Bölüm 4: Sarhoş

82 12 1
                                    

Bölüm 4

Bölüm şarkısı: Kahraman Deniz Böyle Sever

Odamdaki berjerde oturmuş kitap okurken Bora Abi odaya girdi. Karşımdaki berjere oturup ona bakmamı bekledi, sayfayı bitirmeden kitabı bırakmamak huy olmuştu bende.

Kafamı ona çevirdiğimde yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı. Sınavım güzel geçmişti, istediğim bölümü kazanacağım kesin gibiydi. En önemlisi de kalbimde olanın kalbine sahiptim. Bu her şeye bedeldi. Allah biliyor ya, o en güzel sahiplikti.

"Ne düşünüyorsun?"

"Hiç, son zamanlarda neler yaşadığımı hatırladım. Sahi, aklıma ne geldi. Bana Pamir'in geçmişini anlatır mısın? Ona sorup onu üzmek istemiyorum ama merak da ediyorum."

Bora Abi bana emin misin der gibi baktı ve kararlı bakışlarımı görünce anlatmaya başladı.

"Bunları benden duyman çok doğru olmaz, bu yüzden sana ufak bir kısmını anlatacağım. Eğer Pamir isterse sana her şeyi anlatır zaten. Annesi seneler önce kanserden öldü. Pamir'in annesiyle ilişkisi çok samimi değildi fakat onun ölümü Pamir'i çok sarsmıştı. Biz lisedeydik o zaman. Çok uzun zaman oldu ama bana kalırsa hâlâ tam olarak atlatabilmiş değil. Babası da sen bize gelmeden 1 hafta önce kalp krizi geçirdi. Pamir hastaneye yetişemeden vefat etmiş. Pamir kendini uzun süre toparlayamadı. Sen ona iyi geliyorsun. O aşkını sana itiraf etmeden önce hep benimle konuşurdu. Kaç kere karşımda senin fotoğraflarına bakıp içmekten sarhoş olmuştu. Birbirinizi üzecek en ufak bir şey bile yapmayın. Bu en çok birbirinize zarar verir."

Bora Abi benim cevabımı beklemeden çıktı odadan. Demek ki o gün uçurumda onlar gitti dediği kişiler anne ve babasıydı. Ne çok ortak noktamız varmış meğer. Kader bizi birbirimize getirmiş.

Onu özlüyordum ama her zaman da mesaj atıp meşgul etmek istemiyordum. Sonuçta büyük bir şirketi yönetiyordu ve bu aralar yoğun çalışıyordu. Bildiğim kadarıyla babasının vefatından sonra bir sürü belge işi vardı.

Şımarıkça omuz silktim. Şirket işi vardı da bende komşu kızı değildim. Hem ufak bir mesajdan da zarar gelmezdi ki.

"Merhaba, müsaitsen konuşalım mı?"

"Sana her zaman müsaitim güzelim. Arıyorum hemen."

Ben mesajı okur okumaz telefon çaldı. Deli adam bir de görüntülü aramıştı.

Telefonu açıp hemen kamerayı elimle kapattım. "Ya saçım başım dağınık, üstümde pijama var. Niye normal aramadın?"

"Aşkım çek elini de yüzünü göreyim. Zaten hasret kaldım kaç gündür."

Saçımı olabildiğince düzene sokup elimi çektim.

"Heh şöyle. Hem gayet güzelsin, neyi sakladın anlamıyorum. Neyse, sonuca baktın mı? Nereyi kazanmışsın?"

"Siteye girdim ama yoğunluk var. Bende birkaç gün sonra bakacağım."

"Ben senden daha çok heyecanlıyım. Bence hemen bak, eğer istediğin okulu kazanmışsan minik bir sürprizim var sana."

"Ne sürprizi?" Sorarken de düşünüyordum, acaba ne olabilir diye. Evlilik teklifi gibi bir şey beklemiyordum çünkü daha çok erkendi. Neydi acaba?

"Hmm bilmiyorum. Buluştuğumuzda küçük bir öpücük alırsam belki söyleyebilirim."

Tabii anında yanaklarım kızarmıştı. Bir kere arabadan inerken yanağını öpmüştüm. O günden sonra sürekli böyle diyaloglar yaşanıyordu aramızda.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin