Bölüm 14

320 27 6
                                    

Bölüm 14

"yavaş gitsene Doğan!" dedim sinirle dişlerimin arasından. Onu kaçıncı uyarışımdı bilmiyorum ama siklemiyordu. Ellerimi salabilsem bir tane geçirecektim kafasına.

Ki böyle bir şeye kalkışsam kesinlikle ya düşerdim ya da kafasında kask olduğu için elim kırılırdı. Onun yüzünden bu riski göze alamazdım.

Onun hızıyla birleşen rüzgar saçlarımı hep bozmuştu. Bu umrumda değildi ama bahanem olabilirdi. Başımı omzuna sertçe vurup deri ceketinden olabildiğince omzunu dişledim.

"tamam! Vahşileştin iyice... Yavaşlatıyorum." dedi teslim olur gibi. Canının acıdığını düşünmüyordum çünkü şu anda benim dişlerim kırılacakmış gibi sızıyordu.

Yavaşlasa da ben hâlâ korkuyordum. Ben arabadan da korkardım. Sanırım bu küçüklük travmasıydı. Asla unutamayacağım bir travma.

Ellerimi biraz daha sıkı şekilde beline dolamak zorunda kaldım. Yanağımı sırtına yaslarken sesi kulaklarıma dolmuştu.
"sen bana biraz daha böyle yakınlaşırsan ben havale geçiririm Menekşem. Hani senin şu temas olayı nerede kaldı?"

Dişlerimi sıktım.
"boş yapma Doğan. Bilerek yapmıyorum herhalde." dedim dişlerimin arasından. Çok sinir bozucu olmaya başlamıştı.

"iyi. Sen de hemen tersliyorsun." diye mırıldanmıştı. Ondan hiç beklemediğim tavırlar sergiliyordu...

Yurdun önüne geldiğimizde durdu. Kaçmak ister gibi hızla motordan atladım. Doğan bana anlamsız gözlerle bakarken arkama dönmüş ve kapıya ilerliyordum.

"bir şey unutmadın mı?" diye bağırdığında durdum.

Kaşlarım çatılırken arkama döndüm.
"sen benim sevgilim değilsin! Öpmemi falan beklemiyorsun umarım..." dedim sinirle.

Kaşlarını kaldırdı.
"vay... Böyle bir şey beklemiyordum ama düşüncesi bile harika, gerçekten."

Gözlerimi devirdiğimde çenesiyle başımı gösterdi.
"kask kaldı, kask." dedi. Gözlerimi kaçırdım. Ben tamamen kaskı unutmuştum.

Rezil olmamın siniriyle dişlerimi daha fazla sıkarken kaskı çıkartmaya çalıştım. Boynumu acıttığımda yüzümü buruşturmuştum.

Yaslandığı motordan doğrulduğunda sinirden dolan gözlerim onu bulmuştu.
"tamam sakin ol... Anlıyorum beni görünce böyle elin ayağın birbirine falan dolanıyor."

"senin ben egonu sik-"

"ştt!" dedi uyarı dolu sesiyle devamını getirmemi engelleyerek. "senin dudaklarına hiç yakışmıyor böyle şeyler."

Başımı dikleştirdim.
"dudak değil o, ağız." dedim düzelterek.

Yüzüme eğildi.
"ben o güzel dudaklarına yakıştıramıyorum."

"Doğan... Yemin ediyorum bu başımdaki şeyle kafana bir tane geçiririm, bu da Menekşem travması olarak hayatına kazınır!"

Güldü.
"o da güzel," dedi başımdaki kaskın iplerini çözerken. "benim için güzel bir anı olur."

"sen var ya, tam bir-" yanlış bir şey demek istemiyordum. Derin bir nefes alırken cümlemin devamını getirecek nazik bir şey buldum. "aklını kullanamayan, zorba bir varlıksın."

Kaskı başımdan tamamen çıkarttı.
"nasıl düşündüğün inan sikimde değil. Tek amacım aramızı daha iyi hale getirmek."

"olmayacak duaya âmin demek gibi..." dedim başımı sallayarak. "benim yerimde olsan kendi yüzüne tükürürdün. Ben yine iyi niyetliyim, susuyorum. Ama benim de kurallarım var. Sen bana uzak ol yeter. " dedim içimden geçenleri dışıma aktarırken.

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin