23.03.21
🕯
yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.
keyifli okumalar (:
rehber- büyük saat
nasıl derler bilirsin- sevilmemişim
Kalbim yıllarca süren bir koşudan yeni çıkmışçasına göğsümü tarumar ediyorken hiç durmadan koşmuşluğun acısı göğsümdeydi. Evimizi bizden ve Henna'dan başka kimse bilmiyor diye düşünüyordum. Kim gelmiş olabilirdi?
Kimlerin geldiğine dair kafamda dönen tüm sorular sonu gelmez bir ağrıya başıma eklerken neleri aklımdan geçirmeli, neleri geçirmemeliydim; onu tartıyordum. Liya ile Bera son derece şaşkın bir şekilde yüzümü izliyor haldeydi fakat benim tek düşünebildiğim onların güvenliği idi. Bana emanet edilen canlara sahiptiler ve evet, birisi tarafından emanet edilmemişlerdi ama ben onların canlarını her şeye rağmen umursuyordum. Yani, tabii. Sanırım.
Kaşlarım her saniye biraz daha yüzümü karartırken onlara soracağım her sorunun cevabının nerede olduğunu biliyordum. Onları iterek salona doğru ilerledim ve cevabıma doğru yürümenin eminliği ile dikleştim. Liya ile Bera arkamdan sessizce gelmeyi seçti, ben ise ne yapmam gerektiğini bilmediğim koca bir boşlukta savruluyordum.
İçeri girdiğimde gördüğüm tanıdık simaların yanında hiç tanımadığım bir kişi daha bulunuyordu. Pars'ın müze gecesinde tanıttığı kızıl şeytan Nisa, kurnaz Ravza ve şu ayı Toroman vardı. İsmini hatırlamıyordum. Diğeri de şu hacker olan Caleb olmalıydı.
Onlar buradaysa Pars neredeydi?
Adımlarım salonun ortasını takip etti ve o anda bir ses yükseldi salondan. "Sen," dedi bana dikkatlice. Bu, Toroman'dı. "Seni tanıyorum."
Ben onu tanımıyordum.
Gözlerim kısıldı ve onu inceledim. Üzerinde ona oldukça dar gelen bir tişört, altında siyah bir kot vardı. Yüzü görünüşünün aksine oldukça yumuşak ve temizdi. İri kalıbı onu korkutucu gösterse de yüzü, olgun görünen suretini az da olsa yumuşatıyordu.
"Ben seni tanımıyorum," dediğimde kendini tanıtmak için olduğunu düşündüğüm adımı öne attı fakat kızıl şeytan onu eliyle durdurdu. Bera ile Liya'nın salonun girişte olduğunu göz ucuyla da olsa gördüm. Erman, Ecre ve Yekta ise sol tarafımda kalıyorlardı. Onlara göz ucuyla bakıp ismini hatırlamadığım kızıl gözlerin sahibine döndüm.
"Biz de onu tanımıyoruz Toroman," diyerek kıvrak zekasını konuşturduğunda Toroman, kızıl şeytan ve Ravza'nın yanındaki uzun boylu, uzun saçlı ve yeşil gözlü adam, Caleb Toroman'ın arkasına dikildi. Caleb sarışındı ve Toroman kadar olmasa da yapılıydı.
Onların ayağa kalkmasıyla arkamda bir hareketlilik hissettim ve geniş salonumuz bir anda uzun bedenlerle daraldı. Bir gerginlik yaşanmasını istemediğim için sessiz kalırken Erman, "Ağır olun," dedi kalınlaştırdığı sesiyle.
Bir an kendimi pamuklara sarılıp da korunuyormuş gibi hissederken bu hissin bana ilk defa uğradığı gerçeğini göz ardı etmek istedim. Alışmamak istedim.
Ruhum ilk defa birden fazla kişinin desteğini alıyordu.
Bunun ihtiyacını sonradan çekmesin istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEDNA
Mistero / ThrillerGerçeklerin yalanları arasında ilerleyebilir misin? Asıl yalan sensen ilerlersin. Bir hayata binlerce kaçış sığdırdıktan sonra kocaman çukura düşersen bocalarsın. Ne olduğunu bilmediğim kaosun tam içine düştüğümde içimde bir mum, elimde bir ölüm va...