Bölüm 7.
Doğan yurdun önünde arabayı durdurdu. Göz ucuyla ona baktım.
"teşekkürler." dedim utana sıkıla. Aramız ne kadar kötü olsa da sonuçta beni bir sürelik o pislikten kurtarmıştı.Bir şey demedi. Gözlerini üstümde gezdirdiğini biliyordum. Arabanın kapısını açtığımda konuşmaya başladı.
"eğer sana tekrar aynı şeyleri yaparsa bana haber ver. Ne zaman olursa olsun. Gelirim." dedi. Başımı salladım fakat hiç öyle bir düşüncem yoktu.Arabadan yavaşça inip kapıyı kapattım. Dudağımı saklamak amacıyla kaşımış gibi yaparken Fatih abi kilitli olan kapıyı açtı. Meraklı gözlerle giden Doğan'ın siyah arabasına bakıyordu. Gözleri beni buldu.
"hayırdır?" dedi göz kırpıp sorgular gibi.Salağa yatmayı seçtim.
"ne oldu?" diye sordum gözlerimi kaçırarak.Kaşlarını kaldırmıştı Fatih abi.
"o delikanlı kim?" delikanlı mı dedi o?"şey ya, arkadaşım o benim!" dedim aceleyle başımı sallayarak. "okuldan."
Dudağını bükerken başını sağa yatırdı. Bana ben aptal mıyım? Gözüyle bakıyordu sanki.
"sadece arkadaş olduğuna emin miyiz?" diye sormuştu alaylı sesiyle.Şaşkınlıkla gözlerim açıldı.
"eminiz! Tabii ki de arkadaşım Fatih abi." dedim hızla.Gülerken başını iki yana sallamıştı.
"gençlik işte, kimin ne yapacağı belli olmuyor." anlamsızca kaşlarımı çatarken bahçede ilerledim.Bahçede oyun oynayan kızlardan birisi yolumu kesti.
"Menekşe abla diğer ki arkadaşların her yerde seni arıyorlardı." dedi kısık sesiyle.Başımı salladım.
"ben onlara haber veririm." dediğimde kız tekrar arkadaşlarının yanına doğru gitmişti.Yavaş adımlarla içeri girdim. Kimsenin görmesine izin vermeden hızlı adımlarla yukarı çıktım. Odaya girmeden önce lavaboya gittim.
Aynadan yüzüme baktım. Düşündüğüm gibi, sadece dudağım tekrar patlamıştı ve başımdaki kan kurumuş ve yara tutmak üzereydi. Başımdaki yarayı kahküllerim saklıyordu.
Derin bir nefes aldım. Elimle kahküllerimi düzelterek daha iyi şekilde yarayı sakladım ve çantamı sıkarak odaya ilerledim.
İçeriye girer girmez Hilal'in sorularını duymam bir olmuştu.
"neredeydin sen? Alt tarafı bir kapıdan bakacağını söylemiştin! Dudağına ne oldu yine?" diye sormuştu aceleyle.Sıla gözlerini kısmış dedektif gibi yüzümü incelerken çantamı açıp aldığım rengarenk boncukları yatağa atmıştım. Yavaşça Hilal'in yanına oturdum. Sorgu dolu gözlerine baktım.
"annem evdeydi. Yanına geçip oturdum. Zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamadım bile." dedim yalan söyleyerek. Başka çarem yoktu.Hilal rahatlıkla nefesini verirken gözleri bu defa dudağıma takılmıştı.
"dudağımı kaşıdığım için soyuldu." dedim tekrar ve tekrar yalan söyleyerek.Bu defa gerçekten rahatladıklarını gördüm. Feyza yatağında uyuyordu. Hilal ses yapmayacak şekilde eline aldığım boncuklara götürdü.
"teşekkürler, bebeğim," dedi gülümseyerek. "zevkine bayılıyorum."Sıla da yanımıza gelirken boncuk yapıp Hilal'e yardım etmiştik. Tüm gün boyunca odada kalıp boncuk yaptıktan sonra akşam yemeğini yemekhanede yiyip çalışmak için bilgisayar odasına gitmiştik.
Hilal tek başına kitapla ilgilenirken Sıla bana yardım ediyordu. Feyza umursamazca elindeki fosforlu kalemle tırnaklarını boyuyordu. Elimle koluna vurdum.
"çalışmayı düşünmüyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilNefretle yaklaştık, o birkaç adım daha attı, ben de attım. Yangına körükle gittik... Birkaç adım daha attı, kalbini bana verdi... Kalakaldım. Kalp; dört odalıdır, bu dört odayı da köpekler gibi aşık olduğu kadına açan Doğan Akgün ve mutlu sonları se...