Bölüm 9

358 29 10
                                    

Bölüm 9.

(bir hafta sonra.)

Duyduğum sesler zihnimi bulandırıyordu. Kendisini zorluyordu. Yapmamalıydı. Çok yanlış kararlar alıyordu Hilal. Asla çıkamayacağı bir yola girmişti. Artık istemese de sürekli olarak kusuyordu.

Sürekli ileri geri gitmeyi bıraktım ve durup aynadaki yansımama baktım. İri mavi gözlerim endişeli bakıyordu. Saçlarım dağınıktı. Ellerim titriyordu.

Hilal'in öğürme sesleri bittiğinde hızla kapının önüne gittim. Elimi sıkmıştım. Merakla kapıya bakarken kiliti açmıştı. İlk başta ıslak sarı saçlarını gördüm, ardından da ağlamaktan kızaran gözlerini.

Ne yapacağımı bilemeden şaşkınlıkla ona bakakaldığımda ilk defa onu bu kadar çaresiz gördüğümü hatırladım. Gözlerinden birer damla daha akarken kollarını bedenime sardı.
"istemiyorum..." dedi kısık sesiyle. Ağladığı için konuşmakta zorluk çekiyor gibiydi. "bunu yapmak istemiyorum ama zorundaymış gibi hissediyorum." gözlerim dolmuştu.

Başımı olumsuzca sallarken sesimin titrememesine özen göstererek konuştum.
"hayır... Zorunda değilsin Hilal. Bunu kendine yapma."

Boğazımdan kopan kısık feryadı gözlerimi sızlatmıştı. Omzu sarsılıyordu. Sıskalaşmaya başlayan beline sardım kolumu.
"ben de istemiyorum... Ama yemin ederim yapmak zorundayım, öyle hissediyorum." sesi de kendisi gibi çaresiz çıkmıştı.

Sessiz kaldım. Ne hissettiğini bilmiyordum. Onu yargılayamazdım. Tek bildiğim her gün kendisini biraz daha öldürdüğüydü.

Ağlaması biraz olsun dindiğinde başını omzumdan kaldırmıştı. Gözlerime anlamadığım bir ifadeyle bakarken omuz silkti.
"kızacaksın biliyorum... Ama ben daha fazla zayıf olmak istiyorum. Çok daha fazla..."

Kaşlarımı çattım.
"ne kadar fazla?"

Gözleri tekrar dolmaya başlarken vereceği cevabın hoşuma gitmeyeceğini bilir gibiydi.
"kemiklerimin görüneceği kadar... Belki de ölene kadar. Bilmem." kızmayacaktım. Aklındakileri öğrenmeliydim. Üstüne gitmemeliydim.

"hedef bir kilon ya da beden yok mu?" diye sordum.

Gülmüştü. Gözünden tekrar yaş süzüldü. Başını olumsuzca salladı.
"bir hedefim yok. Sadece çokça zayıf olmak istiyorum. Ama biliyorum... Asla ulaşamayacağım bir bedenin peşinden gidiyorum." burnum sızladı.

İçten yanağımı kemirmeye başlarken iç çekmiştim.
"bunun farkındasın yani... Hilal sen gerçekten zayıfladın. İlerisine gerek yok." dedim teselli etmeye çalışır gibi.

Başını hızla olumsuzca salladı.
"hayır! Hayır! Görmüyor musun Menekşe? Ben hala aynıyım, değişen hiçbirşey yok."

Çaresizlikle baktım.
"Hilal, kendini hala eskisi gibi olduğuna o kadar çok inandırmışsın ki zayıfladığını göremiyorsun. Gerçekleri göremiyorsun."

Dediklerimi duymazdan gelirken başını olumsuzca sallamıştı.
"her zaman daha fazla zayıf olmayı isteyeceğim... Bunun sınırı yok. Yeter ki zayıf olayım."

Başımı sağa yatırdım.
"neden bu kadar çok istiyorsun zayıf olmayı?" aslında çok iyi biliyordum.

Gözleri çok yorgun bakıyordu. Benim gibi.
"ben bilmiyorum..." derin bir nefes alırken elinde kendisini zorla kusturmaya çalıştığı diş fırçasını koydu.
"ya da biliyorum! Dalga geçtikleri için. Onlara zayıf halimi göstermek istiyorum... Benimle bir daha dalga geçemeyecekler."

"onlar için mi kendini kusturuyorsun?" diye sordum.

"sadece onlar değil. Ben bu halimi daha çok sevdim... Bilmiyorum. Beni görenler zayıflamışsın diyor... Ve ben daha fazla yapmak ve daha zayıf olmak istiyorum." dedi.

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin