14. İNTİKAMIN SOĞUK TOKADI

12.3K 1.1K 1K
                                    

25.05.21



🕯


yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.

keyifli okumalar (:


kahraman deniz- suç mahalli

evdeki saat- çürüdüm

kendimden hallice- sana

Tık.

Bir kalbin son sesi, bir taşın güçsüz sesi, bir nabzın tek sesi, bir kitabın kapanma sesi...

Adar Kozan'ın kalbimin kapılarını zorlamasının ilk yumruk sesi.

Hayatıma aldığım her kimliğin, büründüğüm her suretin beni zorlamaması onların kılığına kolayca girmemdendi, biliyordum. Hiçbir zaman o kimliklere devam etme zorunluluğum yoktu. Ben Elzem ismini bile elime aldığım kimlikte ve kulağıma çalınan hitapta benimsememiştim.

Ben Elzem'dim ama ben Elzem kalmayacaktım. Bunun o zaman da farkındaydım. Elzem ismi vazgeçilmez demekti ama ben, adımın geçtiği her yerde ilk benden vazgeçileceğini biliyordum.

Ben Sezen olmuştum ama ben Sezen kalmayacaktım. Sezen Aksu'nun kırık sesi gözlerimdeki dökülmeyen yaşları rakı bardağıma emanet ettirirken Sezen ismini kendime koymuştum ama ben Sezen de kalmayacaktım.

Şimdi Adar olmaya başladığım vakitte anlamının Mart, omuzdaş, olgunluk olduğunu bildiğim ismin bana ileriyi göstermesi, o tık sesini göğsümde yankılatıyordu.

Adar Kozan sevginin kolları arasında öfkesini diri tutsa da başka kalpler için canını ortaya atabilecek kadar gözü kara bir kadındı. Ben Adar Kozan'dım. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyordum.

Gözlerim karşımdaki iki çift gözü izlerken onlarla gurur duyuyor, onlar için yapamayacağım hiçbir şey olmadığını derinlerimde hissediyordum. Buz tutmuş bir kalbe kan enjekte edilince o kalp atmaya başlamaz, renklenirdi.

Benim buzdan kalbim hem renklenmiş, hem de atmaya başlamıştı. Ben bunun hatırına yıkılmayacak duvar, yakılmayacak beden bırakmazdım.

"Bu maskeleri takın, etkisi birkaç dakika içinde başlayacak gazın," dedi Ecre ve bize üç tane maske uzattı. Gözlerim maskelere inerken bana uzatılan siyah maskeyi beklemeden kafama geçirdim. Gözlerim ortadan kaybolan Liya'yı ararken Erman ve Bera da maskeleri kafalarına geçirmişlerdi. Bera'nın maskesi yeşil, Erman'ın maskesi griydi.

"Yekta kalksana, bayılacaksın biraz daha böyle kalırsan!" diye bağırarak konuşan Liya'nın sesini duyduğumda kaşlarım çatıldı ve bakışlarım az önce Yekta'yı bıraktığımız masaya çevrildi.

Yekta elini kapalı tutan kızın avcunu açmaya çalışırken omzunda yayını ve oklarını taşıyan Liya kolundan çekiştirerek onu kaldırmaya çalışıyordu. Kız Yekta'nın ellerini tutmasına aldırmadan kaçmaya çalışıyor, avcunu ise asla açmıyordu. Yekta'nın bu ısrarı nedendi bilmiyordum ama hassas olduğunu hissettim.

"Açsın, oyunu ben kazandım! Biliyorum!"

Kız katiyetle başını iki yana sallıyor, elini açmayacağını belli ederken nefesini tutuyordu.

Adımlarım hızlı ve seri halde Yekta'nın yanına ulaştığında Liya'nın elindeki maskeyi çektim ve kızın elini Yekta'dan kurtarıp Yekta'nın kafasına maskeyi geçirdim. Yekta benim onun yanına ilerlediğimi fark eder etmez bakışlarını maskenin arkasından görünen gözlerime kilitlemiş, asla gözlerini kaçırmamıştı. Kızdan ellerini çektiğim vakitte bile bana karşı koymamıştı. Bana izin vermişti, benim ona müdahale etmeme bir şey dememişti.

SEDNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin