Bölüm 23
Bölüm şarkısı: Kahraman Deniz Hayat Memat Meselesi
Uyanmıştım ama gözlerimi açmak istemiyordum. Pamir'in yastığına uzanıp kokusunu solumak istedim. Ama kaybolmuştu kokusu, yoktu artık. Ben gittikten sonra o da bu evde kalmadığı için her izimiz silinmişti. Yemin olsun ki o izleri yeniden kazıyacağım bu eve. Gitmeyeceğim, savaşacağım.
Güldüm kendi hâlime. Hani yorulmuştum savaşmaktan? Daha 2 gece öncesine kadar ağlıyordum. Şimdi ise onun kokusunun hayali bile mutlu etmişti beni. Unutmuş muydum acımı? Bırakmış mıydım bebeğimin yasını tutmayı? Hayır, hiç biri bitmedi. Sadece mutlu olmak benim de hakkım. Hayatta her zaman güçlü kalamam. Yorulduğum anlar olur, düştüğüm anlar olur ama ayağa kalkmayı uzun zaman önce öğrenmiştim. Şimdi de kalkıyorum işte.
Telefonum çalınca daldığım düşüncelerimden sıyrıldım, Beril arıyordu.
"Alo?"
"Balım ben evden çıktım şimdi, enişte beni almaya araba yollatmış. Trafik yoksa hemen gelirim. Bir dakika? Senin sesin uykulu geliyor? Uyuyor musun hâlâ? Çabuk kalk o yataktan, kardeşine yemek yap. Geldiğimde yemek bulamazsam yemek yerine seni yerim."
Telefonu yüzüme kapatınca kahkaha attım. Bu kızla kendimi bile hatırlamadığım zamandan beri arkadaşlık ediyordum ama şu ani çıkışlarına her seferinde şaşırıyordum. Amacı bana kızmak değildi, toparlanmamı sağlamaktı. Bu yüzden bazen kızması gerekiyordu, bazen de rahatlatması.
Dişlerimi fırçalayıp yüzüme nemlendirici sürdüm. Pijamalarımı çıkartıp kot pantolon ve beyaz, dar bir tişört giyindim. Odaya geri döndüğümde telefonum titredi, mesaj gelmişti.
Gönderen: Değerlim
Günaydın sevgilim. (07.32)
Korumalar aradı, Beril yola çıkmış. Haber vereyim dedim. Seni seviyorum. (10.54)
Son cümlenin üstünde parmağımı gezdirdim. Seni seviyorum güzel gözlüm.
Mutfağa indim ve Beril gelene kadar atıştırmadık bir şeyler hazırladım. Onlar fırında pişerken de kahvaltı sofrasını kurdum. Pamir ev için bir çalışanın gelmesini teklif etmişti ama ben istememiştim. Tek başıma kalıp kafamı dinlemek daha iyi olacaktı. Ayrıca tanımadığım birisinin sürekli evde olması beni tedirgin ederdi. Şimdilik bu şekilde idare ediyordum.
Araba sesi duyunca ellerimi kuruladım ve kapıya koştum. Ben kapıyı açar açmaz Beril boynuma atladı.
"Çok özlemişim." dedi. Sesindeki hüzün kırıntıları kalbime bir iğne misali battı.
"Ben de çok özledim, hadi içeri gel."
Evlendiğimden beri ilk defa bir misafir ağırlıyordum. Gerçi bu misafir ağırlamak gibi değil de özlem gidermek gibiydi. İkimiz de birbirimizi görmek istiyorduk ve konuşacak konular birikmişti.
Beril için misafir odasını hazırladım ve eşyalarını oraya bıraktık. Ben mutfağa inip fırındaki keki kontrol ederken Beril de gelmişti. Üstünde bir huzursuzluk var gibiydi, rahat görünmüyordu.
"Bir sorun mu var?" dedim.
"Hayır, yok. Ne olsun ki? Hadi yemek yiyeyim, acıktım çok."
Üstünde durmadım, gelip geçici bir durumdur dedim. Beril de eski neşesine kavuşmuştu.
"Ee anlat bakalım, Bora Abi'yle nasıl gidiyor."
Beril hiç utangaç bir insan değildir. Benim aksime oldukça rahattır. Ama şu an yanakları biraz kızarmıştı, yüzünde utançla karışık bir gülümseme vardı ve gözlerini benden kaçıyordu. Keyfim iyice yerine gelmişti. Biraz sıkıştırsam fena olmazdı, onun bana yaptığının acısını çıkartmak istiyordum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybedemem
Teen FictionTamamlandı. Çisil'in bir ailesi olsaydı belki de Çisil bu kadar güçlü olmak zorunda kalmayacaktı. Yaşıtları gibi okuluna gidecekti, mutlu olacaktı. En büyük derdi sınavlardan geçmek olurdu belki de. Ama hayat herkese adil davranmaz değil mi? Siz pl...