Bölüm 10
Pamir bir kaç saniye yüzüme baktı. Uyku sersemi olduğu için algılayamamıştı sanırım.
"Ne dedin sen?"
Utandığımı hissettim. "Şey diyorum işte. Hani şey yapıyorlar ya, biz de ondan yapalım istiyorum."
Pamir büyük bir kahkaha attı ve dudaklarıma yapıştı. Niye bilmiyordum ama öncekilere göre daha farklı bir şekilde öpüyordu, sanki artık bir şeyler farklı bir boyuta geçmiş gibi.
Beni yatağa yatırıp üstüme uzandı. Başını boynuma gömüp küçük ısırıklar bırakırken elleri de tişörtümden içeri süzülmüştü. Dili köprücük kemiğimde oyalanırken elleri sırtıma uzanıp sütyenimi açtı. Deli gibi utanıyordum ama inlemekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Bu çok farklı bir şeydi.
Pamir üstümde biraz doğrulup beni izledi. Saçım başım dağılmış, dudaklarım şişmiş, nefes nefeseydim. "Çok güzelsin."
Üstümdeki tişörtün çıkarıldığını hissettiğimde titredim. Pamir sütyenimi çıkarmak için elini uzattığında elini tuttum. "Yapma lütfen, utanıyorum." Sesim boşlukta savrulan yaprak gibiydi, cansız ama var.
Pamir beni kucağına alıp başını boynuma gömdü. Şu an gözleri kapalı olduğu için daha rahattım. "Sana bunu yapmam çok bencilce. Sen daha çok küçüksün. Vücudunun verdiği tepkilerden bunu istediğini gayet iyi anladım ama ileride pişman olmandan korkuyorum. Bundan sonrasını istemiyorsan söylemen yeterli." Pamir alnımı öpüp bana anlayışla baktı. Bakışlarımı kaçırdım çünkü böyle bir konuyu onunla konuşmak için az önceki kadar cesaretli değildim.
"Şey... Aslında istiyorum ama çok korkuyorum. Korkum pişman olmaktan değil, canımın acıması veya başka şeylerden. Öyle dedim ama şimdilik bana anlayış göstersen olur mu?" Umutla gözlerine baktım, beni anlaması için. Biz birbirimize gözlerimizle her şeyi anlatıyorduk.
Pamir yeniden dudaklarını alnıma bastırdı ama uzun bir süre geri çekmedi. İçim huzurla doldu. Ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin ben burada hep olmak istiyordum.
Pamir beni yatakta bırakıp kalktı. Dolabından siyah bir tişört alıp bana giydirdi.
"Bununla rahat edemezsin." diye mırıldandı ve ben ne olduğunu anlayana kadar sütyenimi çekip çıkarttı. Utançla olduğum yerde kalakaldım. Pamir'in sertçe yutkunduğunu duydum. Yavaşça gözlerimi açıp ne yaptığını kontrol etmek istedim. Elindekine bakarken hipnoz olmuş gibiydi, gözlerini asla ayırmadan sütyenimi izliyordu. Aceleyle onu elinden alıp yastığın altına sakladım. Yüzünü ağır ağır bana çevirdi.
"Ben bir su içmeye gitsem iyi olur. Lütfen geldiğimde uyumuş ol." Sesi çok boğuktu. Bunu benim yaptığımı bilmek kasıklarımın sızlamasına sebep oluyordu.
***
Bugün okulumun ilk günüydü. Yıllarca hayalini kurduğum yere kavuşacak olmak kalbimin bir kuş gibi atmasına sebep oluyordu. Heyecanımın başka bir sebebi daha vardı. Pamir dün gece beni aramıştı, uzun uzun konuşmuştuk. Konuşmanın bazı kısımlarında bazı anılarımızı hatırlatıp beni utandırsa da sonu çok güzel olmuştu. Bugün için beni almaya gelecekti, okulumun ilk gününde beni yalnız bırakmak istemediğini söylemişti.
Yatağımdan çıkıp banyoya girdim, kısa bir duş aldım, saçlarımı kuruttum ve dolabımın başına geldim. Eylül ayında olduğumuz için açık renkli kıyafetlerime baktım. Beyaz renk, diz altı bir kalem etek; üstüne de çiçek desenli kayık yaka bir bluz giyindim. Saçlarımı düzleştirip yarım topuz yaptım. Pamir'in bana Almanya'da hediye ettiği kolyemi taktım ve sade bir makyaj yaptım. Çantamı da toparlayıp aşağı indim. Heyecandan dolayı midem hiçbir şey almıyordu, kahvaltı fikrini bundan dolayı direkt eledim. Spor ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Bahçede sağa sola giderken Pamir bahçeye girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybedemem
Teen FictionTamamlandı. Çisil'in bir ailesi olsaydı belki de Çisil bu kadar güçlü olmak zorunda kalmayacaktı. Yaşıtları gibi okuluna gidecekti, mutlu olacaktı. En büyük derdi sınavlardan geçmek olurdu belki de. Ama hayat herkese adil davranmaz değil mi? Siz pl...