Bölüm 14
Bölüm şarkısı: Emir Can İğrek Aç Bağrını
2 ay sonra...
Gözlerimi huzurla araladım. Sağ tarafımı boş görünce etrafa bakındım, Pamir yoktu. Banyodan gelen su sesini duyunca rahat bir nefes aldım. Gözüm saate takıldı, Pamir yarım saat önce kalkmış olmalıydı.
Erken kalktığım için beraber kahvaltı edebilirdik. Genelde Pamir'in işe gittiği saatlerde ben uyuyor olduğum için beraber kahvaltı yapamıyorduk. Bu defa bu fırsatı değerlendirmek istedim.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp doğruldum. Ani hareket ettiğim için başım dönmüştü. Umursamadım, aç olduğum için gayet normaldi. Ayağa kalktığımda midemde bir baskı hissettim. Aceleyle koridordaki banyoya koşup içimde ne varsa kustum. Aç olduğum için sadece mide sıvısı kusmuştum. Apar topar kalkıp lavaboya dayandım. Dişlerimi fırçalayıp kendime gelmeyi denedim. Yüzümü de soğuk suyla yıkayıp banyodan çıktım.
Tam odaya geri döndüğümde banyonun kapısı açıldı ve Pamir'le göz göze geldik. Tabii hemen anlamıştı benim kustuğumu.
"Ne oldu? Yüzün sararmış."
"Bilmiyorum. Kalktığımda çok kötü olmuştum. Kusup rahatladım, şimdi iyiyim. Beraber kahvaltı edelim mi? Vaktin var mı?"
Pamir hemen yanıma geldi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Telaşlanmıştı ve onu üzdüğüm için şu an kendimi berbat hissediyordum. "Bırak şimdi kahvaltıyı vakti. Sen iyi misin onu söyle. İstersen doktora gidelim. Bugün yanında kalayım. Seni yalnız bırakırsam içim rahat etmeyecek."
"Bir şey yok. Soğuk alıp üşütmüşümdür, geçer yarına kadar. Hadi yemek yiyelim, acıktım."
Pamir aksini yapmayı istese de beni bırakıp giyinme odasına geçti. Ben de aşağıya inip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Önce çayı demledim, o hazırlanırken masayı hazırladım. Çayın kokusu çıkınca yine midem bulanmıştı. Banyoya koştum fakat bu defa kusamadım. Midemde hiçbir şey olmadığı için sadece öğürüyordum. Pamir sesimi duymuş olacak ki banyonun kapısını çaldı.
"Çisil iyi misin?"
Öğürmelerimin arasında zorlukla konuştum. "İyiyim, bir şeyim yok."
"Kapıyı açar mısın? Yanında olayım."
Yüzümü yıkayıp kapıyı açtım. Yorgun düştüğüm için kendimi Pamir'in kollarına bıraktım, beni koltuğa taşıyıp oturttu.
"Bu böyle olmayacak. Kaç gündür bu hâldesin, hastaneye gideceğiz."
Beni yeniden kucağına alıp yukarıya taşıdı. Beni yatağa oturtup giyinme odasına girdi. Bir eşofman altı, bir tişört ve bir hırka getirdi. Pijamalarımı çıkartıp onları giydirdi. Hırkayı çıkarmak istesem de izin vermemişti, Eylül ayında olduğumuz için terliyordum fakat Pamir üşümemden endişe ediyordu.
Pamir de hızlıca giyindi ve evden ayrıldık. Bildiğim kadarıyla bir arkadaşının özel hastanesine gidiyorduk. Hastane eve yakın olduğu için yaklaşık 10 dakikada gelmiştik. Beni acil kısmındaki özel bir bölüme yatırıp kan aldılar. Kan sonuçlarını beklerken bir doktor yanıma gelmişti.
"Mide bulantısı ve kusma şikayetiyle gelmişsiniz. Başka şikayetleriniz de var mı?"
"Gün içinde bazen başım dönüyor, açken daha sık oluyor. Bazen canım yemek yemeyi çok istese de midem bulandığı için yiyemiyorum. Sonra da üzülüp hüngür hüngür ağlıyorum."
Biraz saçmalamış mıydım acaba? Tek gözümü korkuyla açıp doktora baktım, dosyamı inceliyordu.
"Kan sonuçlarınız gelince yeniden konuşalım. Şimdilik ilaç vermiyorum, 2 gün sonra yeniden gelin. Geçmiş olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybedemem
Novela JuvenilTamamlandı. Çisil'in bir ailesi olsaydı belki de Çisil bu kadar güçlü olmak zorunda kalmayacaktı. Yaşıtları gibi okuluna gidecekti, mutlu olacaktı. En büyük derdi sınavlardan geçmek olurdu belki de. Ama hayat herkese adil davranmaz değil mi? Siz pl...