Hâlâ donuk ifadeyle elimdeki mektuba bakıyordum. Gerçekten gitti mi? Ayaklarım artık beni taşıyamazken yorgunca yatağa oturdum. Acar ve can anında yanıma gelirken titreyen elimle mektubu acar'a uzattım.
"Sen okur musun?"
Dolu gözleriyle başını sallayarak elimden mektubu alıp okumaya başladı.
Aylizim, bebeğim, her şeyim. Biliyorum beni affetmeyeceksin, ama ben hayallerimizi öldürmedim. Babamı öldürmeye gidiyorum. Sana bir şey olmasın diye, seni de öldürmesin diye. Ben sensiz yaşayamam, ben sensiz ben olamam, anla beni bebeğim. Ne olursun anla. Ben artık yokum, ama gözlerini kapattığın da hep yanında olacağım. Dudakların da hep ben olacağım, kolların da hep ben olacağım.
Bana tek koyan kokunu alamamak olacak. Ama yapmam lazım. Seni, sizi kurtarmam lazım. Aylizim, göz bebeğim, beni affet olur mu? Bu kalp hep seni sevecek. Sonsuza kadar. Seni seviyorum..seni çok seviyorum. Ben gelene kadar üçünüz de birbirinize çok iyi bakın. Hepinizi çok özleyeceğim.Dedikleri bir bir kalbime bir hançer gibi sağlandı. Durmak bilmeyen göz yaşlarıma hıçkırıklarım da katıldı. Onu vazgeçirmemiz lazımdı. Bir şekilde vazgeçirmemiz lazımdı. Can ve acar dolu gözleriyle beni izlerken telaşla ayağa kalktım.
"Çabuk! Onu durduracağız. Evine gitti, biliyorum orada öldürücek yetişmemiz lazım!""Ayliz haklı acar hadi."
Acar sessizce başını sallayarak bize hak verdiğinde hiç beklemeden koşar adımlarla evden çıkarak arabaya bindik.
"Siz biliyor musunuz evlerini?"
Başlarını sallamakla yetindiklerinde telefonumu çıkararak umutla merih'i aradım. Aç kara gözlüm, ne olur aç..
"Açmıyor!!"
Sinirle saçlarımı çekiştirirken can ellerimi tutarak buna engel oldu. Can'ın kıpkırmızı gözleri yalvarırıcasına bana baktı.
"Yapma kardeşim güçlü kal."Güçlü kal. Yavaşça başımı can'ın omzuna koydum. Usulca elleri saçlarımı okşarken aklıma Merih'in saçlarımı okşaması geldi. Ağlamam istemsizce şiddetlendi. Onun elleri değildi bu eller...
Ya bir daha o eller saçlarımı okşayamazsa?
Ya o güvenli kollara bir daha sarılamazsam?
Ya o kara gözlerini bir daha göremezsem? O zaman ne olacaktı. Üçümüz de bitik haldeydik. Bizi kim toparlayacaktı.Düşüncelerimle boğuşurken araba durduğunda göz yaşlarımı silerek acar'a baktım.
"Geldik."
Gözlerim anında evi buldu.
Merih'in öldüğü evi. Merih'in çocukluğunun öldüğü ev. Boğazım da koca bir yumru oldu. Korkuyla hepimiz arabadan inerek eve doğru ilerledik. İçeriye nasıl girecektik.
"Zile basmayalım, arka bahçede mutfağa giren bir kapı var oradan girelim."
Acar'ın dediğini yaparak arka bahçeden mutfağa giren kapıya gidip sessiz olmaya çalışarak evin içine girdik. Hepimiz korkuyorduk. Nasıl bir görüntüyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk.Korkuyla atan kalbimi yok saymaya çalışarak ilerleyecekken duyduğumuz seslerle adımlarımızı durdurduk.
Bu Merih'in sesi değildi.
"Yetiştik! Öldürmemiş."
O an rahat bir nefes veridiğimi hissettim. Öldürmedi.Başımı mutfaktan çıkararak sesin geldiği yöne baktığımda korkuyla gözlerim büyüdü. Merih elindeki silahı babasına doğrultmuş korkusuz gözlerle ona bakıyordu. Merih..ne babasına ne de annesi benziyordu. Çünkü onun gözleri eşsizdi. Benim kara gözlümün gözleri eşsizdi. Ve o gözlerin bir tek sahibi vardı o da bendim.
"Annemi tam burada öldürmüştün. Tam durduğun yerde. Şimdi sen ölüceksin ve ben senin yaptığın gibi bu allahın cezası koltukta oturup senin ölünü izleyeceğim."
Korkulu bakışlarım acar ve can'ı buldu. Gözlerini bir dakika bile ayırmadan merih ve babasına bakıyorlardı.
"Merih, oğlum.""Bana oğlum deme! Ben senin değil annemin oğluyum!!"
"Hiç acıman yok mu?"
Ne bunu ne hakla söylüyordu bu adam!!
"Senin acımam yok muydu! Annemi öldürdün! Sen benim annemi öldürdün! Şimdi de sen ölüceksin."
Silahın emniyet kemerini açtığında korkuyla yerimizden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Literatura FemininaŞaşkın bir halde beni duvarla arasına alan kara gözlere bakıyordum. Sarhoştu...hem de çok. Başını boynuma gömerek derince kokladı. Yerimde mıhlanmışcasına durmuş, tepki veremiyordum. Parmağını boynuma doğru sürtüp fısıldadı. "Sen zehirli bir sarmaşı...