36. Bölüm

2.7K 162 8
                                    

İçimdeki dinmek bilmeyen öfke ve hayal kırıklığını umursamamaya çalışıp yüzüme sahte bir gülümseme kondurarak eceye baktım.
"Hayır tatlım, pot kırmadın. Merih bana her şeyi anlattı, o yüzden bu küçük oyununu git başkasına yedirmeye çalış. Ben yemem, hadi yürü git şimdi!"
Yüzü kıpkırmızı olmuş bir şekilde bana bakarken gözlerini kaçırarak arkasını dönüp gitti. İçimdeki öfke beni yiyip bitiriyordu. Kanım fokur fokur kaynıyordu sanki. Sesizce beni izlemeye devam eden üçlüye döndüm.

"Siz ikiniz biliyor muydunuz?"
İkisi de başlarını olumsuz anlamda salladıklarında boş bakışlarım merih'i buldu. Yüzündeki pişman olmuş ifadeyle bana bakıyordu.
"Ayliz."
Elimle susmasını sağlayarak önüme döndüm.
"Kes sesini merih! Tek kelime etme, şuan susuyorsam o gerizekalı sarışın zafer kazanmasın diye, yoksa inan şu saniye yanında durmazdım."

"Ama,"
Sinirle ona baktığım da ağzını kapatıp korkuyla yutkunarak bana baktı.
"Yavru tavşanım acaba şey."

"Ne acaba?!"
Sinirli bakışlarım can'ı bulduğun da ağzını açıp kapayarak başını onaylamazca salladı.
"Ne acabası canım! Beter olasıca merih! Sen kim köpek benim yavru tavşanıma yalan söylüyorsun!"
Can anında u dönüşü yaparak merih'e atarlanırken acar'ın ensesine vurmasıyla susmak zorunda kalmıştı.

"Oğlum sus sus! İki dakika çeneni kapat! Ateş hattına giriyorsun uslu dur!"
Acar haklıydı. Can ateş hattına giriyordu. Neyse ki aramızda tek aklı başında olan acar bu durumda bizi sessizce izlemeyi tercih ediyordu.
Asıl ateş hattı okul çıkışı olacaktı.

🤍✨🤍✨

Okul çıkışı sessiz bir yolculuğun ardından eve varmıştık. Can bile gıkını çıkarmadan sessiz durmuştu. Eve girer girmez çantamı hırsla yere fırlattığım da üçüde yerinden sıçrarken sinirle yerimde tepinip saçlarımı çekiştirdim. Sinirimi dışa atma vaktim gelmişti. O kadar öfkeliydim ki..gidip o sarı yellozu yolmak istiyordum!
Merih sıcak ellerini ellerimin üzerine koyduğun da hırsla ittirip bağırdım.

"Dokunma! Bugün ece gelip söylemeseydi bana bu durumdan bahsedecek miydin?"
Yutkunarak sessiz kalmaya devam edip bana baktı.
"Susma ya susma! Konuş! Buluştun mu onunla!"

"Hayır bebeğim, çok sinirlisin sakinleş biraz."

"Merih ne sakinleşmesi! Anlat! Anlat yoksa inan ki buradan çekip giderim! Yüzümü de zor görürsün!"

Korkuyla gözleri büyürken bakışları can ve acar'ı buldu. İkisi de sessizce duvara yaslanmış korkulu gözlerle bizi izliyordu. Ateş hattına girmeye cesaretleri yetmiyordu.
"Akşam markette karşılaştık hepsi bu! Saçma sapan konuştu, takma şunu."

"Bunu takmıyorum ben! Bana söylememene takıyorum. Bana bunu desen ben gayet sakin karşılardım, ama ben bunu neden eceden öğreniyorum!"
Yanıma gelmek adına adım atarken onunla birlikte geriledim. Üzgün gözlerle bana bakıp derin nefes aldı.
"Bebeğim..yapma böyle."

"Emin ol merih! Ben böyle bir şey yapsaydım yüzümü şuan görüyor olmazdın. O yüzden sus."

Yorgunca koltuğa oturarak başımı ellerimin arasına aldım. Sinirden başım çatlıyordu.
"Niye söylemiyorsun lan sen de! Al bak şimdi daha mı iyi oldu."
Acar fısıldayarak merih'i azarlarken onları duymamış gibi yaparak sessiz kaldım.
"Böyle olacağını bilsem söylemez miydim!"

"Yavru tavşanım bir şey ister misin?"
Başımı kaldırıp tepemde dikilmiş sırıtarak bana bakan can'a döndüm.
"Yok istemiyorum."
Ayağa kalkarak acar'ın odasına girip battaniye ve yastık alarak koltuğa koydum. Merih kocaman gözlerle yorgan ve yastığa bakıp bana döndü.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin