43. Bölüm

2.7K 152 17
                                    

İliklerime kadar titriyordum. Öğrenmişti. Öğrenmişlerdi. Nasıl öğrenmişlerdi, kimden öğrenmişlerdi...Zorla yutkunarak gözleri dolu dolu bana bakan kara gözlerine baktım. Gözlerindeki yıkılmışlık beni de yıkıyordu.
"Ben sana dokunmaya kıyamazken!Ben her gece! Her gece uykumdan uyanıp gerçek misin diyerek seni seyrederken, bazen elini tutmaya bile kıyamıyorken, o herif sana nasıl kıydı! Bana bunu nasıl söylemezsin! Niye paylaşmadın acını benimle? Niye senin acını benim acım yapmadın. Şimdi daha mı iyi oldu ayliz? Sana dokunmaya kalkmasını elin herifinden öğrendim!"

Nefes alamıyordum. Duyduklarım o kadar ağırdıki artık nefes almak zor geliyordu. 
"Na-nasıl."
Can'ın korkuyla titreyen sesiyle acıyla gözlerimi yumdum. Hepimizin kahroluş anıydı bugün.

"Benim bebeğime dokunmaya kalmış." Dedi. "Benim bebeğime kıymaya kalkmış."

Merih inanmazcasına konuşurken dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti. Kolumdan tutulup çekilmemle başım acar'ın sert göğsüne yaslandı.
"Tamam abiciğim korkma, korkma geçti. Biz varız artık tamam mı? Sana kimse dokunamaz kanatsız meleğim. Güzel kızım"
Korkuyla acar'a sarılarak ağlamaya başladım. Acar benim bu hayattaki baba kavramını taşıdığım kişiydi.

Merih sessizce çökmüş bir şekilde yere çatık kaşları bakıyordu. Sert ve yıkılmış kara gözleri beni buldu. Kaşları gevşeyecek gibi olsa da buna izin vermeyerek koşarcasına evden çıktı. Kapıyı kıracak bir şekilde çıkarken korkuyla yine yerimde sıçradım. 

"Can koş peşinden git sakinleştir onu."
Can donmuş bir şekilde bana bakmaya devam etti. Onun böyle olmasıyla içim bir kez daha yandı.
"Can!!"
Acar'ın kükremesiyle kendine gelirken başını sallayara koşar adımlarla evden çıktı. Acar sessizce saçlarımı okşamaya devam ederken başımı yorgunlukla omuzuna koydum. Yavaşça yürüyerek bizi balkona çıkarıp sandalyeye oturmamı sağladı.

"İyi misin?"
Başımı olumsuz anlamda sallarken sürahiden su doldurarak bana uzattı. Titreyen ellerimle suyu yavaşça içtim. Gözlerime büyük bir şefkatle bakıyordu. Bakışlarımı yere indirdim. Dolu gözlerimi görüp daha da üzülmesin istedim.

"İki sene önce.."
Acar'ın sesiyle bakışlarımı ona çıkardım. Dikkatle bana bakıyordu.
"İki sene önce sevdiğim kız intihar etti."
Nefesim kesilircesine şokla ona baktım. Sevdiği kız, ihtihar mı etmişti. Neden, neden intihar etmişti. Acar bu zamana kadar asla bundan bahsetmemişti. Gözleri buğulu bir şekilde titrek bir nefes aldı.

"Çocukluğumuzdan beri deli gibi seviyorduk birbirimizi. Ondan başka kimse yoktu, o kadar çok seviyoduk ki birbirimizi...İsmi melekti, benim meleğim. Heyecanla yine okula gelmesini bekledim. Gelmedi, korkuyla evine gittim ayliz. Ölüsüyle karşılaştım. Bileklerini kesmiş. Her yer kan gölüydü...Kanım çekildi, feryatlarım oda da yankılandı...Meleğim yerde cansız bir şekilde yatıyordu. İnanmadım, koşarak yanına gittim. Suni tenefüs yaptım, kucağıma aldım koşarak hastaneye götürdüm. Umudumu kesmedim..Yaşar dedim, o beni bırakmaz...İnsanlar korkuyla bana ve meleğime baktı. Öldü dediler. İnanmadım! İnanmak istemedim! Benim meleğim ölümsüzdü benim gözümde, ama öldü. Neden biliyor musun?"dedi. Dolu gölerimle dolu gözlerine baktım. Gözlerinde yıkılmışlık vardı...gözlerinde bir enkaz vardı.

"Çünkü babası onu ölmeden önce ki akşam bir adama satmış. Dayanamamış meleğim, dayanamamış. Mektup yazmış bana, veda mektubu. Beni affet sevgilim, dayanamam, ben bu acıyla yaşayamam. Beni affet sevgilim, seni seviyorum. Kendimi de öldürmek istedim ama can ve merih buna izin vermedi. Benim meleğim gitti, ama hâlâ o burada yaşıyor. Sol yanım hâlâ onun ve hep de öyle olacak."

Allahım. Bu nasıl bir acıydı böyle. Bu zamana kadar asla fark etmemiştim. Acar öyle birisiydiki, yıkılmaz, korkusuz, ve altın kalpli. O...Benim bu hayatta tanıdığım en muhteşem insandı. Acar melek için yaşıyordu. Meleği için...Meleğinin yaşayamadığı ne varsa yaşamak için.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin