(3)Geciken tanışmalar...

119K 4.2K 446
                                    

Keyifli okumalar...

" Bazen her şeyi boş vermek istiyor insan. Bugün de ben boş vermek istiyordum ama elimde kalanlar izin vermiyordu. "

Dursun zaman. İlerlemesin istiyorum hiç. Bir yanım gitmek istiyor ama diğer yanım bas bas hayır diye bağırıyor. Ayağım kapının eşiğinde sanki. Aklım başka kalbim başka söylüyordu.

Ellerim arasında uyuyan küçük kızımın hafif mırıltıları bir yanımı huzurla doldururken diğer yanımı cayır cayır vicdan azabı ile dolduruyordu. Bir zamanlar mantığımla verdiğim karar şimdilerde bana acaba dedirtiyor. Aslında gözlerine baktığım her an bunu hissediyordum.

Aldığım sıkıntılı soluklar ritmini bozduğu anda onu kollarıma daha bir sardım. O benimleydi. Bana ait olan tek gerçek ve güzel şeydi. Aldığım kararın kime göre doğru veya kime göre yanlış olduğu zerre umurumda değildi.

Yaptığımın yanlış olduğunu kalbim her ne kadar kabul ettirse bile aklım ile hareket etmeye devam edeceğim. Bugüne kadar yanıltmayan daha sonrada yanıltmazdı.

" Her şey senin için meleğim. " Ciğerlerime dolan en güzel kokuyu onu koynuma biraz daha çekerek soludum. Yatakta yan dönmüş şekilde başını kolumun üstüne yerleştirmişken biraz sonra kalkacağının sinyallerini de şimdiden veriyordu. Belgin Abla biraz sonra kapının önünde uyandırmak için gelecekti ama doğrusu hiç kalkmak istemiyordum. Bütün gün sadece böyle kalsak gıkım dahi çıkmazdı. " Annesinin masalı. "

Hafif hafif gevşeyen zihnim bana uykunun kapıda olduğunu duyururken çok uzaklardan kapı gıcırtısı ve hemen ardından aynı gıcırtının uzaklaşarak yok olduğunu hissettim. Kendimi biraz daha aşağı çekerek yüzümü onun boynuna sakladım. Büzüşen dudaklarını yanağımda hissediyordum. Kapanan gözlerime yavaş yavaş bedenimde uyarak derin bir uykuya ev sahipliği yaptığı anda huzuru soludum.

Benim huzurum da mutluluğum da oydu. Başka kimse değil.

Umarım büyüdüğünde bana kızmazsın meleğim. Ben ne yapıyorsam bunu sadece senin ve bizim için yapıyorum.

***

Okuldan çıktığım gibi durdurduğum ilk taksi ile evin yolunu tuttum. Sabah ayırdığım birkaç dakikalık uyku bana bir ders kaybı olarak geri döndüğü için son dersleri kaçırmamak için resmen saniyeler ile yarışmıştım. Bunun bana kötü bir sonuç olarak geleceğini şimdiden görüyordum. Gelecekti de. Yol akıp giderken telefonumu açarak küçük bir araştırma gereği duydum. Gittiğim yerin neresi , daha doğrusu kızımı kimlerin arasına sokacağım bunu öğrenmeliydim. İsimlerini yazdığım gibi çıkan fotoğraf kareleri ile kaşlarım kalktı. " Demek tanınmış birileri. " Daha önce nasıl hiç duymadım hayret ediyorum. Fazlası ile bilindik bir şöhretleri var ama kimin umurunda. Bana daha farklı bir şeyler gerekiyordu.

" Abla geldik. " diyen bir ses ile mecburi bir şekilde telefonu kapatıp eve girdim. Şuan da akşam 17: 30 gibi saat geçip gidiyordu. Belgin ablayı evde Nur' a bakması için bırakmıştım ve onunda kafede bir ton işi vardı. Kısacası ben eve adımımı atar atmaz bana verdiği tonlarca nasihat ile koşa koşa kafeye gitmişti. Yüzümde mahçup bir gülümseme ile odaya girdim. Nur bir elinde emziği ile boylu boyunca yatakta yatıyordu. Üstüne tatlı bir elbise giydirilmişti. Geçen doğum günümde Belgin ablanın bana hediye ettiği anne- bebek takımlarından biri olan mavi çiçekli elbiseydi o. İstemsiz dolan gözlerim ile içimden teşekkür ederken karşıma çıktığı için her an olduğu gibi yine şanslı hissettim.

Bu yaşıma kadar görmediğim bütün şansımı onun ile harcamış olmalıydım.

Terli hissediyordum ama görünen o ki banyo yapmak için fazla zamanım yoktu. Aksilikler bugünü bulmuş gibiydi. Gözüm tekrar saati bulurken dolaba yürüyerek elime mavi elbiseyi aldım. Banyoya girmeden önce yataktan düşmesin diye yastıkları yanına bırakmıştım.

FAHRİYE ( Düzenlemeye Alınacaktır. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin