Bölüm 26: Bora-Beril

31 7 0
                                    

Bölüm 26 (Bora Beril Özel Bölüm)

Bölüm şarkısı: Kırk Yılda Bir Gibisin

Beril'den

Hazırladığım masaya bakıp keyifle gülümsedim. Dün gece Bora kendini zorla evime davet ettirmişti. Telefon konuşmamızı hatırlayınca kahkahama engel olamadım. Bu adam gerçekten deliydi! Dün gece ağzımdan girip burnumdan çıkmış, evime gelmek için dil dökmüştü.

Normalde evime gelmesini pek istemiyordum. Çünkü orta kalitede bir öğrenci evinde yaşıyordum. Elime geçen para da sadece beni döndürdüğü için eve tek kuruş harcayamıyordum. Zaten tüm param okul masrafları ve mutfakta bitiyordu.

Bora benimle görüşmek istediğinde hep dışarıda buluşuyorduk. Evimden utandığımdan değildi, sadece aramızdaki şeylerin burası yerine daha güzel yerlerde yaşanmasını istiyordum.

Telefonum çalınca ellerimi kurulayıp hızlıca telefonuma yürüdüm, Bora arıyordu.

"Efendim sevgilim?"

"Şimdi işten çıktım, geliyorum. Haber vermek için aradım."

"Tamam aşkım, seni bekliyorum."

Telefonu kapatınca masanın son eksiklerini tamamladım ve üstümü değiştirdim. Bora'nın üstünde takım elbise olduğunu tahmin ederek ona uygun bir elbise giyindim. Saçlarım göğsümün hizasında, düz ve siyahtı. Sadece tarayıp açık bıraktım. Makyaj yapmak yerine yüzüme ve dudaklarıma nemlendirici sürdüm. Bora'nın karşısına en doğal hâlimle çıkmak istiyordum.

Belki aklınıza gelir, Çisil okulunu bitirdi ama sen niye öğrencisin diye. Benim üniversitem 5 senelikti, yani şimdi son seneyi okuyorum. Aslında öğrenci olmak benim için çok daha avantajlı. Çünkü not ortalamamın belli bir değer üstünde olması karşılığında bazı markalar burs veriyordu. Mezun olunca bu burslar anında kesilecekti ve acilen iş bulmam gerekiyordu. Hayatın telaşı ailesiz olanlar için çok önceden başlıyordu.

Zil sesini duyunca hemen kapıyı açmaya koştum. Bora yukarıya çıktığında elinde çok güzel bir çiçek buketi gördüm. O an gözlerimden kalpler çıktığına yemin edebilirdim.

"Bunlar senin için aşkım."

Uzanıp yanağını öptüm. "Çok teşekkür ederim. İçeriye gelsene."

Bora içeriye girince hemen yemekleri servis ettim ve masaya oturduk. Bora her yaptığım yemeği iştahla yiyordu. Ben ise onu izliyordum. Yaparken tüm kokular mideme dolduğu için yemek yiyesim kaçmıştı.

Bora yemeğini bitirince arkasına yaslandı. Bana çok güzel bakıyordu. O an bu hâlde olabilmemize şükrettim. Çok inat etsem de Bora asla pes etmemişti ve şimdi gurur ve aşkla onun yanındaydım. Ne kadar şükretsem az kalırdı.

"Buraya gelmemin, böyle yemek yemeyi istememin iki sebebi var. Birincisi Pamir ve Çisil'in barışmasını kutlamak. Çünkü Çisil iyi olmadığında sen de iyi değilsin. Aynı şekilde Pamir iyi olmadığında ben de iyi değilim. İkinci sebep ise..."

Lafını kesip beni izlemeye başladı. İlk başta ben de ona eşlik etsem de sabrım kalmamıştı.

"İkinci sebep ne aşkım?"

"Hatırlıyor musun ilk sevgili olduğumuz zamanları?"

Başımı onaylarcasına salladım, yüzümde hatıralarımızdan kalan güzel bir gülümseme oluştu.

"Nasıl unuturum ki o anları? Hepsi birbirinden kıymetliydi."

Çisil'in günlerdir süren ısrarına dayanamayınca izin günüm gelir gelmez yurttan çıktım, onun evine gitmek için bir otobüse bindim ve dalgınca yolladı izledim. Aslında o eve gidesim yoktu ama Çisil beni çok özlüyordu. Orasının kurallarını bilmiyordu, oraya alışamıyordu. Her zaman yanında beni istiyordu. Ben de fırsat bulduğumda yanına gitmeye çalışıyordum ama büyük bir sorunumuz vardı. Çisil'in üvey abisi bana aşık olduğunu söyleyip eve girer girmez peşimden ayrılmıyordu. Cevabını verip sesini kesmesini sağlayabilirdim ama bunun Çisil'i zor duruma düşüreceğini bildiğimden susuyordum.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin