1. ALTI SEÇİLMİŞ

43K 2.4K 2.5K
                                    

24.02.21


🕯


yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.

keyifli okumalar (:




keyifli okumalar (:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




the weeknd, try me

madrigal, sonunda

lp, angels


Yarını olmayan bir kelebeğin sevincini hiçbir zaman yaşayamamıştım. Sevinçle kanat çırpamamış, çiçeklerin etrafında uçamamıştım. Bir günü vardı o kelebeğin, hayatın iyiliklerini görüyordu. Ama eğer ki bir günde hayatın tüm kötülüklerini gören bir kelebek olsaydı eminim ki ben olurdum.

Kanatlarına isler, kötü kokular, yangınlar bulaşmış bir kelebeği benzetirdim kendime. Hiç ölmeden her kozadan sıyrıldığında hayatın acı yüzüyle tanışan kelebek, yılmadan kendine yeni koza örerdi. Israrla farklı kimlik, farklı hayatı kabullenir, başka kötülüğü tadardı.

Hayat kötülüklerle dolu olabilirdi ama en büyük kötülük insanın içine sinmişken kanatlarını nasıl çırpardı?

Henna Sevim denilen kadının bizi koyduğu köşk denilen villada her an tetikteydim. Bu eve gelme sebebim peşimde olan herifti. Karabatak denilen yaşlı bunak, taşaklının tekiydi ve belli ki bu evdeki herkesin kellesini istiyordu. Evdekiler mühim değildi de kim, hangi ismimin kellesini istiyordu, orada kararsızdım.

Elis, demişti kitabımın arasına koyduğu notta. Elis'in kime ne zararı olmuştu? Bilmiyordum.

Şeytan diyor ki evdeki herkesin kellesini alıp o yaşlı bunağa götür, parayı al, herifin amacını öğren ve o herifi de mahvedip hayatına geri dön, Elzem.

İnsanın bazen şeytanı dinleyesi gelmiyor değildi.

Evdeki hiç kimse birbirine güvenmiyordu. Dün gece, tanıştıktan sonra herkes bir odaya konulmuştu. O odalarda sabaha kadar uyumayan ve evdeki en küçük tıkırtı sesiyle ayaklanan tek kişi olmadığımı düşünüyordum.

Şimdi, odamdaki koltuğuma oturmuş odadaki giysi dolabının yanına konulmuş cam korumalı silah dolabından aldığım bıçakla oynuyordum. Evden konuşma sesleri, ayak sesleri yükseliyordu. Bıçağı havaya kaldırıp inceledim. Bıçağın keskin yüzeyinde gördüğüm gözler, yeşil bir zehir ve kırmızı bir ölüm taşıyordu. Kararlıydı kadın. Neyin içine düştüğünü bilmiyordu ama neyin içinden çıkacağını iyi biliyordu.

Elimdeki bıçağı kaldırıp duvara fırlattıktan sonra duvara saplanan bıçağa iki saniye daha bakıp ayağa kalktım. Altımda bir tay ve üzerimde bir kapüşonlu vardı. Kapüşonlunun şapkasını kafama yerleştirmiştim. Mart ayının soğuğunu kalın şeyler giyerek örtüyordum.

SEDNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin