılıklı göbek atmaya başladık. Her şeyi unuturcasına davranıp gülümsemek istiyordum.
"Oh oh!"
Omzularımı birbirine değdirerek kahkaha atıp oynamaya devam ettik. Can yanındaki kadına dönerek konuştu.
"Kıvır teyze kıvır! Çatlat düşmanları yandan yandan!!"

Teyze oynamayı bırakmadan kaşlarını çatarak can'a bakıp cırladı.
"Ne teyzesi ayol! Abla diyeceksin abla!!"
Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken can yüzünü buruşturarak omuz silktiz
"Haspam!"

"Kız sen bana ne dedin!!"
Heyecanla olay çıkaracak olan teyzeye ve can'a baktım. Her türlü bu maçı can alırdı. Çünkü o bir deliydi...
Can ellerini beline koyup kaşları çatık teyzeye baktı.
"Hanım hanım! Gelmişsin 70 yaşına abla de bana diyorsun. Teyzeee ölmeyi mi unuttun sen?"

Şokla elimle ağzımı kapattım. Kadına ne demişti öyle! Teyze oynamayı bırakıp şokla can'a bakarken olaya dahil olarak can'ı arkama aldım.
"Ablam bakma sen ona o deli deli! Maşallah yirmiliklere taş çıkarırsın, oyna sen oyna!"
Şirince sırıtarak ellerimi şıklatıp oynarken teyze bize burun kıvırıp arkasını dönmüştü. Derin nefes vererek can'ın ensesine patlattım.

"Ne yapıyorsun oğlum! Yakalanacağız ya!"
Elini boşver dercesine sallayıp oynamaya devam etti.
Bu çocuk beni deli edecekti!
Kolumdan tutulup çekilmemle bakışlarım kara gözleri buldu.
"Hadi gidiyoruz."
Merih dikkatle etrafa bakıp elimden tutarak sürüklemeye başladığında şaşkınlıkla ona baktım. Bakışlarımı fark etmiş olacakki kara gözleri beni buldu.

"Ne oldu bebeğim?"

"Ne güzel eğleniyorduk."

"Kızım yakalanacaktık!"
Oflayarak dudaklarımı büzmüş yürümeye devam ederken can'ın arkadan itiraz sesi duyuluyordu.
"Ya acarcım!Kulağımı bıraksana, ne güzel bulmuşum oyun havasını azıcık kurtlarımı dökeyim! Allah allah daha o teyzeye haddini bildireceğim ben!"
Yerimiz de durarak atışarak yanımıza gelen ikiliye baktık. Acar kaşlarını çatmış ilkokul öğretmenlerinin öğrencilerine yaptığı gibi can'ın kulağından çekerek buraya getiriyordu.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin