Bölüm 18: Boşluk

35 9 0
                                    

Bölüm 18

Bölüm şarkısı: Gece Yolcuları Unut Beni

Hayatta her şey geçer derler, zaman su misali derler, her şey unutulur derler, onlar her şeyi derler. Derler de bir şeyi bilmezler. Zaman eğer mutluysanız su gibi akıp gider. Fakat hayatınız tepetaklak olmuşsa zaman su gibi akıp gitmez. Aksine, bir diken gibi olur. Su nasıl boğazınızdan rahatça geçiyorsa diken de bir o kadar acıtır. Boğazınızı yara yara gider. Ne zaman ki midenize indi, siz onu sindirirsiniz ve yaralarınızı onarmaya başlarsınız. Bir süre sonra da artık sadece yara izi kalır, kalan her şey geçer gider.

Elimi boş karnımda gezdirdim ve burukça gülümsedim. Bebeğim gittikten sonra hayatım kocaman bir boşluktan oluşuyordu. Var, aynı zamanda yok.

"Gittiğin yerde umarım mutlusundur bebeğim. Anneannen, deden, dayın, babaannen ve deden senin yanında. Sadece ben ve baban yokuz. Sana orada iyi baktıklarına hiç şüphem yok. Beni özlediğini biliyorum, ben de seni çok özledim. Yakında kavuşacağız." diye fısıldadım.

Sanki hayatımın bundan sonra bir amacı yok gibiydi. O zaman neden yaşıyordum? Annem ve babam beni bekliyordu, onların yanına gidebilirdim. Nasıl olsa artık burada işim kalmamıştı.

Yatağımdan kalktım ve banyoya yürüdüm. Küveti su dolması için hazırlayıp dişlerimi fırçaladım. Bugün hastaneden çıkalı 4 gün olmuştu ve artık yaramı suya sokabilirdim. Aslında doktorum 2 gün öncesinden izin vermişti ama bunun için acele etmemiştim. Hastaneye gitmek dışında evden çıkmadığım için yağlı saçlarım sorun değildi.

Küvet hazır olunca kıyafetlerimi çıkardım ve içine girdim. Ilıktan sıcağa meyleden su gevşememi sağlamıştı. Tüm kaslarımın uzun zaman sonra rahatladığını hissediyordum. Günlerdir içtiğim onca uyku hapına rağmen bir dakika bile uyumamıştım. Kendimce kendime ceza veriyordum. Artık bunu yapmayı bırakmalıydım çünkü bu hikayede en masum kişi bebeğimdi, sonra da ben.

Gözlerimi kapatıp başımı arkaya attım. Artık kendime yaptığım bu eziyete bir son vermem gerekiyordu. Olanların suçlusu ben değildim. Zaten artık suçlunun kim olduğunun da bir önemi yoktu. Hikaye bitmişti, suçlu olan gitmişti, geride kalan yanmıştı.

Hâlâ bu aptal kalbim onu özlüyordu ama bu defa mantığım daha ağır basıyordu. Duygularımla hareket edersem bu saatten sonra hata yapardım, aklım her zaman ön planda olmalıydı. Onu sevmeye devam edecektim ama hatasını da affetmeyecektim. Gerçi, affedilmek için bana gelir miydi o da belli değil.

Küvette ayağa kalkıp duşumu aldım ve banyodan çıktım. Suda çok uzun zaman geçirdiğim için derim buruşmuştu ama su bana çok iyi gelmişti. Ağır hareketlerle üstümü giyindim. Pratik olsun diye eşofman takımı seçmiştim. Saçlarımı kurutup topuz yaptım ve mutfağa geçtim. Yarım saat içinde yemek yiyip hastaneye gitmem gerekiyordu. Bugün hem doktoruma hem de psikiyatriye randevum vardı. Yemeğimi yiyip evden çıktım. Doktorum dün geceden itibaren ilaçlarımı içmemi istememişti. Hem ağrılarımı görmek istiyordu hem de ilaçlarımın dozu değişecekti. Artık iyileşme sürecine girdiğim için yavaş yavaş ilacı bırakıyordum, tabii ki doktor kontrolünde.

Hastaneye geldiğimde kaydımı yaptırıp bekleme salonuna geçtim. Ev artık beni boğduğu için her gideceğim yere erkenden varıyordum. Artık evde durmak işkence gibiydi. Çünkü evdeyken aklım bir saniye bile boş kalsa kendimi dolabımın önünde buluyordum. Sonrası ise bağıra bağıra ağlamak...

Sıram gelince odaya girdim, doktorum yine beni gülen gözlerle karşılamıştı. Ona onun aksine içi boş bir tebessümle karşılık verdim. Oturmam için koltuğu işaret etti.

"Fiziksel muayeneden önce seninle bazı şeyleri konuşmak istiyorum." Aramızdaki ilişki artık hasta doktor ilişkisini aştığı için birbirimize sen diyorduk, böyle daha rahat ediyordum.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin