17. RUHLARIN ÖZGÜR DANSI

15.2K 1.1K 1.6K
                                    

09.06.21




🕯


yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.

keyifli okumalar (:



emre fel- öleceksek ölürüz

teoman- farkındayım

perdenin ardındakiler-ellerim seni istedi

Bir son belliyse başladıktan sonra ne kadar kaçarsan kaç, o sona ulaşırsın çünkü yolun bellidir.

Bir yola çıktığımda on yaşındaydım.

Yalnızlıkla dolu bir yolun başrolü, yan karakteri, senaristi ve yönetmeni olduğumu anladığımda on altı, o yoldan çıkmak istediğimde yirmi dört yaşındaydım.

Ve o yolun sonunun ne olduğunu fark ettiğimde tarih Mayıs ayının başlarını, saat gece yarısına birkaç dakika kaldığını gösteriyordu. Yirmi beşimdeydim. Gözlerim karşımda bana güven dolu gözlerle bakan Tekeli'de, ruhum yanımda oturan adamın omzundaydı.

Güven, bana kalınırsa kimseye duyulmayacak kadar önemli bir duyguydu. Güven bir duyguydu. Annene güvenmemeliydin, dokuz ay seni karnında taşıdığı için hiç suçun olmamasına rağmen seni orospu yerine koyabilirdi; babana güvenmemeliydin, babalığın paradan ibaret olduğunu sanabilirdi.

Sınıf arkadaşına güvenmemeliydin, korka korka yaşadığın hayatta sakladığın sırları ona anlattığının ertesi günü tüm okulun iğrenç bakışlarına maruz kalabilirdin.

Öğretmenine güvenmemeliydin, yardım almak için gittiğinde kızı yaşında olduğuna bakmadan seni taciz edebilir, tecavüze kalkışabilirdi.

Seni bir gece yarısı soğuk Mersin sokağında bulan kadına güvenmemeliydin, senin ruhunu elinden alıp hayvana çevirebilirdi.

Kendinden yaşça büyük bir adama güvenmemeliydin, aşk sandığın şey seni bir yatağın ortasında yalnız bırakabilirdi.

Güvenmemeliydin işte. Ben güvenmiştim, kimse güvenmemeliydi. Güven duymaya açtım ama güvenmemeliydim. Beni polisten kurtaran kadına da, aile yerine koyduğum ekibime de, uykunun huzuruyla gülümseyebildiğim adama da güvenmemeliydim.

Ama neden içimde yükselen bu duygunun önünü kesemiyordum? Neden aklımdaki zincirleri kıramıyor, bir yere varamıyordum?

Tekeli'deki gözlerimi alıp Pars'a çevirdim. Birkaç dakikalık sessizliğe bir hayat sığdırdığımın ne onlar farkındaydı, ne de geçmişim. Geçmiş, zırhlı bir tanktı. Ona dokunamazdın, içini bilemezdin ama uzaktan baktığın kadarıyla onu bir dakikada tasvir edebilirdin.

Geçmişin her bir saniyesini sadece bir dakika içinde anmak zihnime çok ağır bir yük bırakmıştı.

Geçmişin kahkahaları kulaklarıma ulaştı, duymamak için, "Biz artık kalkalım," diyerek birden ayağa kalktım. Kaltak sarışın, Tekeli ve Pars bana şaşkın şaşkın bakarken kaşlarımı çattım. "E ne yapacağız başka? Bitti işte konuşma, bizimleymiş Tekeli."

Pars benim birden böyle bir şey yapmayacağımı düşünüyor olsa gerek kaşları kalkık, bir süre beni izledi fakat sonra ellerini dizlerine koyarak birden ayağa kalktı. "Kalkalım," dedi Pars ve elini Tekeli'ye uzattı. Tekeli de geldiğinden beri ilk defa ayağa kalkıp elini Pars'ın elinin arasına koydu. Aralarında benim anlayamayacağım bir bakışma geçti. Geçmişleri ile alakalı olduğunu düşünüp düşüncelere yürümedim. "Ulaşacağım Tekeli. Görüşeceğiz."

SEDNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin