05.06.21
🕯
yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.
keyifli okumalar (:
veysel gökçek - nur yüzlüm
kırık pena- petunya
m.can asfuroğlu- ben kötü değilim
selda bağcan- düşen hep yerde mi kalır
Eğer bir vücudum olmasaydı ruhumla bir petunyada nefes almak isterdim.
Lacivert petunyalara olan sevgim bir çocuğa duyulacak kadar kırıktı. Öyle ki, şansım olsaydı lacivert bir petunyanın gramafonu andıran başının açık kısmına bir yuva kurar, orada umudun kokusunun tam kalbinde yaşardım.
Petunyalar, umudu temsil ederdi.
Petunyayı kesersen süt değil, kan akardı. Petunyanın kırılan uzuvları, taşlardan delinmiş her yaprağı onu yıkmazdı ama petunyayı öldürürsen kanlanırdı.
Petunyalar, umudu temsil ederdi.
Umudu hiç bitmeyen o petunya olmak isterken yaşadığım her kötülüğün yanına kıvrılarak sanki onları ben yaşatmamışım da benim yanımda işlenmiş, şahit olmuşum ama o kötülükleri ben yapmamışım gibi dinlenmek istiyordum.
Yaşadıklarım, yaşayacaklarım ve aslında yaşayamadıklarım günahlarımın karşılığı mıydı? Eğer öyleyse bağırmak, haykırmak istiyordum. Bu ceza hiç bitmezdi. Ben günahkardım ve aslında ben bir masumdum.
Ben hem bir katil, ben hem bir maktuldüm.
Ben çok kişi öldürmüştüm ve yine, beni çok kişi öldürmüştü.
Yolları arkasına bir yara izi gibi bırakan taksinin camları üzerimdeki takım elbisenin kanlı geçmiş zamanını yüzümden gösteriyordu. Dört gündür banyo yapmıyordum ve üzerimdeki kan kokusu, ölü bedende hakimiyet kuran o kayboluşun izi gibi ruhuma sinmişti.
Yüzümde bir kan harbi vardı. Bir savaştaydık da ben sanki ölüm yalnızlığını istiyordum. Ailemi kırıyor, utanmadan bir Mart gecesinde gölgesini tanıdığım o adamı bekliyordum. Ben bu değildim. Birisini beklemezdim. Aile bellediğim insanları kırmazdım. Aile bellediğim Aleyna'yı hiç kırmamıştım.
'Güzel kızım benim,' diye fısıldadım içimden. Onu anmak bile kalbimi renklendiriyor, gözlerime parlaklık katıyordu. 'Sen güzel sevildin ve çok da güzel sevdin.'
Bir ailenin hissettiremeyeceği sevgiyi bana tattırdığında onun çok kişinin yerini tuttuğunu biliyordum. Şimdi çok kişinin gerçekten bulunduğu ailenin içindeydim, bu benim alışık olmadığım bir şeydi. Bundandı belki gamsızlığım, bundandı belki hem umursamaz hem de aşırı düşünceli bir insan olmam. Bundandı belki de dengesizliğim.
Birden içine düştüğüm köşke ve içindeki insanlara adapte olduğumu sanmıştım. Adapte olmuştum da ama onları bu kadar çabuk kabullenmemeliydim. Yalnızlığa alışık olan bünyem onları benden uzaklaştırmak istiyordu. Kalbim onlarlaydı ama mantığım kirli bir okyanustu. Akıntı onu temizleyemiyor, daha da kirletiyordu. Daha da karanlık düşüncelere çekiyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEDNA
Misterio / SuspensoGerçeklerin yalanları arasında ilerleyebilir misin? Asıl yalan sensen ilerlersin. Bir hayata binlerce kaçış sığdırdıktan sonra kocaman çukura düşersen bocalarsın. Ne olduğunu bilmediğim kaosun tam içine düştüğümde içimde bir mum, elimde bir ölüm va...