YEPYENİ VE MÜKEMMEL BİR BÖLÜME HOŞ GELDİN :)
UMARIM OKURKEN ÇOK KEYİF ALIRSIN. ÇÜNKÜ BEN BU BÖLÜMÜ YAZARKEN BAYA EĞLENDİM.
KEYİFLİ OKUMALAR :)
LÜTFEN KİTABIMIN BÜYÜMESİ İÇİN VOTE ATMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYALIM :)
§
Günlük rutinlerimiz bir süre sonra bizi sinir etmeye başlar . Her gün aynı şeyleri yapmaktan, hayatınız da farklı hiçbir şey olmamasından yakınırsınız. Sabah uyanınca sizi o gün içinde neler beklediğini bilmemek istersiniz. Tekdüze hayatınızdan sıkılırsınız. Ama hayat bir gün bu bıktığınız şeylerden alır sizi.Sonra öyle bir yere bırakır ki, eski hayatınızı özlemeye başlarsınız. İşte ben de o günün başlangıcındaydım. Bundan sonra beni nelerin beklediğini bilmeden gözlerimi yavaşça yabancı bir odada açtım.
Başımın arkasında ki hafif sancı yüzümü buruşturarak yattığım yerden kalkmama sebep oldu. Üstümde hala dün geceden kalma kıyafetler vardı. Kendime tam olarak gelememiştim. Elimi başıma doğru götürdüm. Elime gelen sargıyla, darbe aldığım yerin pansuman yapıldığını anladım. Ayaklarımı yavaşça yataktan sarkıttım ve gözlerimi odada gezdirmeye başladım.
Gri rengin hakim olduğu oda neredeyse benim evimden büyüktü. Önümde ki sürgülü, büyük ve beyaz dolap yarım bir şekilde açıktı. İçinde hiçbir kıyafetin olmamasından dolayı, olduğum odanın çok kullanılır bir oda olmadığını anlamıştım. Her yer derli toplu ve çok temizdi.
Yavaşça ayağa kalktım. Kenarda duran ayakkabılarımı görünce gidip giydim. Kafamı hızlı hareket ettirmemeye çalışıyordum. Bu baş ağrısını çok iyi bilirdim.
Gözlerimi bir müddet daha odada gezdirdikten sonra kapıya doğru yürüdüm. Dün gece yaşadıklarımın hepsini hatırlıyordum. Yüksek ihtimal o adamın evinde olduğumu da tahmin ediyordum. Bunu düşünemeyecek kadar salak değildim. Kapıyı açtım ve büyük koridora doğru çıktım. Hemen önümde düz bir şekilde aşağıya doğru inen merdivenler vardı.
Aşağıda ki büyük salon bir havuz gibi tamamen gözüküyordu. Alt dudağımı aşağıya doğru sarkıttım. "Vay be. Güzel evmiş..." diye mırıldandım kendi kendime. Süslü tırabzanlara tutunarak yavaşça aşağıya indim. Evin içi gözlerimi kamaştırıyordu. Burası bizim eski evimizden bile güzel ve büyüktü. Merdivenleri inmeyi bitirdiğimde salonun ortasına doğru yürüdüm.
"Kimse yok mu?" diye seslendim evin içine doğru. O sırada solda ki bahçeden duyduğum su sesleriyle birlikte tereddütsüz bir şekilde oraya doğru yürümeye başladım. Bahçeye çıkan kapının ağzına geldiğimde dışarıda ki yoğun güneş ışığından dolayı gözlerimi kamaştırdım ve tek elimle gözlerimi güneşe siper ettim.
Sonunda görüntüm netleştiğinde büyük havuzdan çıkan dün geceki adamı gördüm. Altında siyah renkli bir deniz şortu vardı. Karın kaslarından anladığım kadarıyla sıkı bir spor yapıyordu. Çünkü böyle kaslar uğraşılmadan olacak bir şey değildi.
Ağır adımlarla şezlongun yanına doğru yürüdü ve üstünde ki küçük havluyu alarak saçlarını kurutmaya çalıştı. Şortunu ve vücudunu da biraz kuruladıktan sonra havluyu omzuna doğru attı. Saçları dağılmıştı. Ardından içeri gelmek için benim olduğum yere doğru döndü.
Göz göze geldiğimiz de ifadesini bozmadan aramızda ki mesafeyi kapatmaya başladı. İkimizde gözlerimizi bir an olsun kaçırmadan mesafenin kapanmasını bekledik. Sonunda yanıma ulaştığında durmadan devam etti ve içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
AcciónSüveyda, kalbin üstündeki siyah benek demektir. Kalpteki gizli günah merkezi... Sen, ben, onlar aslında hepimizin kalbinde bir yerlerde bu gizli günah merkezi vardır. Bazımız bastırır, bazımız bastıramayız... Bazımız iyi olmayı seçer, bazımız kötü...