Bölüm 28: Tehlike

34 7 0
                                    

Bölüm 28

Bölüm şarkısı: Gripin Nasılım Biliyor Musun

2 hafta sonra...

Bugün ailemin evine gideli 2 hafta olmuştu. O günden sonrası benim için çok zor geçmişti. Saatlerce tavanı izlemiştim. Gözlerim etrafa boş bakmıştı. O bakışlarda geçmiş vardı, özlem vardı, üzüntü vardı. En önemlisi, aile hasreti vardı. Eve gelince hiçbir şey yemeden uyumuştum ve Pamir çok sinirlenmişti. Belki de pişman olmuştu. Yemek yememem ve hayattan kopmuş gibi ruhsuz olmam onu çok üzmüştü. Ben yatakta yatarken büyük bir özenle yemek hazırlamıştı ama yemek istememiştim. Yemem için beni zorlamıştı ama ben bağırınca ufak bir kavga etmiştik. Onu üzdüğüm için kendimi çok suçlu hissediyordum. Kırgınlığına rağmen bana söylediği sözler sanki şimdi söylemiş gibi kulağımdaydı.

"Bunu sana söyledim çünkü bilmek hakkındı. Üzüldün, bu gayet normal. Ama kendini hayattan soyutlama, benden kopma. Üzgün olman ya da sinirli olman benim için çok önemli. Derdini bana anlat ki sana yardımcı olayım. Böyle içine kapanıp kendini üzmen neyi değiştirecek? Şimdi seni yalnız bırakacağım. Yarından itibaren de erken saatlerde şirkete gideceğim."

O günden itibaren dediği gibi erkenden işe gidip çok geç geliyordu. Günlerce benim yanımda kaldığı için işler çok birikmişti. Eve geldiğinde yemek yiyip hemen uyumak istiyordu. Bana kırgın olduğu için benimle konuşmuyordu. Buna bir çözüm bulmam gerekiyordu.

Yataktan kalkıp duşa girdim. Sonra da üstümü giyindim ve evden çıktım. Bugün yeniden kan vereceğim için aç gitmem gerekiyordu. Bugün Pamir'in önemli bir toplantısı olduğu için şoförle gidecektim. O yanımda olmayınca kendimi çok kötü hissediyordum ama yapacak bir şeyim yoktu.

Hastaneye girince kan verdim ve onun sonuçlarını beklerken kahvaltı ettim. Nedense hastaneye gelirken çok midem bulanmıştı. Doktorun söylediği saat gelince toparlanıp odasına gittim, beni bekliyordu.

"Merhaba Çisil Hanım. Kan sonuçlarınızı inceledim, şimdi de ultrasonla muayene edelim."

Gösterdiği sedyeye uzanıp karnımı açtım. Soğuk jel irkilmeme sebep oldu. Pamir yanımda olsa elimi tutardı. Yokluğu kalbimdeki çatlakları sızlattı, kalbime batan dikenler gözlerimden yaş akıttı.

Doktor beni muayene ederken ben gözlerimi kapatıp Pamir'i çizdim önüme. Yanımda yokken hayali bile ayakta kalabilmemi sağlıyordu. Belki ettiğimiz kavga önemsenmeyecek kadar küçüktü ama böyle bir zamanda yalnız kalmayı asla istemezdim. Yalnız kalmak bana aylar önce yaşadığım acı dolu günleri hatırlatıyordu. Şimdi tertemiz bir sayfaya ilk kelimelerimi yazıyordum ve bu kelimelerin birer karalamadan ibaret olmasını istemiyordum. İleride bu sayfaya geri döndüğümde güzel şeylerle karşılaşmak istiyordum.

"Tebrik ederim Çisil Hanım, hamilesiniz."

Ne dedi o? Ne hamilesi? Nasıl hamileyim ben?

"Ne dediniz?" diye fısıldadım şaşkınlıkla.

"Hamilesiniz. Uyguladığımız tedavi işe yaramış. Daha çok yeni olduğu içime burada tam görünmüyor, kan sonuçlarından anladık." Elini ekrana koydu. "Burada olduğunu tahmin ediyorum, henüz çok ufak olduğu için ultrasonda görmekte zorlanıyorum. Tebrik ederim, sağlıkla büyüsün. Siz toparlanın, birazdan detayları konuşuruz."

Doktor odadan çıkınca yavaş hareketlerle karnımı temizleyip kıyafetlerimi düzelttim ve doktorun yanına gittim.

"Size bazı vitaminler yazdım. Hamilelik sürecinde asla stres yapmayın. Ağır kaldırmayın. Ani hareket etmeyin. Elinizden geldiği kadar yürüyün. Bol bol su için ve dengeli beslenin. Sabah kahvaltılarınızda mutlaka yumurta olsun. Genel olarak dikkat etmeniz gerekenler bunlar. Kanamanız olursa mutlaka hastaneye gelin. 2 hafta sonrasına yeniden bekliyorum. İyi günler."

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin