29.05.21
🕯
yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.
keyifli okumalar (:
kendimden hallice- dünleri attım
şebnem ferah- çocukken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar
sufle, canozan- hiç kimsenin günahı yok
Günlerden bir gün, hangi zamanda yaşadığımı gerçekten önemsemediğim bir vakitte, eve çok geç saatte girmeyi hedefleyerek dışarı çıkmıştım. Zaten kimse beni umursamıyordu, ben de bu iğrenç özgürlüğün tadını çıkarıyordum aklımca. Kalabalık caddede geceye karışırken beni takip eden aya bakarak gülümsediğimi hatırlıyorum. Ay öyle parlak, öyle güzeldi ki bana koskoca gecenin ortasında, nefesine kadar dolu olduğu karanlıkta beyaz olmayı hatırlatıyordu.
Tertemizdi, benimleydi.
Aya bakarak benimle olduğu için şükrettiğimin sesi hala daha zihnimin hiç susmayan koridorlarında geziniyordu. O aya bakarak caddede yürüyordum ve bir kızın annesine, 'Anne bak, ay da bizimle yürüyor,' demesi ile o şükür sesim ayın bana ait olmadığını belirten sesle kesiliyordu.
Öfkeliydim, yalnızlığım yüzüme vurulmuştu.
Meğerse tek dostumun tek dostu değilmişim. Bu beni kırmıştı.
Sonra eve dönmüştüm. Kızgındım ve yalnızdım. Zaten yalnız olduğum bir kez daha hatırlatılınca evde koltuğun karşısında mısırını yiyerek hangi program olduğunu bile gram sikime takmadığım o televizyon programını izleyen anneyi görerek daha da sinirlenmiştim.
'Saat kaç haberin var mı? Eve yeni giriyorum. Ya ölseydim?' demiştim onun o haline sinirle. Sinirliydim, ay benim değildi. Başka kız da onu görüyordu ve ay onu da takip ediyordu. Anne ise iki üç harf alarak gülüşülen o siktiğimin programını izliyordu. Hayatta hiçbir amacı olmayan bir kadından çıktığım için kendime lanet etmeye başlamıştım bile.
'Ne yapayım ölürsen? Öldüysen hak etmişsindir,' demişti bana dönmeden. Bana dönmemişti ve o an içimden geçirdiğim tek şey o öldüğünde mezarının başına geçip, 'Ölmüşsün, hak etmişsin,' demenin hayaliydi.
Ama odama geçtiğimde tavana bakıp, 'Oradaysan, eğer gerçekten beni duyuyorsan sana sözüm şu; Beni huzurlu ve güvenilir hissettiğim bir yerde sonsuza kadar tut. Lütfen, sana yalvarırım benim içimdeki şu taşın beni yere çekmeyip yukarıya ittiği bir yerde hissettir,' diye fısıldamıştım. Fısıltımın ulaşması gereken yer Tanrı'ydı. Beni duymalıydı, ben çok acı çekiyordum.
Beni duymadığını düşünmüştüm.
Yinel günlerden bir gün, Zerafet Bale Okulu'nun bodrumunda sırf görevdeki kızları geride bırakmayıp geri döndüğüm için azar yiyordum. Almak için geri döndüğüm kızların hepsi ölmüştü. Sinirliydim ve bu sinirim beni tüketiyordu. İlk kaybım, ilk geriye dönüşümdü. O beş kızı geriye döndüğümde ruhlarının cehenneme tekmelenmiş olduğunu canlı gözlerle görmek beni mahvetmişti.
Emine bana diyordu ki: 'Sen süper kadın da kimseyi kurtarmak zorunda da değilsin. Onlar görevlerini biliyordu. Senin o küçük beynin benim laflarımı duymuyor mu? Sen sadece kendini düşüneceksin. Az kalsın ölüyordun, aptal!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEDNA
Misterio / SuspensoGerçeklerin yalanları arasında ilerleyebilir misin? Asıl yalan sensen ilerlersin. Bir hayata binlerce kaçış sığdırdıktan sonra kocaman çukura düşersen bocalarsın. Ne olduğunu bilmediğim kaosun tam içine düştüğümde içimde bir mum, elimde bir ölüm va...