Bölüm 11

363 29 5
                                    

Bölüm 11

Derse yeni gelen Doğan kendi yerine geçtiğinde Melisa onun yanındaki çantasını eline alıp kız arkadaşının yanına geçti. Neden Doğan'ın yanından kalktığını bilmiyordum.

Zilin çalmasına az kaldığını sezinlediğimde kitabımı çantama koydum. Zilin çalmasını bekledim. Doğan ve Melisa'nın özür konuşması hakkında hiç konuşmamıştım.

Hilal şaşkındı biraz. Bana doğru eğildiğinde kaşlarım çatılmıştı.
"bu Melisa bence Doğan'ın zoruyla özür diledi. Onda hiç pişman olmuş gibi tip yok... Doğanda var ama sen yine de yüz verme bence. Doğan dengesizsin teki, ne yapacağı belli olmaz." Güldüm. Sadece güldüm. Doğan dengesizse ben ondan daha dengesizdim.

Zil çaldığında sürekli oynayıp durduğum kalemi masaya bırakıp sınıftaki çoğu kişinin arasından geçip sınıftan çıktım.

Merdivenlerden aşağıya inmeye başladığımda arkamdan Sıla geliyordu.
"sıkılırsın," demişti. "ben de yanında durayım." başımı salladım.

"sıkılmaz o," dedi arkamızdan Doğan. Gözlerimi devirdim. "ben yanındayken sıkılmaz." Sıla'nın kaşları çatılırken arkasına döndü.

"kalsın. Sen varken daha çok sıkılıyor." demişti kendinden emin şekilde.

Doğan duymazdan gelirken yanındaki daha yeni görmüş olduğum Gökhan kehribar rengine yakın gözlerini kısmış Sıla'ya bakıyordu. Tam Sılaya bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki, anlamadığım sebepten dolayı geri kapattı. Ama kırıcı veya her zamanki gibi aşağılayıcı bir şey söyleyeceği her halinden belliydi. İyi ki susmuştu.

Kafeterya bölgesine geldiğimizde önlüğü üstüme giyip ipliklerini bu defa ben bağladım. Tekrar yavşama konusunun açılmasını asla istemezdim.

Doğan yanıma geldiğinde Gökhan boş masallardan birisine rahatça oturmuştu. Sıla önümdeki oturağa oturmuştu.

Sırf bana inat geldiğini düşündüğüm Melisa yavaş adımlarla Gökhan'ın yanına oturmuştu. Gökhan geldiğini gördükten sonra masanın üstüne koyduğu telefonunu alıp ilgilenmeye başladı. Melisayı görmezden mi geliyordu?

bir daha ki ders konferans salonunda toplanacakmışız." dedi birdenbire Sıla. Melisadaki gözlerimi ona çevirdim.

"neden?" derken gözlerimi kısıp Doğan'a bakmıştım. Yine bir işler çevirmesinden deli gibi korkuyordum. Herkesin gözünde tekrar küçülmek istemiyordum.

Doğan elindeki sigarayı dudaklarına tutturup kıza tostu vermişti. Her teneffüste sigara mı içiyordu yoksa bana mı öyle geliyordu bilmiyordum. Kız tostu alırken gözlerini Doğandan ayırmamıştı. Dudaklarına yerleştirdiği gülümseme kaşlarımı çatmama sebep olurken Doğan kızı umursamadan dudaklarında tuttuğu sigarayı iki parmağı arasına almıştı.

"deprem, sel gibi şeyleri konuşacaklarmış... Yani boş." demişti Sıla umursamaz ses tonuyla.

Başımı sallarken zil çalmıştı. Bu zilleri erken çalmasına gıcık oluyordum. Ben iplerimi çözmeye başladığımda Gökhan Doğan'ın yanında geçmişti.
"ben gidiyorum." demişti hiç şaşırmayacağım şekilde.

"nereye oğlum? Daha erken değil mi?" dedi Doğan. Kaşları çatılmıştı. Önlüğünü çıkartıp tezgaha koydu.

Gökhan dağılan saçlarını eliyle arkasına attı. Sıkılmış gibiydi.
"siktir et," dedi çıkış kapısındaydı gözleri bu defa. "bir bok anladığım yok zaten." evet. Bir boka yaradığı da yoktu.

"iyi." dedi Doğan. Gökhan çıkış kapısına ilerlediğinde Sıla gözlerini devirmişti.

Önlüğümü çıkartıp tezgaha bıraktıktan sonra Sılayla birlikte konferans salonunda ilerlemiştik.

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin