Bölüm 8.
Tiyatro salonuna toplanmıştık. Resmen tüm okulun öğrencileri burada toplanmıştı ve ben bunalmıştım. Nefes alamıyordum sanki. Çok kalabalıktı, herkes dip dibeydi.
Dudağımı dişlerken yaslandığı duvardan beni izleyen Doğan'a göz ucuyla baktım. Sanki bir şey planlıyor gibiydi. Bu halleri beni tedirgin ediyordu. Dakikalar boyunca yüzümü inceliyordu. Yasak olmasına rağmen, herkesin içinde sigara içiyordu. Bana inat mı yapıyordu?
Yanındaki Melisa da bana döndü. Küçümseyici olduğunu düşündüğü bakışını attı. Gözlerimi devirdim. O yapmacık sarı saçlarından tutup duvara saatlerce badana yaptığı yüzünü yapıştırmak istiyordum.
Çınar duvara yaslandı. Biraz gergin gibiydi. Yeşil gözleri bir süre Hilalde gezindi anlamsızca. Kaşlarımı çattım. Hilal sinirliydi.
"ne oldu?" diye sordum.Sürekli farkında olmadan çektiği sarı saçlarını serbest bıraktı. Gözleri dolmuştu. Sanırım bu sinirden olan birşeydi.
"klasik işte," dedi omuz silkerek. Sesi kısıktı. "yine karışınca kavga ettik. Müdür de bir ton laf edip durdu. Sinirim bozuldu."Çınar'ın yanında varla yok arası, kafası estikçe okula gelen Gökhan vardı. O da aynı Doğan gibi umursamazca sigara içiyordu. Etrafta gözlerini gezdiren Sılayla göz göze geldi. Sıla gözlerini kaçırırken o bu defa elaya yakın gözlerini Çınar'a çevirmişti.
"bunlar hâlâ kovulmamış." demişti. Dudağından çıkan gri duman etrafı sardı. Gözleriyle Sıla'nın vücudunu inceliyordu.Doğan umursamazca sigarasının külünü döktü yere. Belki de yangın çıkacaktı, umurunda değil gibiydi. Babasının okuluydu sonuçta. Gözlerini hâlâ üstümden ayırmazken Çınar omuz silkti.
"hiçbiri de umurumda değil." demişti. Hilal gibi sinirliydi sanki biraz.Müdür yansıttığı akıllı tahtadan bir şeyler açmaya çalışıyordu. Herkesin dikkati akıllı tahtaya çevrildi. Melisa yandan bir sırıtışla akıllı tahtayı gösterdi bana bakmam için.
Kaşlarım çatılırken akıllı tahtaya döndüm. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ben vardım. O pislik vardı... Dün çekilen bir video yanıyordu şu anda. Birkaç göz bana kaydı. Yutkunurken bu defa gözlerim dolmuştu.
Pisliğin tam olarak kolumdan tutup içeriye çekmesini gördü herkes. Kızlar şaşkınlıkla izliyordu. Ellerim titremeye başlamıştı. Nefesim daralıyordu sanki.
İçerideki daha yeni açık olduğunu fark ettiğim perdeden her şey net şekilde görünüyordu. Sırtımı duvara yaslamıştı görüntüde. Pislik elini boğazıma yaslamıştı. Gözümden bir damla yaş süzülürken gözlerimi Melisaya çevirdim. Kendini beğenmiş şekilde gülüyordu. Bu videoyu o çekemezdi, o gün yanımda sadece Doğan vardı.
Boynumu öpemeye başladığı çıktığında müdür görüntülerin önüne geçerek görmelerini engellemeye çalışıyordu. Gözümden bir damla yaş daha süzülürken bu defa Doğan'a baktım.
Afallamış bir hali vardı. Melisaya sinirle bir şeyler söylüyordu. Melisa omuz silktiğinde elini yumruk yapmış ve vurmak için kaldırmıştı. Çınar hızla aralarına girdi.
"oğlum kıza niye kızıyorsun?" dedi. Ardından gülerek bana baktı. Vücudumu tiksinerek süzdü. Çenesiyle beni işaret etmişti. "bunun zaten böyle bir şey olduğu belliydi."Bu defa herkes gözlerini görüntülerden çekmiş ve bana değişik gözlerle bakıyorlardı. Korktuğum gözlerle bakıyorlardı.
Hilal sinirle ona doğru ilerlediğinde elimde tuttuğum birkaç kitap düşmüştü. Doğan'ın gözleri bana kaydığında bir şey demeden küçük merdivenlerden inmeye başladım. Gitmek istiyordum. Kimsenin yüzüne bakamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (TAMAMLANDI)
Dla nastolatkówNefretle yaklaştık, o birkaç adım daha attı, ben de attım. Yangına körükle gittik... Birkaç adım daha attı, kalbini bana verdi... Kalakaldım. Kalp; dört odalıdır, bu dört odayı da köpekler gibi aşık olduğu kadına açan Doğan Akgün ve mutlu sonları se...